Osman ZENGİN |
|
Yıllar sonra Erzurum |
Son günlerdeki seyahat menzillerimizden biri de Erzurum oldu. Erzurum’a on seneye yakındır gitmiyordum. Yıllar sonra geldiğimizde şehirdeki bazı imar değişikliklerini müşahede ettik. Tabiî, bunun yanında da en mühimi de hizmetlerimizle alâkalı tesbitler oldu. Buraları uzaktan da olsa takip ediyorduk. Çünkü 12 Eylül İhtilâlinden sonra burada hizmeti başlatanlar arasındaydık. Cenâb-ı Hak, bizi de istihdam etmişti. Önce Erzurum ile alâkalı bağlantımızın nereden geldiğini yazayım: Memleketim olan Ankara’dan pek bir münasebetimiz olmayan Erzurum’la alâkamız, ancak Risâle-i Nurları tanıdıktan sonra olmuştur. 1976 senesinde Bediüzzaman Hazretleri için Van’da okutulacak mevlid münasebetiyle, o senenin yaz mevsiminde ilk defa Doğu Anadolu seyahatine, dolayısı ile Erzincan’a, oradan da Erzurum’a gelmiştik. Bir-iki gün kalıp hizmet mahallerini ziyaret etmiştik. Oradan da Ağrı üzerinden Van Mevlidine iştirak ederek, Elaziz, Malatya, Kayseri üzerinden de Ankara’ya dönmüştük. 1980 senesinde ağabeyim, yedek subay olarak Erzurum’un Hasankale (Pasinler) kazasına askerlik vazifesi için gitmişti. Bir müddet sonra küçük kız kardeşimle beraber Hasankale’ye ağabeyimin ziyaretine gelmiştik. Birkaç gün sonra da onları Erzurum’a götürmüştüm. Tanıdık ve bildik bir yer olmadığından, doğruca Süleymaniye-Selimiye diye ma’ruf, Kırkıncı Hoca’nın bulunduğu yere gitmiştik. Hoca hastaymış, pek kimse ile görüşmüyormuş. Ankara’dan benim geldiğimi söylediklerinde görüşmemizi istemiş, yanına gittim. Annem ve kardeşimin olduğunu söylediğimde, onları da kendi evine, hanımının yanına yolladı. Biz de baş başa iki saat kadar sohbet ettik. İhtilâl de dahil, çok şeyi konuştuk. Bir ara bana, ”Osman kardeş, evlendin mi?” dedi. “Yok hocam daha yeni işe girdim, şu anda durumum pek müsait değil” dedim. “Seni buradan evlendirelim, bizim kızlarımız kanaatkârdır” diyerek, daha önceden de tanıdığım iki arkadaşımızın kız kardeşlerine bakmak için annem ve kardeşimin gitmesini söyledi. Şaşırmıştım, hiç böyle bir niyetim yoktu. Ama hocamız bu teklifi yaptığından itiraz edemedik. Dolayısıyla, Kırkıncı Hoca’nın başlatıp, rahmetli Zeyneb Münteha Polat’ın devam ettirmesiyle neticede biz Erzurum’dan evlenmiş olduk. Aslında kader ağlarını örüyordu. Allah’tan hayırlar diliyordum. Nişanlandıktan sonra, Ankara’daki iş yerimden Erzurum’a tayinim için kayınvalidem tarafından çok rica edildi, biz de çıkıp geldik. 1981 Ağustos’unda tayinimizi yaptırarak geldiğimizde, cemaatî iftirakların, ne gariptir ki Erzurum menşeli en büyüğü de yaşanmaya başlanmıştı. İşte, bundan dolayı bizim hizmet tarzının orada da başlatılması için, zannederim 1982 senesinin sonbaharıydı, İstanbul’dan; Faris, Mesut, Haşim ve Hasan Beyler gelmişlerdi. Neticede benim yanıma gelerek burada bir hizmet başlatmamız için harekete geçmemizi istediler. Hüseyin ve Hasan kardeşler ile beraber, Yukarı Mumcu mahallesinde bodrum katta talebelerin kalacağı bir ev tuttuk. Derken, talebeler de gelmeye başladı. Bir müddet sonra Hüseyin, askerlik münasebetiyle ayrıldı ve dönüşte de Erzurum’a gelmedi. Hemen peşinden de ben kısa dönem askerlik yapıp geldim. Arkadaşlarla vaziyeti idare ederek götürüyorduk Allah’a şükür. Ama 1985 senesi başında Balıkesir’e tayinim çıktı ve ben de Erzurum’dan ayrıldım. Ama yine de aklımız oradaydı. Bizim hanımın Erzurumlu olması münasebetiyle de gidişlerimiz pek eksik olmuyordu. Balıkesir’den İstanbul’a iş münasebetiyle giderken, İzmit’e uğramıştım. Orada kadim dost ağabeyimiz Rıdvan Beyi görmekti maksadımız. Epey konuştuk, hasret giderdik. Erzurum’da yaptığımız faaliyetleri anlatınca, Erzurumlu Gürbüz Ağabeyin PETKİM rafinerisinden emekli olduğunu ve hizmet için Erzurum’a gidebileceğini söylediler. Gürbüz Ağabeyle görüştük. Allah razı olsun, teklifimizi kabul ederek Erzurum’a gitti ve oradaki hizmetlerimiz de ondan sonra yine aksamadan devam etti Elhamdulillah. İşte, Erzurum’a yaptığım bu son seyahatimde aklıma bunlar geldi. Cevval, ehl-i hizmet ve misafirperver kardeşimiz Ömer’in de, fedakârlıkları ile devam eden hizmet lokomotifinin emin ellerde olduğunu müşahede edince de tabiî, ayrıca huzur duyduk. Bu hissiyatla, yıllar sonra Erzurum’u hatırlamış olduk. 23.07.2009 E-Posta: [email protected] |