Süleyman KÖSMENE |
|
Kısa cevaplara devam |
Diyarbakır’dan okuyucumuz: “İnsan evlendiği eşiyle farklı mezheplerde ise ikisinden birinin diğerine uyması gerekir mi? Kadının erkeğe uyması daha efdal midir? Her iki eş kendi mezhebi üzere amel etmeye devam edebilir mi? Erkek bu konuda eşini kendisine uydurmak ehliyetine sahip midir?” Karı kocanın farklı mezheplerde olmaları, kendilerine bazı amelî zorluklar getirebilir. Bunların başlıcaları: 1) Bir ailede farklı mezhep görüşleri amelde bir takım yanılmalara ve yanlış anlamalara sebep olabilir. 2) Bir ailede farklı mezhep salikleri bilmedikleri hususlarda daha yalnızdırlar. 3) Aynı mezhepte oluşun getirdiği uygulama birliğinden doğan kolaylıklardan da mahrum olurlar. Bununla beraber karı koca eğer her biri farklı mezheplerde iseler ve her birisi kendi mezhebinin ilmihalini gerektiği kadar ve doğru biçimde biliyorsa, her birisi kendi mezhebinin hükümleri ile amel edebilir. Karı kocanın aynı mezhepte olmaları veya birbirlerinin mezheplerine uymaları şart değildir. Bu konuda yekdiğerine baskı veya telkin yapmaları doğru da değildir. Her birisinin hak bir mezhepte bulunması kâfidir. Mezhep seçimini genelde aile ocağında yaparız. Ailemizde bize hangi mezhebin ilmihali öğretilmişse, onunla amel yapmaya başlarız. Böylece o mezhebi seçmiş oluruz. Sonradan bir diğer hak mezhebe geçmek istersek şayet, geçmek istediğimiz mezhebin ilmihalini öğrenmemiz ve amelimizi bu mezhebe göre düzenlememiz, bu mezhebe geçmemiz için yeterlidir. Böylece mezhebimizi değiştirmiş, yeni bir mezhebe geçmiş oluruz. Fakat mezhep seçiminde eşlerin birbirlerine karşı herhangi bir sorumlulukları yoktur. Kadın mezhep seçimini müstakil yapar. Bu konuda kocasına uyması daha efdal değildir. Daha efdal olan, hangi mezhebi daha iyi biliyor ise o mezhebi uygulamasıdır. Koca da böyledir. Yani eşlerin birbirlerinin mezheplerini seçmeleri zorunluluğu yoktur. Bu konuda erkek de, kadın da, çocuklar da bağımsızdırlar, bağımsız hareket edebilirler. Yalnız, unutulmamalıdır ki, bir zorunluluk olarak değil; aynı çatı altında bulunmalarından dolayı uygulama kolaylığı sağlaması gerekçesiyle, tercihen, evde en rahat uygulama imkânı bulunan veya en çok tercih edilen, ya da en çok bilinme ve öğrenilme imkânı bulunan bir mezhep ortak olarak seçilebilir. Bu konuda mezhep taassubuna gitmeden, en iyi uygulama imkânı bulunduğu düşünülen bir mezhepte karar kılınabilir. *** Amerika’dan okuyucumuz: “Benimle yaşıt bir kız kuzenim var ve annem biz 1 yaşındayken onu doyuncaya kadar 1 kere emzirdiğini söylüyor. Biz fıkhen sütkardeş sayılıyor muyuz? Bu cevap kuzenim için pek bir şeyi değiştirmiyor ama onun birde erkek kardeşi var. Onun bana haram olup olmama konusunda muallâktayız. Ve benimde kız kardeşlerim var. Sütkardeşimin erkek kardeşi bana ve kız kardeşlerime helâl olur mu?” Bir yaşındayken annenizin doyuncaya kadar bir kez emzirdiği kuzeniniz, yalnız kendisi, sizin ve kardeşlerinizin sütkardeşidir. Çünkü teşekkülünüzde aynı süt var. Fakat kuzeninizin kardeşleri ile siz sütkardeşi olmazsınız. Çünkü onlarla aynı sütü emmediniz. Yani kiminle süt ortaklığı yapmış iseniz, siz kardeşler yalnız onunla sütkardeşi olursunuz. Onun kardeşleri ile sütkardeşi olmazsınız. Dolayısıyla onun kardeşlerinden birisi ile sizin kardeşlerinizden birinin nikâhlanmalarının yolu kapalı değildir. Yalnız sizin annenizden emen sütkardeşiniz, sizin kardeşlerinizden hiçbirisi ile nikâhlanamaz. Çünkü o, sizin bütün kardeşleriniz ile sütte ortak olmuştur, yani sütkardeşiniz olmuştur. 27.07.2009 E-Posta: [email protected] |