22 Temmuz 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Süleyman KÖSMENE

Hile-i Şer'iye nedir?


A+ | A-

Fatma Hanım: “Hile-i şeriyye nedir? Caiz midir? Caizse şartları nelerdir?”

Hile, Arapça “hâle” fiilinden türemiş bir isimdir. “Hâle” fiili, birçok mânâsı olmakla beraber, en yaygın şekliyle yıllanmak, değişmek, dönüşmek, halden hale geçmek, düzgün iken eğri büğrü olmak mânâlarına geliyor. Günlük konuşma dilimizde çok sık kullandığımız hal, havale, istihale, muhal, ihale, havl, muhavele kelimeleri de aynı kökten türemiş, fakat değişik veya yakın mânâlar yüklenmiş kelimelerdir.

Hile, sözlükte maharet, beceriklilik, kurnazlık, çözüm, çare, çıkış yolu, halden hale çevirme yolu mânâlarına gelmekle beraber; zamanla aldatma, tezgâh-tuzak kurma, kurnazlık yapma, üçkâğıtçılık, düzenbazlık mânâları yüklenerek aslında kirletilmiş bir kelimedir. Hileci dendiğinde üç kâğıtçı, yalancı, düzenbaz denmek istenir. Bu anlamda hileye dinimizin cevaz vermesi elbette mümkün değildir.

Bu durumda hile kelimesi zaten kendiliğinden iki anlama ayrılmış bulunuyor: Batıl hile, şer’î hile. Fıkıh kitaplarımızda “hile-i batıla ve hile-i şer’iyye” olarak ele alınmıştır.

Hile-i batıla: Haramı helâl, helâli haram yapma gayreti, bir emrin yapılmasını kurnaz fikirlerle önleme çabası, haksız mal kazanma çabası demektir ki, caiz değildir. Yalancılıktan ibarettir.

Hile-i şer’iye: Tasarrufları fıkha uydurmak, ortaya çıkan çeşitli şartları farklı çözümlerle dinimize uygun hale getirmek, çeşitli zamanlarda çeşitli sosyal davranışlar gösteren Müslümanları haram işlemekten kurtarmak için, yalan söylemeden, kimseye zarar vermeden ve dinin ruh-u aslisini incitmeden ihtiyatlı yollar ve çözümler arayıp bulmak mânâlarına gelir. Bulunan çözümün meşrû ve dine uygun olduğu mânâsında hile-i şer’iyye denmiştir. Yoksa dinin yasaklarını, emir ve farzlarını hile ve düzen-bazlıkla değiştirme çabası hile-i şeriyye değil, hile-i batıladır ve asla caiz değildir.

Hile-i batılaya örnek: Hazret-i Musa’nın şeriatında Cumartesi günü balık avlamak haram kılınmıştı. Deniz kenarında yaşayan bir Yahudi kabilesi de deniz kenarına havuzlar yaptılar. Cumartesi günü kıyıya gelen semiz balıklar havuza takılıyorlar, havuzdan kurtulamıyorlardı. Yahudiler de bu balıkları Pazar günleri avlıyorlardı. Bu kabile, bu davranışlarının Allah’ı aldatmak demek olduğu hakkında kendi din adamlarınca ve peygamberle-rince çok uyarıldılar. Fakat “Biz Cumartesi günü balık avlamıyoruz ki” diyerek yaptıkları hileye sığındılar ve uyarıcıları dinlemediler. Allah da onlar hakkında şöyle vahyetti: “Andolsun ki, içinizden Cumartesi yasağına uymayanları bilirsiniz. Biz onlara ‘aşağılık maymunlar olun!’ dedik.”1

Hile-i şer’iyyeye örnek: Hazret-i Eyyüb (as) hastalığı sırasında kendisine hizmette kusur etmeyen vefalı ve sadık eşi Rahime’ye bir davranışı yüzünden kızmış ve “İyileştiğimde sana yüz değnek vuracağım” diye yemin etmişti. Gün geldi ve Hazret-i Eyyüb (as) iyileşti. İyileştiği zaman hem onu yemininde yalancı çıkarmamak, hem de vefalı eş Rahime’yi incitmemek için çözüm bizzat Allah tarafından gelmişti: Allah buyurdu ki: “Eline bir demet sap al ve onunla vur, yeminini bozma.”2 Böylece Hazret-i Eyyüb (as) çok ince çubuklardan 100 tane aldı, bir demet yaptı ve bu demetle muhtereme eşine bir defa hafifçe vuruverdi.

