"Gerçekten" haber verir 23 Aralık 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Kazım GÜLEÇYÜZ

Azınlık ve çoğunluk



Geçen hafta Brüksel merkezli Uluslararası Kriz Grubunun Türkiye-AB ilişkilerini değerlendirdiği ve her iki tarafa da eleştiriler yönelttiği rapor bir ölçüde gündemdeydi.

Aslında rapordaki tesbitlerin çok daha geniş şekilde ele alınıp değerlendirilmesi icab ediyor.

Zira raporda da ifade edildiği gibi, 2009 Türkiye için, AB üyeliği perspektifinin bütünüyle ve süresiz olarak rafa kalkabileceği çok kritik bir yıl.

Bu durumda hem AB tarafından kaynaklanan engellemelerin, hem de Türkiye’deki iktidarın giderek daha belirgin şekilde dışa vurmaya başladığı isteksizliğin büyük bir rolü ve etkisi var.

Ama asıl sorun, yine de Türkiye tarafında.

Eğer Türkiye herşeye rağmen reform kararlılığını ortaya koyabilse, hem kendi içindeki dengeleri olumlu yönde değiştirecek, hem de AB cenahındaki Türkiye dostlarının elini güçlendirecek.

Şimdiye kadar bunları çok ifade ettik, ama hükümetin tavrı hiç o yönde değil. Tam tersine Başbakan Meclis görüşmelerinde MHP ağzıyla konuşuyor, Bahçeli gibi düşündüğünü ilân ediyor ve böylece son dönemdeki devletçi-milliyetçi söylemlerini daha da koyulaştırarak sürdürüyor.

Bu da gösteriyor ki, bu zihniyet ve yaklaşımdaki AKP iktidarı ile Türkiye’nin AB sürecinde yeni adımlar atıp ilerlemesi mümkün değil.

Bunu bir defa daha kayda geçirdikten sonra, Kriz Grubunun önemli bir tesbitine bakalım.

Grubun raporunda AB’nin Türkiye’deki Katolik din adamlarının eğitimi ile gayrimüslim vakıflarının hükmî şahsiyetleri konusunda ısrarlı taleplerde bulunduğu hatırlatılırken, aynı duyarlılığın ülkede çoğunluğu oluşturan Müslümanların ihlâl edilen haklarından esirgenmesi eleştiriliyor.

Bu yaklaşımın özellikle sorunlu olduğu belirtilen raporda, “Çünkü Kemalist düzen Müslüman örgütlere, tarikat ve cemaatlere daha fazla özgürlük verilmesinin laikliği zayıflatacağına ve şeriat devleti isteyenleri teşvik edeceğine inanıyor. Bu düşünceyle Müslüman tarikat ve cemaatlere karşı ayrımcılık yapıyor” tesbiti dile getiriliyor.

AB’nin Türkiye raporlarında başörtüsü konusuna değinilmemesi ve AİHM’in bu konuda verdiği talihsiz kararlar başta olmak üzere, bu eleştiriyi haklı kılan önemli sebepler var. Gerçi geçtiğimiz bahar aylarında AB yetkililerinden sâdır olan “Türkiye’nin demokratik laikliğe ihtiyacı var” vurguları Brüksel’in bu noktadaki kusur ve noksanını bir ölçüde de olsa telâfi işareti verdi, ama o mesajların daha kuvvetli bir şekilde, resmî raporlara da yansıyarak devam etmesi gerekiyor.

Türkiye’de yaşayan nüfusun büyük çoğunluğu dinî hassasiyete sahip insanlardan oluştuğuna ve bunların din özgürlüğü noktasında yıllardır süregelen haklı şikâyetleri bulunduğuna göre, AB’nin bu konuda daha farklı ve özenli bir duyarlılık sergilemesi lâzım ki, Türk kamuoyundaki AB ile ilgili kuşkular giderilsin ve AB talebi güçlensin.

Antakya Ortodoks Cemaati Vakfı eski Başkanı Josef Naseh, Rehn’in halefi Verheugen’e “Siz bizden önce Müslümanlarla ilgilenin” demişti.

Dışişleri Bakanı Ali Babacan da, azınlıkların dinî hak ve özgürlüklerini yine gündeme getiren Avrupalı muhataplarına “Türkiye’de çoğunluğun da bu alanda sorunları var” dediğinde, içerideki ateşli laikçilerin hücumuna uğramıştı.

Ama bu hücumlar, yaşanan fiilî gerçekleri değiştirmiyor ve örtemiyor. Ve AB’nin ısrarlı taleplerine rağmen azınlık haklarını dahi vermemekte direnen mâlûm zihniyet, “Onlara bu hakları verirsek, benzer taleplerle karşımıza dikilecek olan Müslüman çoğunluğa engel olamayız” korkusu ve paniği içinde vaziyeti idare etmeye çalışıyor.

Ruhban okulunu, Müslümanlara da aynı yol açılmasın diye kapalı tutmaya; azınlık vakıflarını, verilecek hak ve imkânlardan Müslüman vakıfları da istifade etmesin diye kısıtlamaya; “Ya Müslümanlar da namaz kılmaya kalkarsa?” diyerek Ayasofya’da Papa’ya bile dua yasağı koymaya inatla devam ediyor. Ama nereye kadar?

Zulüm nereye kadar devam edebilir ki?

23.12.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (21.12.2008) - Çare şahs-ı manevî

  (20.12.2008) - Kriz ve AB

  (19.12.2008) - Siyasette AB fırsatı

  (18.12.2008) - AKP AB’yi istiyor mu?

  (17.12.2008) - Asya ve Avrupa

  (16.12.2008) - Ahiret ve Atatürk

  (07.12.2008) - Üstadın bayramları

  (06.12.2008) - Kararsızların mesajı

  (05.12.2008) - AKP nereye?

  (04.12.2008) - Tıkalı “açılım”lar

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır