27 Temmuz 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

M. Latif SALİHOĞLU

Hesna Hanımı ağlatan selâm


A+ | A-

Geçen hafta (22 Temmuz) vefat yıl dönümü vesilesiyle kendisinden bahsettiğimiz Denizli hakimlerinden Senirkentli Hesna Şener Hanımla ilgili yazı pek büyük bir alâkaya mazhar oldu.

Emin olun, kendim de o bahsi yazarken gözyaşlarına hakim olamamıştım.

Düşünün ki, din lehinde "imâ yoluyla" dahi söz etmenin adeta cürüm sayıldığı o dehşetli zulmet (1944) zamanında, Hesna Hanım, müthiş bir cesaret göstererek, sırf "Bediüzzaman'ı beraat ettirmek" için gönüllü olarak dâvâya katılmayı kabul etmişti.

İşte, bu müstesna şefkat kahramanı hakkında tesbit ettiğimiz bir başka hatırayı da, duyulan ihtiyaç üzerine burada sizlere takdim ediyoruz.

1991'de İstanbul Sarıyer'deki demir hurda dükkânında bizzat görüştüğümüz Süleyman Gültekin isimli emekli polis, Hesna Şener Hanımla ilgili olarak bize şunları anlatmıştı:

"Denizli mahkemesinin nihaî karar gününden (15 Haziran 1944) bir gün evveldi. Hapishanede bulunan Said Nursî beni çağırdı ve 'Süleyman Bey, adliyeye kadar gidebilir misin?' dedi.

"Memnuniyetle" diye cevap verince de, aynen şunları söyledi: 'Git, orada hakime Hesna Hanımı bul ve benim ona hususî selâmlarımı söyle. Ayrıca de ki, o benim dünya ve âhiret kardeşimdir.'

"Hemen doğruca adliye vardım. Hakimler bir odada toplanmış, ertesi gün verecekleri kararı görüşüyorlardı. Ankara'dan şiddetli bir baskı gelmişti. Nursî'ye en ağır cezanın verilmesi isteniyordu. Hesna Hanım ise, vardığımda Bediüzzaman'ı pervasızca savunuyor ve mutlaka beraat kararı vermeleri gerektiğini söylüyordu. Aksi halde, vicdanlarının ve meslek haysiyetlerinin çiğnenmiş olacağını vurguluyordu.

"Yanlarına vardığımda ise, Hesna Hanım, Bediüzzaman'ın 'ilm–i hakikat sahibi' olduğunu, yani duvarın ötesini de gören bir zât olduğunu ve böyle biz zâta vicdan sahibi hiçbir hukukçunun ceza veremeyeceğini söylüyordu.

"Beni gördüklerinde, 'Buyur Süleyman Bey' dediler. Ben de 'Beni Bediüzzaman gönderdi' deyince, ortalık bir anda buz kesti. Ordakiler adeta donup kaldılar. Hesna Hanım ise, hüngür hüngür ağlamaya başladı ve anlat dedi, anlat o 'ilm–i hakikat sahibi zâtın ne dediğini...

"Benim anlattıklarımdan öylesine etkilendiler ki, daha konuşacak halleri kalmadı."

Bediüzzaman'ın Seyyidliği

Muhtelif vesilelerle ençok muhatap olduğumuz suâllerden biri, Üstad Bediüzzaman'ın Kürtlüğü ve Seyyidliği hakkındadır. Geçtiğimiz günlerde aynı mevzuyla alâkalı suâllere bir kez daha muhatap olduk.

Bu mesele, kâmil mânâsıyla cevap bulmadığı, yahut vüzûha kavuşturulmadığı takdirde, maalesef zihinler bulanmakta, kafalarda istifhamlar oluşmaktadır.

Bediüzzaman Hazretlerinin Âl-i Beyt'ten olduğu ve Seyyidler neslinden geldiğine dair geniş bir dosya çalışması yapmış ve bunu iki-üç sene kadar evvel dizi halinde neşretmiştik.