İmam Ebu Yusuf zamanında zengin fakat cimri bir adam, “Bir erkek evlâdım olursa boynuzu dört karış bir koç adak keseceğim” diye adamıştı. Gün geldi, adamın bir erkek evlâdı oldu. Adam boynuzu dört karış uzunluğunda bir koç aramaya başladı. Dağ tepe çoban aradı, sormadığı kimse kalmadı. Fakat adam dört karış boynuzlu bir koç bulamadı. Ne yapacağı konusunda âlimlere fikir danışmaya başladı. Fakat kimse bir çözüm bulamıyordu. Nihayet ona “Sen İmam Ebu Yusuf’a git” dediler. Adam Ebu Yusuf’a gelip derdini anlattı. Ebu Yusuf Hazretleri adamın zengin fakat cimri olduğunu biliyordu. Dedi ki: “Bir çözüm bulurum; fakat bir şartım var.” Adam: “Şartın nedir ya İmam” dedi. İmam: “Sen zengin bir adamsın. Memleketin fakir çocukları için dört mektep ile bu mekteplerin her türlü masrafları için dört dükkân yaptıracaksın” dedi. Adam şartı kabul etti. Mektep ve dükkân parasını devlet hazinesine yatırdı. İmam Ebu Yusuf da talebelerinden birini gönderip uzun boynuzlu bir koç getirtti. Bir de beş yaşında bir çocuk çağırttı. Beş yaşındaki çocuğa koçun boynuzunu karışlattı. Gerçekten de çocuğun karışıyla koçun boynuzu dört karış gelmişti. İmam Ebu Yusuf: “İşte senin adadığın koç budur. Al götür” dedi. Adam koçu alıp gitti ve kesti.

Yine İmam Ebu Yusuf zamanında hükümdar eşine bir tartışma sırasında kızmış ve “Bu geceyi benim hüküm sürdüğüm topraklarda geçirirsen benden boşsun!” diye azarlamıştı. Fakat sonradan kızgınlığı geçince söylediğine pişman oldu. Ne yapacağını şaşırdı. Eşini bir geceliğine de olsa ülke dışına göndermek mümkün değildi. İmam Ebu Yusuf’a danıştı. Ebu Yusuf dedi ki: “Eşiniz bu geceyi mescitte geçirsin. Çünkü Kur’ân ‘mescitler Allah’ındır.’ (Cin Sûresi: 18) buyuruyor. Senin hüküm sürdüğün topraklar mescitlerin dışarısıdır” dedi. Hükümdar böylece müşkülünden kurtuldu.

Dipnotlar: 1. Bakara Sûresi: 65; A’raf Sûresi: 163, 164, 165, 166. 2. Sad Sûresi: 44.

22.07.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (21.07.2009) - Çocuk terbiyesi cennet adımlarındandır

  (20.07.2009) - İşârâtü’l-i'caz’da hidâyet kavramı

  (19.07.2009) - Adım adım Mi’raca adım adım cennete

  (18.07.2009) - Cemaatle namazda bazı hususlar

  (17.07.2009) - Zekât bereketi

  (16.07.2009) - Kısa kısa

  (14.07.2009) - Kur’ân’ın cihanşûmûl değerleri

  (13.07.2009) - Kur’ân’da Ebrar

  (12.07.2009) - Kendini bilen, Rabbini bilir

  (11.07.2009) - Öldükten sonra dirilişin keyfiyeti

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.