Mahallî seçimler yaklaşırken, partiler adaylarını belirlemeye çalışıyor. 17 Şubat tarihi itibariyle partiler aday listelerini seçim kurullarına verecek. Bazı partiler bütün seçim çevresinde seçimlere girerken, bazı partiler de tamamında seçimlere girmeyecek. Belediye meclis üyeleri, il genel meclisi üyeleri ve muhtarlar dahil olduğunda seçimlere katılacak adayların sayısı 10 binleri geçiyor.
Her seçimin şartları farklı olduğundan bu seçimlere de farklı konular tartışılarak gidiliyor.
Önümüzdeki seçimin bir özelliği, tıpkı 22 Temmuz genel seçimlerinde olduğu gibi yine iki kutuplu bir siyaset oluşturulmaya çalışılıyor olması. İktidardaki parti ile anamuhalafetteki parti arasında seçimlere aylar kala oluşturulmaya çalışılan bu “iki kutuplu siyaset” aslında hem AKP’nin, hem de CHP’nin işine yarıyor. “Eğer oylarınızı bölerseniz diğer parti seçimleri kazanır” denilerek seçmen yönlendirmeye çalışılıyor.
Bu seçim kampanyalarının dikkat çeken diğer bir konusu da CHP’nin açımları oluyor. Çarşafa rozet takarak ile başlattığı açılımlarını, her mahalleye Kur’ân kursu ile devam ettiren CHP, şimdilerde ise belediyelerde başörtülü ile çalışabileceği “açılımı”nı yapılıyor.
CHP’nin bir diğer açılımı da, Avrupa Birliği konusunda oldu. Baykal yıllar sonra AB’nin kalbi olan Brüksel’de temsilciliğini açılışını yaparken, AB’li yetkilerle görüşmesinde, partisinin “AB karşıtı” gösterilmesinden hayli muzdarip olduğunu söyledi. Bunun “algılama sorunu”ndan kaynaklandığını söylerken, “CHP AB karşıtı değildir” diyerek kendisini bağlamış oldu.
Son günlerde moda bir tabir var. Ezberleri bozmak… CHP’nin bu açılımlarını gördükçe iki şey düşünüyorum. (Biraz iyimser olacak ama) CHP ya isminde yer alan “halk”ı yeni keşfetti, ya da kendi ezberlerini artık bozmaya karar verdi…
Bütün bu açılımları düşününce CHP’nin geçmişteki icraatlarını bilmemize rağmen bir takım teklifler yapmak aklımıza geldi. Açılımlarla ilgili yapılması gerekenleri sıralayalım:
Malum olduğu üzere AKP hükümeti son birkaç yıldır AB konusunu iyice savsaklamıştı. Bunu inkâr etseler de 4 yıl sonra Tayyip Erdoğan’ın Brüksel’e gitmesi, sadece görevi AB olan bir devlet bakanlığının kurulması bu eleştirilerin haksız olmadığını gösterdi. Madem CHP yeni AB açılımı yaptı, o zaman hükümeti harekete geçirecek adımlar atabilir.
Başörtüsünü serbest bırakan anayasa değişikliğinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmuşlar da, bunlar artık geçmişte kaldı. Geçmişe sünger çekebilir. Madem çarşaf açılımdan sonra bir de başörtüsü açılımı yaptılar. O zaman başörtüsü yasağını kaldırılması için harekete geçebilirler. CHP’nin İstanbul büyükşehir belediye başkan adayı belediyede başörtülülerin de çalışabileceğini açıkladı. O zaman YAŞ’tan atılanlar belediyeler dahil bir yerde çalışamıyorlar. Onların da çalışabileceğini açıklasın.
Madem, Kur’ân kursu açılımı getirdiniz. 28 Şubat’tan sonra Kur’ân kurslarına getirilen yaş sınırlamasını ve meslek liselerine uygulanan katsayı adaletsizliğinin çözülmesi için ön ayak olun.
Zira, açılım yapıldıysa, bunun en kısa zamanda gereğini yapmak gerekir. Hem, bunları çözerseniz kimse sizin samimiyetinizden şüphelenmez… Siz samimiyetinizi de ortaya koyarsanız hükümet de bu samimiyete karşılık vermek durumunda kalacaktır. Hem Başbakan Erdoğan demiyor mu, “Biz bu açılımlardan, bu çabalardan büyük memnuniyet duyuyoruz…”
Sayın Baykal, yürüyün de millet açılım görsün… Bir de bu açılımlardaki samimiyetinizi…
13.02.2009
E-Posta:
[email protected]
|