AKP’nin yalnız içteki “açılımları” değil, dış politikadaki “açılımlar”ı da akıbetsiz kaldı. Sonuçta CIA’nın Türkiye eski istasyon şefi Graham Fuller’in de ikrar etiği gibi, AKP siyasî iktidarıyla zirveye çıkan ABD ile Türkiye’nin hiçbir ortak payda ve çıkarının olmadığı bir defa daha ortaya çıktı.
Son beş yıldır Ankara’nın bir buçuk milyon insanın öldürüldüğü Irak’taki işgale karşı tutumu, AKP siyasî iktidarının “dış politikadaki açılımı”nın açık bir göstergesi… Zira dünden bugüne “stratejik müttefiklik” çerçevesinde sürdürdüğü politikların iflâsına rağmen, hâlâ aynı dayatmalar sürüyor. Ankara, Irak’ta olduğu gibi bölgedeki diğer oldubittilere ve Afganistan’daki emperyal emellere âlet olmaya devam ediyor.
AKP’nin iktidara hazırlandığı dönemde Amerikan Yahudi lobisiyle başlayan “ABD ile ortaklık açılımı”, Türkiye’nin “büyük Ortadoğu projesi”nin “eşbaşkanı” olmasıyla, hükümetin Müslüman komşu Irak işgaline verdiği “destek hamûlesi”yle kalmadı. 5 Kasım’da Beyaz Saray’da Erdoğan’ın Bush’la başbaşa vardığı “stratejik ortaklık ve işbirliği”ne göre daha da derinleştirildi.
Ankara’nın onlarca havaalanı ve limanı işgali sürdüren Amerikan askerlerinin silâh, mühimmat ve savaş malzemesi nakil ve dağıtımına tahsis etmesine mukabil, Washington artık terör örgütü PKK’yi “müşterek düşman” tanımıştı!
Ne var ki yapılan “istihbarat paylaşımı”na rağmen bu süreçte yüzlerce terörist kalabalık gruplar halinde günlerce yürüyüp sınırdan onlarca kilometre içeri sızarak gün ortasında karakol baskınları yaptı. Onlarca asker şehid edildi. Ne bölgeyi sürekli gözeten Amerikan uyduları, ne de İsrail’den satın alınan insansız casus uçaklar, teröristlerin sızma hareketliliğini görmedi.
Böylece sınırdışı operasyonlarda istifade edildiği ileri sürülen “ABD ile terörle mücadele ortaklığı açılımı” daha ilk aylarda iflâs etti…
KIRMIZI ÇİZGİLER SİLİNDİ
Yine sözkonusu “anlaşmalar” gereği, işgal güçlerinin kontrollerindeki Irak’ta ve Kuzey Irak’ta serbestçe dolaşan başta örgüt lideri Öcalan’ın kardeşi olmak üzere terörist elebaşlarını teslim edilmesi gerekiyordu. Başbakan ve yeni Cumhurbaşkanı bu hususu defalarca Bush’tan ve Dışişleri Bakanı Rice’tan rica ettiler. Bush’tan ve yetkililerden tekrar tekrar söz aldılar.
Lâkin Bush dönemi sona erdi; Türkiye’nin ilettiği yüzelli kişilik “terörist elebaşları listesi”nen bir teki dahi teslim edilmedi. Ne PKK’nin başta Bağdat olmak üzere Irak’taki büroları kapandı, ne de özellikle Kuzey Irak’ta yürüttüğü faaliyetlere sınırlama getirildi.
Belli ki ABD, uzun süre himaye edip kullandığı terör örgütü yöneticilerini koruma ve kollamaya ve devam etmekte. Ve Ankara’nın Washington’la imzaladığı “terörle mücadele” mutâbakatı sözde kalmakta…
Keza AB müzâkere sürecindeki başarısızlık gibi, Avrupa ve Amerika’daki PKK terörüne hertürlü lojistik destek sağlayan ve propagandasını yapan siyasî kanadı da tasfiye edilemedi. Televizyonları bangır bangır Türkiye aleyhinde terör tahriki yapıyor, sözcüleri Türkiye ve bölgeyi karıştırma kışkırtmasına devam ediyor. Ankara bu hususta da hiçbir diplomatik başarı sağlayamadı…
AKP’nin başarısız dış politika açılımları bununla da kalmadı. Dışişleri Bakanı Gül’ün baştan ilân ettiği “kırmızı çizgileri” tek tek silindi. Süleymaniye’deki Türk askerlerinin başına çuval geçirilmesi bir “simge” idi. AKP hükûmetinin büyük işgalin başında büyükbir iddia ile hazırladığı ve dönemin Başbakanı Gül ile partinin Genel Başkanı Erdoğan’ın kapalı kapılar ardında milletvekillerine büyükbir baskı uygulayarak çıkmasını istedikleri 65 bin işgalci Amerikan askerinin Anadolu topraklarında konuşlanmasına dair “hükûmet tezkeresi”nin Meclis’ten reddedilmesine karşı işgalci “dostlar”ın bir tepkisiydi.
