Röportaj |
SÜMEYYE NUR GÜLTEKİN |
BEYŞEHİR’DE İKAMET EDEN 40 YILLIK OKUYUCUMUZ AHMET GÜLTEKİN: |
Yeni Asya yayına başlayınca bayram ettik Kendinizi tanıtır mısınız?
İsmim Ahmet Gültekin, 1946 yılında Kayseri’nin Yeşilhisar İlçesine bağlı Erdemli Köyünde doğdum. İlkokulu köyümüzde, ortaokulu Yeşilhisar’da okudum. Kayseri Lisesi mezunuyum. Isparta Eğitim Enstitüsü Fizik, Kimya ve Biyoloji bölümünde bir sene okudum. Devam etmedim. 1972 yılına kadar Kayseri’de kaldım. 1972 yılından sonra Konya’nın Beyşehir ilçesine yerleştim. 1995’te Seydişehir Alüminyum Tesislerinden emekli oldum. 4 çocuk babasıyım. Halen Beyşehir’de ikamet ediyorum.
Yeni Asya’yı nasıl, nerede ve ne zaman tanıdınız?
İlk gazeteyle tanışmam haftalık İttihad’la oldu. 1965 yıllarında Kayseri Lisesinde okuyordum. İttihad yayın hayatına başlamadan Yeni İstanbul, Babıâli’de Sabah, Büyük Doğu, Fedai ve Tercüman, okuduğum gazete ve dergiler arasındadır. Sonradan Bugün gazetesi devreye girdi. Bir müddet Bugün gazetesini de okudum. İttihad, haftada bir çıktığından yetmiyor. Diğer günlük gazeteler bizim meslek ve meşrebimize tam uymuyordu. Bir günlük gazetemiz olmalıydı... Haftalık İttihad Gazetemiz ilk yayın hayatına başladığı tarihlerde Şerafeddin Kartal Ağabey Kayseri’de vakıf olarak kalıyordu. İttihad Kayseri’ye geldiği hafta Şerafeddin Ağabey bir kaç genç kardeşe şehir içerisinde sattırıyordu. Ben de dışarı ile vazifeliydim. İlçelere gönderiyordu. Yeşilhisar, Yahyalı ve Develi. Her hafta bir ilçeye gidiyordum. Bir defasında Yahyalı’ya gittim, dönüşü yetiştiremedim. Otelde yattım. Yeşilhisar’da İttihad satarken yaşamış olduğum bir hadiseyi anlatmak istiyorum. Şöyle ki: Elimde 70-80 civarında İttihad var. Büyük bir kısmını Yeşilhisar Camii Kebirinde sattım. Kalan kısmını dükkânlarda satarım diyerek esnafı dolaşmaya başladım. Eskiden hükümet konağı, şimdi belediye binası altında 1. sınıf bir berbere girdim. ‘Dinî gazete, dinî gazete’ der demez tıraş olan bir beyefendi ‘Geç karşı tarafa’ dedi ve konuşmaya başladı. ‘Ben Yeşilhisar savcısıyım. Bu gazeteyi böyle satamazsın. İstersem seni sorgusuz suâlsiz bir hafta hapse atarım...’ Tehdit üstüne tehdit. Baktım berber esas duruşa geçti. Ben hiç istifimi bozmadım. Kararlı, vâkur bir şekilde ‘Savcı Bey bu gazete İstanbul’da çıkıyor, adresi bellidir. İllegal bir gazete değil. Resmen yayınını devam ettiren bir gazetedir’ dedim. ‘Getir bakayım’ dedi. Eline verdim. Kontrol etti. ‘Tamam sat, fakat dinî gazete diye satma’ dedi ve gazeteyi verdi. Bunun üzerine ‘Savcı Bey bir gazete de siz alır mısınız?’ dedim. ‘Yok’ dedi, oradan ayrıldım. Sıra Yeni Asya’ya geldi. 21 Şubat 1970 tarihinde Yeni Asya yayın hayatına başlayınca cemaatimiz bayram yaptı. Çok sevindik. Ali Demirel Ağabeyle mektuplaşarak Nisan 1970’de İstanbul’a gittim. Kısa da olsa, bir müddet gazetede çalıştım. Gürün Hanı ve Galata Köprüsünde gazete sattım. (Gürün Hanı sonradan yandı.) Gazetemiz pardesü veriyordu. Onların istifi, düzenlenmesi işleri, iadeler, Yeşilköy Havaalanına gazete yetiştirilmesi gibi işlerde çalıştım. Ali Demirel Ağabey İdarî Müdür vazifesini yürütüyordu. Kutlular Ağabey, N. Mustafa Polat, Can Alpgüvenç, Dr. Sadullah Nutku Ağabeylerle ve diğer birçok ağabeyle tanışma fırsatı buldum. Rahmetli Hüseyin Demirel ile çok zaman beraberdik. Binamızda etrafı çevrili küçük bir mescid vardı. Dr. Sadullah Nutku Ağabeyle cemaatle namaz kıldık. Bunlar bize hatıra olarak kaldı.
