Cenevre’de Birleşmiş Milletlerin düzenlediği bir konferans başladı dün. Aslında bu konferans 2001’de Güney Afrika, Durban’da yapılan Dünya Anti-Irkçılık, Irk Ayrımcılığı, Yabancı Düşmanlığı ve Bunlardan Kaynaklanan Hoşgörüsüzlük Konferansının sonuçlarında sağlanan ilerlemelerin gözden geçirilmesiyle ilgili idi. Çok güzel amaçlarla başlayan o konferansta Amerika ve İsrail temsilcileri, anti-semitizm kokan konuşmalar yapıldığı gerekçesiyle toplantıyı terk edip gitmişti.
Aradan geçen sekiz yıl boyunca Durban Bildirisi ve Eylem Programı her türlü ırkçılıkla mücadeleyi, ayrımcılık karşıtı mevzuatın güçlendirilmesini, daha iyi eğitim, daha fazla sağlık ve daha iyi yargıyı, yoksullukla daha fazla mücadele edilmesini, ırkçılık kurbanlarına daha çok kaynak ayrılmasını, daha fazla çok kültürlülük, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına daha fazla saygıyı içeriyordu.
Bu süre içinde özellikle Latin Amerika ve Karayiplerde, Nepal’de önemli kurumsal gelişmeler sağlanmış, Asya’da azınlık haklarının korunmasında aşama kaydedilmişti. Geçmişteki ırkçılık kurbanlarına yönelik bir çok yerde resmen özür dilenmesi sağlanmış, Avrupa Birliği’nde azınlıklar ve diğer korunmaya muhtaç grupların haklarını teşvik edecek mevzuat düzenlemeleri yapılması yoluna gidilmişti.
Bu gelişmeleri değerlendirmek ve başarılı uygulama tecrübelerini paylaşmak için Cenevre’deki Gözden Geçirme Konferansı düzenlendi.
Ancak ilginç bir tepkiyle karşılaşıldı: Irkçılığın en büyük mağdurlarından olan siyahîlerin temsilcisi Obama, anti-semitizmi destekleyici konuşmalar olabileceği endişesiyle konferansı protesto etti ve katılmayacağını duyurdu. Onu İsrail, İtalya ve Avustralya izledi. Siyonizmin ırkçılık olarak ilân edilmesinden korkuyorlardı. Bir de toplantıya katılacak İran Cumhurbaşkanının İsrail ve Amerika karşıtı tavır sergilemesinden... İsrail’in Ortadoğu politikaları ve Filistin’deki masumlara yönelik acımasız saldırıları da eleştirilecekti. İsrail’in kontrolünde olmak Amerika’nın kaderi galiba. Siyahî Obama bile Irkçılık karşıtı konferansa katılamıyor.
Amerika kabul edilecek sonuç bildirgesi taslağında rahatsız edici cümleler bulunduğunu da gerekçe olarak gösterdi. İşte o cümleler:
“(Konferansa katılanlar) ayrımcılık, düşmanlık ya da şiddeti tahrik anlamına gelen milliyetçi, ırkçı ya da dini nefretin savunulmasının yasalarla yasaklanması gerektiğini teyit etmektedir. Ayrıca ırk üstünlüğü ya da kine dayalı fikirlerin yayılmasının, ırk ayrımcılığına tahrikin ve aynı zamanda bu gibi şiddet eylemleri ya da eylemlere tahrikin, devletlerin milletler arası yükümlülüklerine uygun olarak, yasal olarak cezalandırılabilecek bir suç ilân edilmesi ve bu yasaklamaların düşünce ve ifade özgürlüğüne uygun olması gereğini teyit etmektedir”.
Yarası olan gocunur misali bu cümlelerden İsrail kendi aleyhine yorum çıkarmakta, diğer üç ülke de onların dümen suyunda gitmektedir. İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecat’ın aslında tahrik edici hiçbir şey söylemeyeceğini bu ülkeler de biliyor. Tek endişeleri, Amerika ve İsrail’in Ortadoğu, Irak ve Afganistan’daki zulümlerinin tartışılır hâle gelmesi.
Birleşmiş Milletler’in düzenlediği bir konferansta henüz ırkçılığın, yabancı düşmanlığının ve ayrımcılığın konuşulmasından bile rahatsız olanların bulunması çok acı. Umarız bu protestolar konferansın hayırlı sonuçlarını baltalamaz ve devletimiz de bu protestocu gruba katılmaz.
21.04.2009
E-Posta:
[email protected]
|