Buna karşı bizzat Millî Savunma Bakanı, daha iki yıl önce yaptığı açıklamayla, birtek İncirlik Üssü’nden Irak kent, kasaba ve köyleri üzerine binlerce sorti yapılmasına izin verildiği ve hükûmetin Meclis’ten geçiremediği “tezkere”yi telâfî ettiği açık bir itirafta bulundu. Ancak bu da ABD’nin başta Irak’ın toprak bütünlüğü olmak üzere Türkiye’nin belirlediği ve bildirdiği hassasiyetlerini çiğnemesinden vazgeçirmedi…
“DIŞ AÇILIMLAR” FİYASKO
İşgalin ilk günlerinde Kerkük’te nüfus ve tapu dairelerinin tâlân edilip yakılıp yıkılmasıyla başlayan süreç, Telâfer ve diğer Türkmen şehir ve yerleşim birimlerindeki zorakî göç, zulüm ve baskılarla demografik yapının değişimine gidildi. Ardından bölgede üçüncü bir azınlık olan peşmerge valiler, emniyet müdürleri ve yöneticiler atandı.
Bu yıldırma politikasının devamı olarak bizzat Amerikan işgal güçlerinin desteğiyle Kerkük ve Telâfer gibi Türkmen şehirleri kuşatılarak yüzlerce sivilin öldürüldüğü katliâmlar yapıldı. Şimdi göz göre göre Irak petrol rezervinin yüzde kırkı bulunan Kerkük’ü bütün çevresiyle Musul’un bazı ilçeleri “referandum” tezgâhıyla Kuzeydeki bölgesel Kürt yönetime bağlanmak isteniyor. Ankara ise tam da Beyaz Saray’da Başkanın değiştiği bu süreçte emr-i vakileri seyretmekle kalıyor…
Diğer yandan komşu Suriye’deki tesisleri bombalayıp yakıt tanklarını Türkiye topraklarına atan İsrail’e hiçbir tepki verilmedi. “Çuval olayı”nda Başbakan “Ne notası, müzik notası mı?” demişti. Bu hâdiseye karşı da ABD’ye en ufak bir tepkide bulunmayan Dışişleri, sâdece “izâhat istemek”le yetindi.
Amerikan savaş uçaklarının Suriye’nin sınır kasabasına saldırıp aralarında çocukların ve kadınların bulunduğu sivilleri katletmesine bir şey demedi. İsrail hükûmetinin ABD olmazsa bile İran’a saldıracağı yönündeki tahrikine “dur” demedi.
ABD’nin “terörle mücadele” bahanesiyle terörle mücadelede “stratejik müttefiki” Pakistan’ı bombalayıp her defasında onlarca, yüzlerce sivili öldürmesine sessiz kaldı. Yine ABD’nin hegemonya ve çıkarları uğruna Afganistan’da BM’yi ve NATO’yu istimal etme politikalarına “ortak” oldu. Orta Asya ve Hazar havzası enerji kaynakları ve hatlarına sahip olmak için Afganistan’da sürdürdüğü perdeli işgale paravan oldu.
Afganistan’daki 750 kişilik Türk birliğine ilâveten Dışişleri Bakanı Babacan Fransa’daki toplantıda, 2009’da “güvenlik önlemler ve seçimler” için Afganistan’daki Amerikan güçlerine destekten bahsediyor…
Ve AKP’nin dış politika açılımları da bir bir fiyasko ile sonuçlanıyor…
27.12.2008
E-Posta:
[email protected]
|