Ali FERŞADOĞLU |
|
Seçeceğiniz eş de tahkikî imana sahip olmalı |
Evlenmek isteyen öncelikle şu temel sorudan hareketle aday arayışına çıkmalı: “Evleneceğim kişi tahkikî imana sahip mi?” Şöyle düşünülebilir: Müslüman elbette inanır, bu ma’lûmu i’lam (bilineni bildirmek, tekrarlamak) değil mi? Onu ikincisi takip eder: Tahkiki imanın evlilik, aile hayatıyla direkt ilişkisi nedir? İman, yalnızca “İnanıyorum!” sözcüğünden ibaret değil. İman; • Manevî sahaya, tecrübe ötesi gayba (metafiziğe, görünmeze) inanma, Allah’ı, O’nun vahiyle bildirdiklerini kabul etme, onlara bağlanma ve böylece Allah’ın güvenliği altına girmekten doğan emniyet duygusudur. İman, kâinatın tesadüfen meydana gelmediğini, onu şuurlu bir varlığın yarattığına inanan kişinin, onun tesadüfen yok olmayacağına, dolayısıyla Allah’tan başka kimsenin onun yok edemeyeceğine, O’nun garantisi altına girdiğine olan güvenidir.1 Bilindiği gibi, iman, taklidi ve tahkiki olmak üzere iki çeşittir. • Geleneksel, anne-babadan ve çevreden duyma, genel bir tasdikten ibaret olana taklidi iman denir. Böyle bir iman, basit rüzgârlar karşısında bile söner. Taklidi imanı mum ışığı gibidir. Muma “püf” dediğimizde söner. “Tahkikî” iman ise, zihnimizin basamakları tahayyül (hayal etme), tasavvur (tasvir etme), taakkul (akıl terazisine vurma), tasdik (doğrulama), iz’an (anlama, kavrama, idrak etme), iltizam (taraf ile teslim olma) teknelerinde tahlil edilir, senteze tabi tutulur, yoğrulur ve en son itikat 2(iman, yüksek inanç, kesin kanaat) kademesinde kalp, vicdan gibi duygularımıza mal edilerek özümsenir, meleke / maharet hâline getirilerek pratiğe dökülür. Tahkikî iman delillere dayanır, tefekkür, araştırma ve inceleme ile elde edilir. Mum, el feneri, lüküs, ampul de ısı ve ışık verir, güneş de enerji yayar. Muma “püf” dediğimizde söner. Mum, el feneri, lüküs, ampul de ısı ve ışık verir. Güneşi ise, dünyanın en büyük fırtına ve kasırgaları asla yerinden kıpırdatamaz, söndüremez! İşte, “meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe ve kadere inanıyorum” demek yetmez. Tıpkı, sağlıklı bir hayat sürmek için gerekli sağlık bilgilerini ve beslenme formüllerini ihtiva eden bir kitabı “biliyorum” deyip, onu raftan indirmemek içinde yazılanları anlayıp hayata geçirmemek gibi... Neden aile hayatında da tahkikî iman gerekli? Çünkü, amelin / aksiyonun / eylemin / filin itici gücü / enerjisi, inançtır, imandır. Vücudumuzu / organlarımızı sinir sistemimiz, onu da ruhumuz yönetir. Ruhumuzu duygularımız, duygularımızı düşüncelerimiz, düşüncelerimizi de inançlarımız / imanımız... Nasıl inanıyorsak öyle düşünürüz, nasıl düşünürsek kendimizi öyle programlarız... Eğer bir inançta veya sistemde iman boyutu yoksa veya ihmal edilirse, pratik hayata yansıması yoktur veya etkisizdir. Tıpkı tazyiksiz suyun şofbeni, voltajı düşük elektriğin herhangi bir elektrikli cihazı çalıştıramaması gibi… İman; ibadetle pratik hayata yansıması halinde; dünya ve ahiret mutluluğuna vesile olduğu gibi, dünya ve ahiret işlerini tanzime de sebep olur. Yani, ferdin, aile ve toplumun huzur ve mutluluğu, düzeni tahkikî iman derecesindedir. Zira, iman, hem nur, hem kuvvettir. Kuvvet enerji / güç; nur ise, feraset, aydınlık, ışık, hakikati gösteren projektördür. Nasıl ki, elektrik fırına nüfuz ettiğinde yemekleri pişirir; buzdolabında, soğutur, korur; ampulde aydınlatır, herhangi bir makine, motor veya cihaza girdiğinde onu çalıştırır. İman da manevî elektrik gibi, insan hayatının bütün safhalarına, toplumun bütün katmanlarına nüfuz ederek icraatını yapar. Zira, ruhumuzu, duygularımızı çalıştıran iman bizatihi ilme yönelmeyi, çalışmayı, dayanışmayı, kaynaşmayı, ilerlemeyi netice veren ibadetleri ifa etmemizi sağlayan bir güç kaynağıdır. Dipnotlar: 1- Sözler, s. 647.; 2- Prof. Dr. Sabri Özbaydar, Psikoloji, s. 26. 22.07.2009 E-Posta: [email protected] [email protected] |