Eski tarihli sayılar
|
Röportaj |
|
NAİL ALADAĞ |
YENİ ASYA OKUDUĞU İÇİN BİR MÜDDET EVİNDEN AYRILMAK ZORUNDA KALAN OKUYUCUMUZ ADNAN ACIR: |
Sizi tanıyabilir miyiz?
Ben Adnan Acır. 1953 yılında İzmir’de doğdum. Emekliyim ve Konak’ta oturuyorum.
Yeni Asya’yı nasıl ve ne zaman tanıdınız?
Yeni Asya gazetesi çıkmadan önce Şemseddin Çeker, rahmetli babama İttihad gazetesini getiriyordu. Daha sonra Yeni Asya gazetesi çıkınca Necmi İlgen vasıtası ile bu gazeteyi almaya başladım. Dersleri takip etmeye başladım, fakat babamlar buna tepki gösterdiler.
Sizi Yeni Asya’ya bağlayan asıl sebepler nelerdir?
Yeni Asya naşiri efkârımız. Bizim gidemediğimiz ve giremediğimiz yerlere fikrimizi ulaştırıyor, tebliğ vazifesini yapıyor. Biz de bundan hissedar oluyoruz.
Yeni Asya’yı farklı kılan özelliği nedir?
Yeni Asya, Risâle-i Nur'un hakikatlerinin anlaşılması için yayınlanıyor. Yeni Asya, inanca yapılan tahribat ve hücumları göğüslüyor. Onları, vermiş olduğu ikna edici cevaplarla susturuyor. Yeni Asya, insan hak ve özgürlüklerini savunuyor. İhtilâllere karşı çıkıyor ve her türlü haksızlığa karşı demokrasiyi savunuyor. Bu özelliğini 40 yıldır eğip bükmeden sürdürüyor.
Yeni Asya size ve ailenize neler kazandırdı?
Yeni Asya benim ve ailemin dünya ve ahiret saadetine vesile oluyor İnşallah. Elhamdülillah, hepimiz Yeni Asya okuyoruz. Yeni Asya bizim medar-ı iftiharımızdır. Kesilmeyen ses, bükülmeyen bilektir.
Yeni Asya ile ilgili bir hatıranız var mı?
2 tane hatıram var, biri şu: 1968 kuşağından sol görüşlü mahallemizde baba dostu bir ağabeyimiz vardı. Bu kişi bir müddet sonra namaza başladı. Baba dostu olduğu için merhabamız vardı. Kendisine Yeni Asya gazetesini veriyordum. Bir ara gazetemiz tiraj arttırma çalışması yapıyordu. O ağabeye gazete hediye etmek istedim. "Yok kardeşim, artık kendi paramla bu gazeteyi alacağım" dedi. Şu anda gazetemizi alıyor Elhamdülillah. Diğer hatıram: Ben Yeni Asya almaya başlayınca tabiî Risâle-i Nur derslerine de gitmeye başladım. Benim iki teyzem ve iki eniştem var, bunlar Halk Partili olduğu için anneme tesir ettiler. Bizim caminin müezzini, o da Halk Partili olduğu için babama; "Hilmi Ağabey, aman dikkat et. Senin oğlunun beynini Nurcular yıkamış" demiş. Maalesef babamı benim aleyhime dönmesine teşvik etti. Sonra annem ile babam; "Oğlum yanlış yere gidiyorsun" deyip beni vazgeçirmeye çalıştı. Ben de 2–3 defa evden ayrılmak zorunda kaldım. Bir müddet İstanbul’da, bir müddet de İzmir'de dershanede kaldım. İstanbul’da kaldığım zamanlarda Tahir Ağabey’i, Abdullah Yeğin Ağabey’i, "Filozof Rüştü Tafralı"yı, Eyüp Ekmekçi Ağabeyleri tanıdım. İstanbul’da Koca Mustafa Paşa'da Tahir Ağabey elini omuzuma koyarak; "Kardeşim, bu dâvâda daim kalmak ve ahirete o şekilde varmak için duâ ediyorum" dedi. Elhamdülillah o gün bugün bu dâvâda nefesimizi tüketmeye devam ediyoruz. Allah (c.c) hizmete vesile olanlardan ebediyen razı olsun. Bizleri de Üstadımızın sancaktarlığı altında haşir meydanında toplasın. Âmin. |
|
NAİL ALADAĞ 13.06.2009 |
Gazetemiz; kesilmeyen ses, bükülmeyen bilektir
|
|
