Röportaj |
KAHRAMAN ALPAK |
40 YILLIK TRABZONLU OKUYUCUMUZ ADNAN GÜRSOY:Mesai arkadaşlarım da Yeni Asya’yı takdir ediyor |
Yeni Asya Gazetesi ile nerede ve ne zaman tanıştınız? Babam Kibar Gürsoy vasıtası ile tanıdım. 1964-65 yıllarında Risâle-i Nurları vecizelerle tanımış oldum. O zaman Varşova marka taksi ve Zugnaysa marka minibüsümüz vardı. Babam minibüsle bazen doğu bölgesine bazen de Erzurum Kars taraflarına hususî işlere giderdi. Beni de yaz tatillerinde yanında götürürdü. Aracını hizmet için de kullanırdı. O zaman 11-12 yaşlarında idim. Babam bana Risâle-i Nurlardan vecizeler öğretirdi. Gittiğim yerlerde okurdum. Geniş anlamda 1976 yılında Van Mevlidinde cemaatle tanışmış oldum. Osman Demirci ve Bayram Yüksel Ağabeylere de vecize okumuştum. ‘Ey Âlem-i İslâm uyan, Kur’ân’a sarıl, İslâmiyete maddî ve manevî bütün varlığınla müteveccih ol’ diye... Trabzon Boztepe’de üç katlı evimizin giriş katı dersane olarak hizmete tahsis edilmişti. Bir akşam, dersi bana okuttular. “Bir tek gâyem vardır: O da mezara yaklaştığım bu zamanda, İslâm memleketi olan bu vatanda bolşevik baykuşlarının seslerini işitiyoruz. Bu ses, âlem-i İslâmın îman esaslarını zedeliyor. Halkı bilhassa gençleri îmansız yaparak kendisine bağlıyor. Ben bütün mevcûdiyetimle bunlarla mücadele ederek gençleri ve Müslümanları îmana dâvet ediyorum” bölümünü okuduğumda çok hoşuma gittiği için ve teşvik için olsa gerek, yeni bastırılmış vecizelerden derlenmiş bir kitabı Müslüm Selçuk Ağabey cebinden çıkartarak bana hediye etti. Müslüm Selçuk Ağabey çok sempatik ve güler yüzlü bir daha onun gibi birisiyle karşılaşmadım desem yeridir.
Sizi Yeni Asya’ya bağlayan esas sebepler nelerdir? Trafik işaretleri gibi nerede ve ne zaman duracağımızı, nasıl hareket edeceğimizi, yememizden yaşantımıza kadar bütün alanı kapsıyor. Her iki dünyamıza ışık tutuyor. Birey olarak ve aile olarak bakış açımız ve duruşumuzu ondan öğrendik. Yeni Asya ile okuma kültürümüz gelişti. Hafıza geliştirme sistemini Yeni Asya ile öğrendik. Risâle-i Nurları okumayı bize teşvik ediyor. Adeta idman yapmış oluyoruz. Risâle-i Nurların bugüne ve geleceğe ışık tuttuğunu bu günün sorularına reçeteler sunduğunu görüyoruz. İktisat ve kanaatın en büyük sermaye olduğunu adeta gözümüzün içine sokarak göstermesi bizi düşündürmeye yeter.
Yeni Asya’yı benzerlerinden farklı kılan, önde gelen ayırt edici özellikleri nelerdir? Diğer yayın organları siyaset, ekonomi, spor, habercilik alanında yayın yaparken Yeni Asya ise ağırlıklı olarak fikir gazeteciliği yayını yapıyor. Bir nev’î Risâle-i Nurun ayinesi ve dellâlıdır. Fikir gazetesi oluşundan hadis, fıkıh vs. meseleleri, günün değişen şartlarına göre reçeteler sunuyor. Bize de olaylar karşısında nasıl hareket etmemiz gerektiğini duruşumuz ile ilgili fikir veriyor. Mesai arkadaşlarım çoğu zaman Yeni Asya’yı takdir etmişlerdir. Duruşunu, çizgisini hiç bozmamasını ve haklılığını zaman göstermiştir. Biz içerisinde olduğumuz için çoğu zaman farkında olmayabiliyoruz. Ancak diğer yayınları okuyanlar bir olay karşısındaki duruşları farklı olabiliyor. Bizim haklılığımızı zaman tasdik edince onlar da anlamış oluyor. Bu mânâda da Yeni Asya okuyucusunun ilk duruşu ne ise şimdi de aynıdır diyerek onlar tarafından da tasdik ediliyor. Fazla da söze ihtiyaç bırakmıyorlar.
