Müzakerelerin sonu mu?
Avrupa Parlamentosu’nun dış ilişkiler komisyonu üyeleri resmi temaslarda bulunmak üzere dün Ankara’ya geldi...
Gene, Avrupa Komisyonu’nun Türkiye masası şefi Jean Christophe Filori, ABGS Genel Sekreteri Büyükelçi Oğuz Demiralp’ın eş başkanlığında düzenlenecek olan Sanayi ve Ticaret alt komite toplantısına katılmak üzere başkent Ankara’ya gelmekte...
İşkence iddialarının artmasının ardından harekete geçen Avrupa Parlamentosu, İstanbul’da çeşitli karakollarda meydana gelen ve ölümlerle sonuçlanan işkence vakalarını incelemek üzere bugün de İstanbul’a geliyor...
* * *
Güldener Sonumut’un haberindeki vahamet bu noktadan sonra aniden yükseliyordu...
AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu üyeleri de yarından itibaren iki günlük bir toplantı için Ankara’da TBMM’deki meslektaşları ile bir araya geleceklerdi...
Avrupa Parlamentosu Dış İlişliler Komisyonu üyeleri ile Avrupa Komisyonu yetkilileri, Türk meslektaşlarına üç önemli mesaj ileteceklermiş...
2008 yılını AB yılı ilan eden Türkiye’nin, reform karnesinin zayıf olduğunu hatırlatıp, reform sürecine devam edilmediği takdirde 2009 yılında hiçbir başlığın müzakereye açılamayacağını tebliğ edeceklermiş...
Yani kısaca, reform yoksa müzakere de yok...
* * *
Haber, ‘çevre’ müktesebatına uyum konusunda Türkiye’nin bir eylem planı sunmasının önemine...
Ve...
Rekabet hukuku müktesebatının da müzakereye açılması için Türkiye’nin devlet yardımlarını düzenleyen kanunu parlamentosundan geçirmesi gerektiğine vurgu yapılacağını söylemekte...
Yeniden gündeme gelen kamu ihaleleri yasası ile vergi yasasına yönelik Türkiye’nin bir eylem planı hazırlaması gerektiği...
Siyasi reformlara da yeniden ivme kazandırılmasının kaçınılmazlığı da mesajlar arasında...
* * *
Türkiye’ye ziyarette bulunacak olan AB heyetine mensup bir üst düzey yetkili yaptığı açıklamada, ‘Türk hükümeti, yerel seçimleri bahane ederek AB yolunda reform yapmama lüksüne sahip değil. İzmir’deki bir belediye başkanının seçimi ile kamu ihaleleri yasası arasında hiçbir bağlantı yok.’ demekte.
Aynı yetkili ‘Hükümet AB yolunda hiçbir adım atmaz ise, AB üyeliği konusundaki samimiyetini de haklı olarak sorgulamaya başlarız.’ ihtarını yapıyor...
AB dönem başkanlığına yakın kaynaklar da Türkiye’nin AB yolunda hiçbir adım atmamasını eleştiriyormuş...
‘Türkiye yerel seçimleri bahane ederek reform yapmıyorsa, çok üzücü bir durum. Çünkü AB’de her sene bir yerel veya genel seçim oluyor.’
* * *
AP İnsan Hakları alt komisyonu üyelerinin...
Metris cezaevinde gözaltında bulunduğu sırada hayatını kaybeden Engin Çeber ile Ankara’da polisin açtığı ateş sonucu hayatını kaybeden Soner Çankal vakalarını araştırmak üzere Türkiye’de resmi temaslarda bulunacak olması, durumun pek de parlak olmadığının bir başka göstergesi...
Bize Şubat ayının başında verilen Katılım Ortaklığı Belgesi’ne karşılık hala ‘Ulusal Program’ı tastamam edememiş olmamızı da bir yana koyuyorum...
Söylenenler doğruysa, ‘elveda müzakere’ gibi bir durum var...
Mehmet Altan / Star, 25.11.008
|
“Kişisel gerileyiş kitabı”
“Gayret bizden, tevfik Allah’tan” mı diyorsunuz? “Nasip”li, “kısmet”li, “kader”li mi konuşuyorsunuz? Hayırlısı ne ise onun olmasını mı diliyorsunuz? Her hâlükârda takdir-i ilahiye boyun mu eğiyorsunuz? Öyleyse siz, nefsini şahlandıran her insanın mutlaka ama mutlaka “başarılı, güç sahibi, zengin” olacağını vazeden ve buna tevessül etmeyenleri keriz ilan eden bazı “kişisel gelişim” gurularının tefe koyduğu insanlardansınız. Bunlar kadere inanmayı ve mütevekkil olmayı ayıp sayarlar. Derler ki: “İyi ya da kötü, yaşadığınız her şey değişmeyen, kaçınılmaz yasanın bir sonucudur ve bu yasayı yöneten de yalnızca sizsiniz… Zenginlik ve başarı doğuştan hakkınız ve yaşamınızın her alanında, büyük olasılıkla hayal edebileceğinizden daha zengin olmak için anahtarı elinizde tutuyorsunuz; istediğiniz bütün iyi şeyleri hak ediyorsunuz ve hayatınıza çağırmayı bildiğiniz takdirde evren hak ettiğiniz bu güzellikleri size verecek… İnandığımız, kabullendiğimiz ve güvenle beklediğimiz her şeye sahip oluruz…”
Bülent Akyürek, ortalığı kasıp kavuran “kişisel gelişim” furyası hakkında bir kitap yazdı. “Kişisel gelişim”i yerin dibine batıran bir “kişisel gerileyiş kitabı”. Sert bir kitap. Yakıcı bir kitap. Kurunun yanında belki yaşı da yakan, ama “kişisel gelişim” kültünü tartışmaya açmakla çok iyi eden bir kitap. Adı: “İçinizdeki Öküze Oha deyin!” Hülasası: “Kişisel Gelişim Şeytanları, Kur’an’ı tersten okuyup yorumlayarak modern dünyanın yeni dini olmaya çalışıyorlar… Yabancı dillerden çevrilen kişisel gelişim kitapları, bizim kültürümüze ve insanımıza uygunluğuna bakılmadan bolca reklamı yapılarak okutturuluyor. Çevrilen kitapları okuyup özümseyenlerin, bizim ülkemizde sevilen değil, nefret edilecek adamlar olacaklarını bilmiyorlar mı? ‘İçindeki Devi Uyandır, İçindeki Tüccarı Fişekle vs…’ kitaplarının binlerce benzeriyle içimizin şeytanlarını serbest bırakmalarına inat, bir Allah’ın kulu da çıkıp; ‘İçinizdeki Mümini, dervişi uyandırın!’ diyemedi! Sabahları uyanır uyanmaz tüm dünyaya av hayvanı gibi bakan, kazanmaya kilitlenmiş, para avcısı insanlar topluluğuyla nasıl birlikte yaşayacağız?”
Hakan Albayrak
Yeni Şafak, 25.11.2008
|