Arzu edenlerin e-posta adresine arşivimizde kayıtlı olan bu dosyayı memnuniyetle gönderebiliriz.

Burada, şimdilik çok kısa ve gayet net ifadelerle şunları söylemek isteriz ki: Başta Üstad Bediüzzaman ve ailesi olmak üzere, Nurs Köyü halkının tamamı zahirî tarih nazarında Kürttür. Ancak, onlar hakikatte Seyyiddirler.

Dolayısıyla, Hz. Bediüzzaman, mânen olduğu gibi, neslen de Âl-i Beyt'tendir ve evlâd-ı Resûl'dür. Anne tarafından Hüseynî, baba tarafından Hasenîdir.

Keza, Kuleönü'lü "Büyük Ruhlu Küçük Ali" kat'î ifadesiyle, Üstad Bediüzzaman'ın omuzları üzerinde sarih olarak "kadem-i Resûl-i Ekrem"in (asm) izi vardır.

Ayrıca, Üstad Nursî, Kürtlerin ilk akrabalarının Araplar olduğunu söylerken, bizim yaptığımız araştırmalara göre de, Kürtlerin neredeyse yarısına yakını Seyyidler nesline karışmış, dahil olmuştur.

Bilhassa, Emeviler'in zalim Basra valisi Haccac-ı Zalim zamanında kıyıma uğrayarak yerlerinden yurtlarından olan Seyyidlerin çoğu, daha ziyade Kürtlerle meskûn yukarı Mezopotamya'ya doğru hicret edip gelmiş ve yerli halktan da büyük hürmet gördükleri için buralara yerleşmişlerdir.

Bunların bir kısmı da, Anadolu'nun muhtelif bölgelerine hicret edip gitmişlerdir.

NOT: Sıklıkla muhatap olduğumuz bir diğer suâl ise, Mehdiyet meselesiyle ilgilidir. Bu mevzuda suâl–cevap tarzında hazırladığımız bir çalışmayı, yarından itibaren takip edebilirsiniz.

Tarihin yorumu 27 Temmuz 1953

Yaklaşık üç yıldır süren ve bütün dünyayı yakından ilgilendiren Kore Savaşı, 27 Temmuz 1953'te nihayet sona erdi.

Daha önce başlayan sınır çatışmaları neticesi, 25 Haziran 1950’de Kuzey Kore ordusu, 38. paraleli geçerek Güney Kore topraklarını işgal etti. Bu istilâ sebebiyle Birleşmiş Milletler Teşkilâtı harekete geçerek üye devletlerin iştiraki ile meydana gelecek bir silâhlı gücün derhal Güney Kore’nin yardımına gönderilmesini kararlaştırdı. Yaklaşık üç sene devam eden savaş, pekçok insanın hayatına mal oldu. BM tarafından 450 bin, komünist Kuzey Kore tarafından da 1.5 milyon olmak üzere yaklaşık iki milyon insan öldü. 17 Ekim 1950 tarihinde 5090 kişilik bir kuvvetle bu çetin savaşa katılan Müslüman Türk ordusu da 900 kadar vatan evlâdını şehit verdi.

27.07.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (25.07.2009) - Tam 101 sene geçti

  (23.07.2009) - "Kürt sorunu" çıkmazı

  (22.07.2009) - Evlenemeyen Hesnâ'ya evliyâ duâsı

  (21.07.2009) - Duman yasağı gevşetilmesin

  (09.07.2009) - Terörü Doğuran Irkçılığın Panzehiri (13)

  (08.07.2009) - Terörü Doğuran Irkçılığın Panzehiri (12)

  (07.07.2009) - Huzur, maarifle sağlanır

  (06.07.2009) - Terörü Doğuran Irkçılığın Panzehiri (10)

  (04.07.2009) - Terörü Doğuran Irkçılığın Panzehiri (9)

  (03.07.2009) - Terörü Doğuran Irkçılığın Panzehiri (8)

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.