Bütün dünya maddî krizle boğuşurken, maalesef mânevî kriz de ‘aile’yi mahvetmek üzere. Hemen her gün medyaya yansıyan katliâm benzeri cinayetler, tecavüzler ve benzeri çirkinlikler insanlığın ciddî bir mânevî buhran ile karşı karşıya olduğunu kör olmayanlara gösteriyor.
Yaşanan çirkinlikleri hatırlatmak bile ‘terbiye’ye sığmaz. Ne var ki bu çirkinlikler, şehrimizde, mahallemizde ve belki de köylerimizde de yaşanıyor. Elbette bu çirkinliklerin önemli bir sebebi de maddî krizlerdir, ama asıl olan karşı karşıya olduğumuz mânevî krizin farkına varabilmektir.
Geçen günlerde İstanbul Etiler’de işlenen çirkin bir cinayet sadece maktûlün ailesini değil, cinayeti duyan bütün insanları üzdü. Çirkin bir cinayetle öldürülen kızın babası, herkesin kulağına küpe olacak bir beyanda bulunmuş. Cinayetle ilgili düşüncelerini merak eden bayan gazeteciye konuşan üzgün baba aynı zamanda ‘anne’ olduğunu da öğrendiği muhabire “Git, çocuğuna sahip çık kızım” demiş. (Haber Turk, 9 Mart 2009)
Evet, mesele bu noktada düğümleniyor: Herkes, hepimiz; ihmal etmeden ve geç kalmadan çoluğumuza çocuğumuza sahip çıkmalıyız!
O halde, hayatî soru şu olsa gerek: Günümüz şartlarında, çoluğumuza çocuğumuza nasıl sahip çıkacağız? Bunun pratik bir yolu, formülü var mı? ‘İnsafsız’lıkları tescillenmiş olanlar kızacak, ama bunun çok kolay ve rahat bir çaresi var: Başta kendimiz olmak üzere; çoluğumuz ve çocuğumuzu İslâmın ter-ü taze ‘iman esasları’na uygun bir hayat tarzına dâvet edeceğiz.
Bugüne kadar bize ‘çare’ olarak sunulanların hiç bir şeye çare olmadığı görüldü. Eğer çare olmuş olsaydı, bu çirkin cinayetlere imza atılır mıydı?
“Yok, biz öyle ‘gerici’ tavsiyelere kulak asmayız. Çocuklarımızı asrın şartlarına göre gayet medenî bir şekilde yetiştireceğiz” demenin bir anlamı yok. Yaşanan çirkin cinayetler, böyle düşünenleri insafa ve iz’ana getirmelidir.
Aynı çirkin cinayetin arkaplanına bakıldığında, cinayeti işleyen kişinin alkol ve hatta ‘uyuşturucu/öldürücü’ aldığı iddiâ ediliyor. Elbette cinayetle ilgili ayrıntılı bilgimiz yok, ama eğer bu iddiâlar doğru ise, gençleri alkol ve uyuşturucu/öldürücü kullanmaya teşvik edenler de dolaylı olarak suçludur. Hemen hatırlayalım: ‘Büyük gazete’ler, aklı devre dışı bırakan ve insanı her türlü kötülüğü işlemeye teşvik eden ‘alkollü içki reklâmları’nı dört koldan sürdürüyorlar!
Teklifimizi biraz daha müşahhaslaştırabiliriz: Günümüz şartlarında; başta kendimiz olmak üzere çocuklarımız, ancak Risâle-i Nur eserlerini okuyarak kendilerini ‘asrın câzip tehlikeleri’ne karşı muhafaza edebilirler. O halde Risâle-i Nur’u ailece okuyalım ve oradaki ‘iman dersleri’ni hayatımıza düstur edelim.
Ayrıca, bu ciddî tehdit ve tehlikeye karşı ‘duâ’ya sarılalım: Allah’ım! Bizi ve ailemizi ‘asrın fitne ve dehşetleri’nden koru. Âmin.
11.03.2009
E-Posta:
[email protected]
|