Yeni Asya’nın size ve ailenize kazandırdığı en önemli değerler neler olmuştur? Özellikle lise, üniversite ve iş hayatımızda olduğu kadar diğer alanlarda da adeta pusulamız. Aynı zamanda Yeni Asya’da yayınlanan âyet, hadis, fıkıh bilgilerini dosyalayarak gerektiğinde de bilgilerimizi takviye ediyoruz. Kestiğimiz bölümleri çocuklarımıza merak uyandırarak da okumuş oluyoruz. Bazen de çocukların görebileceği alanlara koyarak onların dikkatlerini de çekmeye çalışıyorum. Tanımamış olsaydık biz de o dönemlerde yaşanan anarşiden nasibimizi alırdık. Çünkü o dönemlerde bizlerin de meyli olabilirdi. Tanıdığımız çoğu kişi gibi fikren parça parça olurduk. Yapı itibari ile o menfi mecralara sürüklenirdik. Ya mezara ya hapishanelere düşebilirdik. Tanıdığım bir çok insan aynı yollara düştü. Bu cihetle de istihdam edildiğimizi zaman gösterdi. Risâle-i Nur bizleri de inayet altına aldığını müşahede ettik. Cenâb-ı Hak bizleri hizmette daim etsin.
Yeni Asya ile ilgili yaşadığınız hatıraların en ilgincini bizimle paylaşır mısınız? Torna atölyemiz vardı. Amcamla babam ortak iş yaptığından amcamla beraber İstanbul’a taşındık. 1969-70 yıllarında Zübeyir Ağabeyin kaldığı evin bitişiğindeki eve taşındık. O zaman evlerin avlularının geniş olduğu mekânlardı. Ben fıtrat olarak hareketli yapım vardı. Kısa kol tişort giyinmeye de meraklıydım. Kaslarımızı, gücümüzü nazara vermeye çalışırdım. Zübeyir Ağabeyle komşu oluşumuz ve aynı avluyu kullanmamızdan dolayı sık sık karşılaşırdık. Hatta avlunun içerisinde spor yapmam için barfix kurmuştum. Kum torbaları asarak onlarla spor yaptığıma Zübeyir Ağabey çoğu zaman şahid olmuştur. Bir yaz günü beni yanına çağırarak, biraz sohbetten sonra “Ben gençliğimde silâhla tavana imza atardım. Sen de atabilir misin?” diyerek bana yaklaşması, adeta bana ders vererek, “Bak gençsin, biz de yaşadık o günleri. Gücümüz ve cesaretimiz olmuştur. Ancak biz bunu hep müsbet olarak kullanmışız. Sen de böyle ol” diyerek bana hem yapıma göre konuşarak yaklaştı hem de Risâle-i Nurun bakış açısını nazara verdiğini yıllar sonra anladım. Hatta Zübeyir Ağabey annemi de tanıdığından vefat etmeden önce “Hanım abla, bu avludaki ve etraftaki çiçeklere iyi bak. Bunların da bizde hakkı var” diyerek sanki helâlleşerek annemin ifadesiyle sanki uzun bir yolculuğa çıkar gibiydi. İki gün sonrada vefat etmişti. Allah rahmet etsin. Yeni Asya’ya emeği geçenlerden Allah ebediyen razı olsun. |
KAHRAMAN ALPAK / TRABZON 17.06.2009 |