Ali FERŞADOĞLU |
|
İslâmda kadın |
Kadınlar dahil, bütün insan hakları 1948’de değil, 610 yılında ilân edilmeye başlanmış, 632’de tamamlanmış, 650’lere kadar pratiğe geçirilerek kemale erdirilmiş. Ve bizatihi Kur’ân ve Hadislerle yazılı belgeler haline getirilmiştir. İşte İslâmın temel kurallarından olan bu hak ve hürriyetler; kitaptan kitaba, beyinden beyine, toplumdan topluma, çağdan çağa yaşanarak aktarılmış ve bugünkü mütekâmil seviyesine ulaşmıştır. İslâmın temel kurallarından olan haklar iki türlü hak vardır: Allah hakkı, kul hakkı. Allah hakkı, ibadet, zikir, şükür gibi şeylerdir. Allah, kendi hakkını affedebilir. Ama, kul hakkını asla! Tek bir şartı var: Hakkı ihkak. Yani, hak sahiplerine hakkını iade etmek… Gıybet dahil, yaptığı bütün haksızlıkları telâfi etmek, helâllik dilemek… Tarihin şehâdetiyle sabittir ki, nâzik ve nâzenin kadının, gerek cehâlet döneminde, gerek tarihin muhtelif devirlerinde, gerekse günümüzde, bir “mal, bir metâ, bir köle, bir para kazanma vasıtası, bir cinsi obje” olarak görülmüş. Hiç şüphesiz ki İslâm, insana, erkeğe, çocuğa, karı-kocaya, anne-babaya, hattâ “hayvan-canlı ve eşyaya”, lâyık oldukları değeri verdiği gibi, kadını da “lâyık” olduğu mevkiye çıkarmıştır. Kadına, anne olarak, eş olarak, kız çocuğu olarak, kız kardeş olarak, hala olarak, teyze olarak, akraba olarak ve kadın olarak değer vermiş ve haklarını bir bir sıralamıştır. *İslâm, dindarlık ve ibâdet açısından, erkek gibi ehil görmüş, ona göre mükâfat veya cezâ verileceği beyan edilmiştir. Peygamber Efendimiz’e (asm) ilk imân eden bir kadın olan ve hanımı Hz. Hatice’dir (ra). Hz. Aişe (ra) ise, âlim ve müftüdür, Sahabiler, bilmedikleri meseleleri ondan sorup öğrenirlerdi. *İslâm, kız çocuklarının diri diri gömülmesini, horlanmasını, aşağılanmasını, kadının uğursuz sayılmasını yasaklamıştır. *İslâmiyet, erkeklerin, kadınlara büyük şefkat ve nezâket göstermesini istemiştir. Kur’ân’da, kadın ismini taşıyan “Nisa, Meryem” sûreleri vardır. *İslâm kadını, anne olarak yüceltmiş. Ayrıca, ana olarak, kız olarak, kız kardeş olarak, eş olarak, hala olarak, teyze olarak, anneanne ve babaanne olarak bütün haklarla donatmıştır. *İslâm, kadının ilim öğrenmesi için büyük tahşidatlar, teşvikler yapmıştır. *İslâm sınırsız evlenmeyi kaldırmış, zarûretler ve birçok ağır şartlar dahilinde dört ile sınırlandırmıştır. *İslâm, boşanma sistemini erkeğin keyfine bağlı bırakmamış, kadının haksız ve keyfi boşanma ile, zulm ile terk edilmesini engellemiştir. *İslâm kadına varis olma hakkını, anne, kız, eş, büyük, küçük, hatta anne karnında iken bile tanımıştır! *İslâm karı-koca haklarını tanzim etmiş, kadını bir eşya, metâ, hizmetçi ve köle olmaktan kurtarmıştır. *İslâm, kadını, küçük yaşta iken, yâni bülûğa ermeden önce, vesayetini velisine vermiştir. Himâye edilmesini temin etmiş. Kadının terbiye, eğitim, gözetme ve mallarına ihtimam edilmesini teminat altına almıştır. *İslâm, ibâdet, kulluk mevzuunda eşit tuttuğu gibi, dünyevî hükümlerde hak ve eşitlik sağlamıştır. Başka hangi kültürde, sistemde, hukukta, en ince teferruatına kadar, kadın hakları sıralanmış, eğitim ve terbiyesine önem verilmiştir? Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, Allah’ın emirlerine uymakta sebat gösteren erkekler ve kadınlar, sadaka sahibi erkekler ve kadınlar, sabreden erkekler ve kadınlar, Allah’tan korkan erkekler ve kadınlar, zekât ve sadakalarını veren erkekler ve kadınlar, oruç tutan erkekler ve kadınlar, nâmuslarını koruyan erkekler ve kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkekler ve kadınlar için Allah, mağfiret ve büyük mükâfat hazırlamıştır.” (Ahzâb, 35.) Bu âyetler, kadının imân, ibâdet, ticâret, muamelat açısından erkeklerle eşit oldukları ferman edilmektedir. Bir hadis-i şerifte de, “Kadın-erkek bütün insanlar, tarak dişleri gibi biribirine müsâvidirler” (Ö. Nasuhi Bilmen, Hukuk-u İslâmiyye ve Istılâhât-ı Fıkhıyye Kamusu, II, 73-74.) buyrulmaktadır. 20.07.2009 E-Posta: [email protected] [email protected] |