Bir öğrencinin öğretmenlerine iyice kulak verip okuluna devam etmesi, derslerine günü gününe çalışıp ödevlerini yapması parlak bir geleceğe aday olması demektir. Tembel, öğretmenlerini dinlemeyen, derslerine çalışmayan bir öğrencinin akibetini ise anlamak zor değildir.
Dünya da bir okuldur. Bu okulun sahibi Cenâb-ı Hak, rektörü Resûl-i Ekrem (asm), öğretim üyeleri peygamberler, asistanları da âlimler ve evliyalardır.
Okulun sahibi okulun kurallarını, esaslarını, derslerini koymuş, Resûl-i Zişanı (asm) ve yardımcıları da bir bir anlatmış. İnsanlar bu esaslara uyduğu sürece dünyada bulunuş maksatlarına uygun hareket etmiş, mutlu olmuşlardır.
Önemli olan bu hedeften sapmamaktır.
Eskiden mezarlıklar evlerin bahçesine yapılırmış. Tâ ki bu hedeften sapılmasın; dünyada ebedî kalınmayacağı; yolcu ve misafir olunduğu, ebedî saadeti kazanmak için bulunulduğu sürekli hatırlarda tutulsun; cam parçası hükmündeki fani dünyaya dalınmasın, elmas hükmündeki ebedî hayat unutulmasın, hazırlık ihmal edilmesin.
Bu gayeye kilitlenen insanların nazarında aslında her şey âhireti hatırlatır, hayatlarını ona göre sürdürür, dünyada bulunuş maksatlarının Allah’ın emirlerine uyup yasaklarından kaçınmak, rızasını kazanmak olduğunu unutmazlar. Onun rızasını kazanma dışında her şey anlamsız ve önemsiz değil midir? Rızasına vesile olmayacaksa dünya dahi elde edilse beş para etmez.
Özetle her şey insana Allah’ı, O'nun yolunda olmayı, rızasını kazanmayı hatırlatmalı. “En hayırlılarınız, görüldüğünde Allah’ı hatırlatan insanlardır”1 hadis-i şerifi bu gerçeğe ne güzel dikkat çeker.
İşte gaflet denen dehşetli hastalıktır ki insana dünyada bulunuş maksadını unutturup ebedî kalacakmışcasına dünyaya bağlatır, asıl gideceği yere eli boş olarak götürtür ve pişmanlık dolu bir eda ile “Keşke, şu ebedî hayatım için bir hazırlık yapmış olsaydım!”2 dedirtir.
Bu keşke ne kadar acı ve ibretli değil mi?
Dipnotlar: 1- İbni Mâce, Zühd: 4. 2- Fecr Sûresi: 24.
23.11.2008
E-Posta:
[email protected]
|