Eski tarihli sayılar
|
Röportaj |
|
NAİL ALADAĞ |
Yeni Asya benim ve çocuklarım için bir mektep |
Bize kendinizi tanıtır mısınız?
Adım Muharrem Okur. 1957 yılında Isparta’nın Sütçüler kazasının Kesme Köyünde doğdum. 1967 yılında İzmir’e geldim. Ortaokulu İzmir’de, liseyi Isparta’da okudum. Üniversiteyi kazanamayınca 1975–1977 yılları arasında hem çalıştım hem de üniversite imtihanlarına hazırlandım ve Ege Üniversitesi Maden Mühendisliğini kazandım. Mezun oldum. İzmir Eşrefpaşa’da oturuyorum. Evliyim ve 3 çocuğum var.
Yeni Asya’yı nasıl ve ne zaman tanıdınız?
1973 yılında Isparta Endüstri Meslek Lisesi’nde okurken birlikte evde kaldığım akrabalarım vasıtası ile Risâle-i Nurları tanıdım. Ben Risâle-i Nurları tanımadan önce siyasî parti olarak MNP’yi benimsiyordum. İstanbul’da kalırken bu partinin misyonunun Risâle-i Nur’a uymadığını gördüm. İnanıyorum ki Üstadın bahsettiği demokratlar bu vatanda tam demokrasiyi getirecekler inşallah.
Sizi Yeni Asya’ya bağlayan asıl sebepler nelerdir?
Beni Yeni Asya’ya bağlayan sebepler şunlardır: Üstadımın her türlü fikrine sahip çıktığı için, gerçekçi değerlendirdiği için, olayları hep doğru, objektif, insanları yanıltmadan gazetecilik yaptığından dolayı. Üstadıma sahip çıkan Risâle-i Nurları dünyaya tanıtan, olayları önceden hissedip Üstadımızın, “Gazeteciler edepli olmalıdır” sözünü her zaman uygulayan müstesna bir gazete olduğu için. Hakkın hatırı için yılmayan, zalimin karşısında, mazlûmun yanında olan, menfaatlerini hak ve hakikatlerin yerleşmesi için feda ettiği için. Yeni Asya kitapta, dergide, sesli ve görüntülü yayıncılıkta öncü olup, en güzel örnekleri sunan, yüzlerce yazarın yetişmesine vesile olan bir hizmet modelidir.
Yeni Asya’yı farklı kılan özellikleri nelerdir?
20. asır gerek dünyada, gerekse İslâm âleminde çok büyük yıkılışlar ve kuruluşlar olduğu bir zaman. Büyük devletler dünyada hâkimiyet kurmak istedikleri için çeşitli propaganda, entrika ve cereyanlar ile hakikatleri saptırıp kendi istediklerini yaptırmaya çalışıyorlar. Dolayısıyla ihtilâller, post modern sivil darbeler yaptırıyorlar. İşte böyle durumlarda Yeni Asya hiç yanılmadan o oyunları bozuyor. Bütün medyaya nokta-i istinat oluyor. Zalimlerin yüzüne gerçekleri haykırıyor. Ödediği bedeller İnşallah şeref levhaları olarak anılacak, gelecek nesillere örnek olacak ve alkışlanacaktır.
Yeni Asya’nın size ve ailenize kazandırdığı değerler nelerdir?
Yeni Asya bana ve aileme doğru İslâmiyeti öğretiyor. Bir Müslümanın nasıl olmasını dinî, ilmî, içtimaî, sosyal, siyasî her türlü bilgileri öğretiyor. Yeni Asya benim çocuklarım için bir mektep. Yeni Asya sadece Allah rızası için yayın yapıyor ve bunu dost, düşman herkes tasdik ediyor. Dikkat edin Türkiye’de en çok Deccal yağmacıları bu gazeteden rahatsız oluyor. Neden? Çünkü bu memleketi en çok onlar soyuyor, kırıyor, döküyor. Onun için Yeni Asya bir aile gazetesidir. Ben inanıyorum ki Yeni Asya’nın satışı artsa, cennet vatanımız Asr-ı Saadete döner.
Yeni Asya ile ilgili ilginç bir hatıranız var mı?
Bir gün bir ara gazetemizde yazılar yazan Gültekin Avcı’yı ziyaret ettim. Kendisi eski Bayındır Savcısı idi. Sistemi eleştirdiği için görevden alınmak istendi. O da istifa etti. Avukatlık yapmaya başladı. Onunla konuşurken şöyle bir diyalog geçti aramızda: ‘Muharrem Bey bu gazete gayet cesur bir hayli yazara sahip. Fikirleri sağlam, demokrasi çizgisi düzgün keyfiyetli bir okuyucu kitlesi var. Ancak tiraj bu özelliğe niye yansımıyor?’ dedi. Ben de ona şu misali verdim. ‘Nedimof lâkaplı Mahmut Nedim Paşaya Avrupalı diplomatlar soruyor: Paşa dünyada en büyük devlet hangisidir? O da şöyle cevap veriyor: En büyük devlet Osmanlı Devleti’dir. Çünkü siz dışarıdan, biz içeriden yıllardır yıkmaya çalıştığımız halde bir türlü yıkamadık der. Bizim Yeni Asya’mız da aynen böyle. 40 yıldır kahramanca mücadele ederek neticede ifsat komitelerinin hesaplarını bozmuştur. İnşallah bundan sonra da böyle bozacaktır. Elbette isteriz ki bu gazete herkese ulaşsın, ama kader-i İlâhî ne kadar yazmışsa o olur’ dedim ve Gültekin Bey ‘Haklısın bizler kendi üzerimize düşeni yapalım gerisi Allah’ın işidir’ dedi. Ayrıca 1976–1977 yıllarında 8–9 ay cemaatle irtibatım biraz zayıflamıştı. Eminönü Mısır Çarşısı çıkışındaki ağabeyime ait şemsiye dükkânında çalışıyordum. Elinde Yeni Asya ile dükkânın önünden geçen bir ağabeyi görünce tanışıp ne kadar memnun olduğumu ifade edemem. Buradan da anladığım gazetenin irtibatımızı da temin etmesi idi. Gazetem ile bir başka hatıram da şöyledir: 1979 yılı Şubat ayı idi zannedersem. Türkiye’de anarşinin yaygın olduğu yıllar. Bornova’da kalıyoruz. Bir gün postaneye gitmek üzere dershaneden ayrılıyorum. Elimde Yeni Asya gazetesi var. Hem gidiyor hem de gazetemi okuyorum. Bornova’nın girişinde Subay Gazinosunun önüne gelince birden 3–4 kişi ‘Bu gazete ne?’ diyerek bana saldırdı. Gözlüğüm düştü, kırıldı. Beni götürmek istediler. Çevredeki vatandaşların müdahalesi ile vazgeçtiler. Gazetenin manşet haberi “Kızıllar Tarsus’ta terör estirdi” şeklinde idi. Bana bu başlıktan mı yoksa Yeni Asya isminden mi saldırdılar hâlâ çözemedim. Bana saldıranlar gazete okuyarak önünden geçtiğim ‘Leninci’ bir derneğin adamları idi. Ecevit başbakan olduğu için karakola da gitmedim. Hesabımız başka yerlere kaldı. Cenâb-ı Hakka şükrederken bütün ağabey ve kardeşlerimden manevî ve maddî sıhhatini koruyup devam ettirmesini, duâlarını ümitle bekliyorum. Allah’a emanet olunuz. |
|
NAİL ALADAĞ 22.07.2009 |
|
|
