Cenâb-ı Hak, rahmeti gereği kullarına bol bol ihsanda bulunarak bu ömrü bereketlendirir. Bazan bir güne, bir geceye binlerce aylık sevabı ihsan eder.
Bahsedeceğimiz amel de, bir kimsenin yetmiş yıllık nafile ibadetlerine denk bir amel.
Ortalama ömür altmış-yetmiş yıl. Bu ömrü değişik birçok işle doldurur insan. Cenâb-ı Hak rahmeti gereği kullarına bol bol ihsanda bulunarak bu ömrü bereketlendirir. Bazan bir güne, bir geceye binlerce aylık sevabı ihsan eder.
Şimdi bahsedeceğimiz amel de bir kimsenin yetmiş yıllık nafile ibadetlerine denk bir amel. İnsan ne yapmalı ki böylesine bol sevaba nail olabilsin?
Ebû Hureyre’nin rivayet ettiği bir hadis-i şerife göre Sahabilerden biri tatlı su kaynağı bulunan bir vadiye rastlar ve güzelliğine hayran kalır. “Keşke” der, “İnsanlardan uzak kalsam da bu vadide hayat sürsem. Ama Resûlullah’tan (asm) izin almadan bunu yapmamalıyım” diye düşünür. Resûlullahla (asm) görüştüğünde de bu niyetini anlatır.
Bu hareket görünüşte caziptir. Çünkü sevaba yönelik bir harekettir.
Ama Allah Resûlü (asm) buna razı olmaz. Çünkü çok sevap kazandıracak daha başka ameller vardır. Bunlardan biri cihaddır; Allah yolunda yeri ve zamanı gelince maddeten, diğer zamanlarda da mânen, yani ilimle, fikirle cihad etmek. Maddî cihad ihtiyaç ânında yapılırken, manevî cihad her zaman yapılmalıydı. Onun için Allah Resûlü (asm) Sahabîsini uyardı: “Hayır öyle yapma! Sizden birinizin Allah yolunda cihad ederek kazanacağı bir makam, evinde kılacağı yetmiş yıllık nafile ibadetinden daha üstündür. Allah’ın sizi bağışlayıp Cennete koymasını istemez misiniz? Öyleyse Allah yolunda cihad edin. Her kim, Allah yolunda bir deve sağılacak kadar dahi cihad etse Cennet ona vacip olur.”1
Mü’min cihad etmek zorundaydı. Allah Resûlünün (asm) lisanında cihad etmeden, cihad etmeyi düşünmeden ölen bir nev'î nifak üzere ölmüş olurdu.2 Mü’min sadece malı, canı ve diliyle cihad edecekti.3
Kısacası mü’min şartlar neyi gerektiriyorsa malı, canı ve diliyle cihad etmekle mükelleftir.
Dipnotlar:
1- Tirmizî, Fezâil-i Cihad: 17.
2- Müslim, İmare: 158; Neseî, Cihad: 2.
3- Ebû Davud, Cihad: 18.
26.11.2008
E-Posta:
[email protected]
|