Recep TAŞCI |
|
Bütçe iyi de... |
![]() |
Maraton geçen hafta başladı. Yok. Mevzu 42 km 195 metre koşusu ile ilgili değil. Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmekte olan 2011 yılı Merkezî Bütçe Yasa Tasarısından bahsediyorum. Tasarıda merkezi bütçe harcamalarının büyüklüğü; 312,5 milyar lira. Bütçe gelirleri, 279 milyar lira. Haliyle açık da 33.5 milyar lira . Hedef tutturulursa açığın GSYH’ya oranı yüzde 2,8 e düşecek. Bu rakamlar ne ifade ediyor? İyi mi kötü mü? Değerlendirmemiz sadece bütçe açığını kapsıyor, muhtevası hakkındaki görüşümüzü saklı tutuyoruz. 2009 ve 2010 yılı ile mukayese edildiğinde tablo umut vaad ediyor. 2009 yılı bütçesi tam bir fiyaskoydu. Sert şekilde eleştirdik. Hakketmişti. Bütçe açığı 10 milyar lira olarak öngörülmüştü. Sonra... Yıl sonunda açık 52 milyar liraya fırlamıştı. Sapma 5 katından fazlaydı. Küresel kriz bütçeyi “teğet geçmemiş” delik deşik etmişti. 2010 bütçesinde açık, tahmini 50,1 milyar lira idi. Şimdi ise açığın 44,2 milyar lirayı aşmayacağı bekleniyor. Hedefin 6 milyar lira altında. Pek alışık olmadığımız bir durum. Atasözünü yalanlarcasına evdeki hesap çarşıya uyacak gibi. Ocak-Eylül dönemini kapsayan ilk 9 aya ilişkin veriler olumlu. Bu dönemde gerçekleşen açık 21,3 milyar lira. Geçen yıla göre yüzde 50 düşmüş. Kalan üç ayda her halde 23 milyar liradan fazla bir açık verilmez. 2011 yılı bütçesinde beklentiler daha iyi. Öngörülen açık, 2010 bütçesine göre yüzde 24 azalmış. Açığın GSYH’ya oranının yüzde 2,8’e inmesi halinde önemli bir başarıya imza atılmış olacak. Maastricht kriterlerine göre bu oran, yüzde 3’ü geçmemeli. Ne var ki bu oranın altında kalan ülke sayısı bir elin parmakları kadar az. Türkiye de bu ülkeler arasına dahil olabilirse takdir edilmeli. Yalnız bir olumsuzluğun da altını çizmeden geçemeyiz. Bütçe açığı kapanırken döviz açığımız artıyor. Şöyle oluyor; Ucuz döviz ithalatı hızlandırıyor. Bu hızlanmayla birlikte ithal ürünler üzerinden alınan KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergilerin tahsilatı artınca bütçe açığı küçülüyor. Buna mukabil artan ithalatı finanse edecek dövizimiz yetersiz olduğundan cari açığımız büyüyor. Yıl sonu itibariyle 40 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Hedef 18 milyar dolardı. Bunun anlamı sürekli yabancı kaynağa mahkûm olmak demektir. Elin yabancısı da kara kaşımızın kara gözümüzün hatırı için gelmiyor. Taş atıp kolu yorulmadan vergisiz algısız cebini doldururken bizimkisini boşaltıyor. Cari açık verildiği sürece bu soygun sürecektir. Yani bütçe iyi de şu cari açık olmasa... İlâcı ihracat. Ekim ayı rakamları yüzümüzü güldürdü. 10,8 milyar dolar. Cumhuriyet tarihimizin en yüksek Ekim ayı ihracatı. Dileriz bu trend böyle devam eder de sıcak paranın canımızı yakması sona erer. 08.11.2010 E-Posta: [email protected] |