Risâle-i Nurları ne zaman ve nasıl tanıdınız?
Babam hoca idi. 40-50 sene köyümüz ve civar yakın köylerde imamlık yaptı. Çok talebe yetiştirdi. Bizler de dindar bir ortamda yetiştik. Ağabeyim Veysel Gültekin askerde Risâle-i Nurları tanımış. 1964 yılı başlarında ailecek bizim de tanışmamıza vesile oldu. Yeşilhisar’dan Hilmi Doğan Ağabey, Kayseri’den Ali Mutlu, Muzaffer Aslan Ağabeyler fırsat buldukça bizim köye derse gelirlerdi. 1965 yılı ve sonrasında Yeşilhisar’ın Erdemli Köyü ‘Nurcu köyü’ olarak bilinirdi. Muzaffer Aslan Ağabey 5. Şuâ’yı çok okur, bizim köylüleri heyecanlandırırdı. Yazları Hilmi Doğan Ağabey Yeşilhisar’a gelir, aşağı mahalledeki evlerinde derslere katılırdım. Dersin birinde çay sohbeti yapılıyordu. Toprak soğutucularından Gelveğir, Obsar gibi büyük soğutuculardan mevzu oldu. Hilmi Ağabey isimleri vuzuha kavuşturdu. Meğer Nevşehir’de toprak kap yapan köylerin ismiymiş. Cemaati güldürmüştü. En son Barla Yeni Asya tesislerinde görüştük. Allah (c.c.) rahmet eylesin. İstanbul’dan memlekete döndükten sonra 12 Temmuz 1970 yazında devre kaybı olarak askere gittim. Söke acemi birliğinden 6. Kolordu Karargâh Bölüğüne dağıtım oldum. Bir müddet kolordu yazıcısı olarak görev yaptım. Sonradan evrak kısmına geçtim. Boş vakitlerimde okurum niyetiyle küçük risâlelerden götürmüştüm. Evrakta çalışırken bir başçavuş çekmecedeki bir eseri gördü. Risâle-i Nur’u aldı. Hemen hiç durmadan beni Askeri Savcı ve Hâkimlere şikâyet etti. Kolordu binasına çağırdılar. 6. Kolordu Kurmay Başkanı Kurmay Albay Hakkı Demirel, savcı ve hâkimler beni sorguya çektiler. Ben de Risâle-i Nurların yasak olmadığını, 1500’e yakın çeşitli mahkemelerin verdiği beraat kararlarının bulunduğunu, Kaziye-i Muhkeme haline geldiğini hatırlatıp kendimi savundum. Kurmay Başkanı “Said Nursî’ye Mehdi diyorsunuz. Mehdi olarak biliyorsunuz” diye soru yöneltti. Elinde Ene ve Zerre Risâlesi vardı. İşte eser, inceleyin dedim. Netice olarak Islâhiye Askerî Birliğine sürgüne gönderildim. O tarihlerde Abdullah Yeğin Ağabey Adana’da kalıyordu. Müftülükte murakıp Müslüm Türkmen Ağabeyin adresini verdi. Gittim, ağabeyleri buldum. Birliğime teslim oldum. 5. Bölüğe verdiler. Alanya’dan Rifat Gümrükçüler ile beraberdik. Rasim Sürav kardeşle tanıştım. Islâhiye’de de bizim 5. Bölük komutanı Kıdemli Üsteğmen Önder Murat beni mahkemeye verdi. Muhakemeden sonra Islâhiye Askerî Mahkemesi görevsizlik kararı alarak Gaziantep Ağır Ceza Mahkemesine kaldırdı. Avukat Bekir Berk’e vekâlet verdim. Mesele uzun gideceğinden kısa kesiyorum. Terhis oldum. Terhisten sonra Bekir Ağabey dâvâya girdi. Muhakeme oldum. Mahkeme safahatı kapandı. 1972 Nisan ayıydı. Ondan sonra Beyşehir’deki hizmetlerimiz başladı. Usanmak yok. Yorulmak yok. Hizmetlerimiz devam ediyor.
Yeni Asya’yı farklı kılan özellikler nelerdir?
Gazetemiz Yeni Asya çok sıkıntılar, çok bâdireler atlatmıştır. Biz hiçbir zaman rotamızı, istikametimizi bozmadık. Yeni Asya göndere çekilmiş bir bayrak gibidir. Bir açık üniversite durumundadır. Risâle-i Nurların matbuât âlemindeki lisanıdır. Bediüzzaman’ın gazetesidir. Burhan Felek, vefat etmeden bir değerlendirmede bulunmuştu: “Yeni Asya gazetesi 100.000 satarsa Türkiye’de kültür ihtilâli olur diye...” Daha ne duruyoruz... |
SÜMEYYE NUR GÜLTEKİN 12.06.2009 |