İkisi de arkasında enkaz bırakarak çekildi… Birisi 22 gün boyunca Gazze’de 1.300'ü aşkın Filistinli masumu öldüren İsrail, diğeri de görevde bulunduğu 8 yılda “dünyanın en sevilmeyen lideri” seçilen George Bush…
“Bebek katili” ünvanını son saldırılarda iyice pekiştiren İsrail, 22 gün boyunca yaktı, yıktı, katletti ve ardından enkaz bırakarak çekip gitti.
Nasıl bir enkaz bıraktığını “katliâmın bilânçosu”na bakarsak dahi iyi anlayabiliriz. Yarısından fazlası çocuk ve kadın olan 1.300'den fazla Filistinli öldü. (Yıktığı yerlerin enkazları kaldırıldıkça bu sayılar artıyor) Yaklaşık 6 bine yakın Filistinli yaralandı. 22 bin ev ya yıkıldı ya da ciddî hasar gördü. 48 resmî bina, 30 karakol, 20 cami yıkıldı. En az 100 bin Filistinli evsiz kaldı.
Önümüzdeki ay İsrail’de seçimler yapılacak. Ve bu seçimlerde Savunma Bakanı Ehud Barak’la seçimde yarışacak olan Dışişleri Bakanı Tzipi Livni’nin tehditkâr tutumu devam ediyor. “Eğer Hamas İsrail’e bir Kassam roketi daha atacak olursa şimdi olduğu gibi şamarla yere yapıştırırız ve onlar da bunu biliyor…” diyor. Görülen o ki bir bahane bulup her an yine katliâmlarına devam edebilir.
İsrail’in 22 gün boyunca yaptığı katliâmlarda dünya milletleri protestoları ile imtihanı geçerken, ülkelerin yöneticileri—bir ikisi hariç—tam anlamı ile sınıfta kaldı. Tepki gösterip, kınamakla kalanlar, İsrail’i cezalandıracak askerî, siyasî ve ekonomik yaptırımlar uygulamayarak insanlık imtihanından zayıf not aldılar. Yani, İsrail’in anladığı dilden kimse konuşmadı, konuşamadı…
Peki, o masum sivil halka yapılanlar cezasız mı kalacak? Harap olan yerlerin hesabı sorulmayacak mı? Yaptıkları yanlarına kâr mı kalacak? Kesinlikle kalmamalı, bunun hesabı sorulmalı ve cezası da kesilmeli.
Bundan sonra da yardımlar daha fazla yapılmalı. Çünkü, Gazze halkı hâlâ aç, hâlâ ilâçsız, hâlâ güvende değil… 6 bin civarındaki yaralı tıbbî malzeme olmazsa ölümle karşı karşıya. Bunun yanında Gazze şeridindeki şehirlerin yeniden inşası için özellikle İslâm ülkelerinin bir an önce yardımlarını arttırması gerekiyor. Bu yardımlar belki yaralı yürekleri tamir edemeyecektir, ama hiç değilse hayatta kalanlara merhem olacaktır.
Bush’a gelince… Tıpkı İsrail gibi o da arkasında enkaz bırakarak çekip gitti. İkiz kulelere yapılan saldırıları bahane ederek Afganistan’a girip, on binlerce insanı öldürerek enkaz ve karmaşıklığa terk etti. Irak’a demokrasi getireceğiz diyerek girdi, orayı da mahvetti. “Kimyasal silâh var” iddiasının fos olduğu anlaşıldı. Ancak arkasında yine yıkılmış bir Irak bıraktı.
Dünya Barack H. Obama’nın seçilmesinden dolayı ümitli. Obama’nın da bu ümitleri boşa çıkarmaması gerekiyor. Göreve başlamasından hemen sonra, Guantanamo’da yer alan savaş suçları mahkemesindeki askerî savcılardan beklemedeki bütün dâvâları 120 gün boyunca durdurmalarını istemesi ümitleri arttırıyor.
Martin Luther King’in 1963’te ünlü, “Bir hayalim var” konuşmasını yaptığı Lincoln meydanının önünde, Obama için düzenlenen konserde müzisyen Bono’nun “Bu bir Filistin rüyasıdır, bütün halkların birlikte yaşayabilme rüyasıdır” sözü görevi boyunca kulaklarında çınlamalı…
Elbette ülkelerin menfaatleri önemlidir. Ancak asıl önemli olan insanlığın ortak değerleridir. Hem İsrail, hem de Bush insanlık değerlerine uymadıkları için cezasız kalmamalıdır. Dünya bu enkazlarının hesabını sorabilmelidir. Yoksa barış hiçbir zaman kalıcı olmayacaktır.
İnsanlık artık barış, özgürlük, huzur içinde yaşamak istiyor.
23.01.2009
E-Posta:
[email protected]
|