Nimetullah AKAY |
|
Bir çıkış yolu aranıyorsa |
İnsan olarak yaratılmamız ve akıl sahibi olmamız hasebiyle dünyada meydana gelen bütün olaylardan etkileniyoruz. Bazı olaylar bizleri haddinden fazla üzerken, bazıları da bizi sevindirmektedir. Ama gerçek şu ki, hemen hiçbir hâlet bize tam mânâsıyla bir huzur ve rahatlık vermemektedir. Çoğu zaman, adeta fırtınalı bir denizde kendimize bir çıkış ve kurtuluş yolu arıyoruz. Olayları kendimizin aleyhinde görüyor, üstesinden gelmemiz mümkün olmayan hadiselerden dolayı çaresizliğimizin farkına varıyoruz. Sadece kendi gücümüze güvensek, sadece kendi imkânlarımızla sahil-i selâmete çıkma yolunu seçersek, kurtulmamız mümkün olmayan huzursuzluk anları dünyamızı kaplayacaktır. Çünkü geniş bir düşünceye sahibiz ve sonu olmayan arzular içinde kıvranıyoruz. Düşüncelerimiz bize dünyanın taşınamaz yüklerini yükletmekte, ihtiyaçlarımızın karşılanmayışı acizliğin girdabına bizi sokmaktadır.
Dünya hayatının gidişâtı, bizlere, dünyaya sadece dünya cihetiyle bakma yaklaşımının hayatı anlamsız kıldığını göstermektedir. Dünyada değişmesini istediğimiz çarkların miktarı sayısızdır. Ancak neredeyse istediklerimizin hiçbirisini yapma imkânımız bulunmamaktadır. Bu durum henüz dünyanın gerçek mahiyetini anlayamamış ruhlarda büyük sıkıntılar meydana getirmektedir. Bu durum insan olmanın ağırlığı altında ezilen insanların sayısını arttırmaktadır. Ancak bu gidişatların insanın dünyaya gönderiliş maksadına uygun olmadığını ve mutlaka insanlık için bir çıkış yolu olması gerektiğini düşünen insanlar da arayışlarını devam ettirmekte ve hayatın gerçek mânâsını bulma yolunda önemli mesafeler kat etmektedirler.
Hiç şüphesiz, biz insanların bu dünyada sınırlı görevleri bulunmaktadır. Sınırlı ve asıl olan görevler yapılmayınca, görevi ihmalin ortaya koyduğu zararlar bütün insanlığı etkilemekte, böylece insan cismi küçük, ama cirmi büyük bir varlık olarak ortaya çıkmaktadır. İnsanın insan olarak yapması gerekeni yapmamasının sonuçları sadece kişileri değil, bütün insanlığı etkileyecek seviyeye gelmektedir. Hem kendimize hem de dışımızdaki varlıklara iyilik yapmak istiyorsak mükellef kılındığımız sınırlı vazifelerimizi yapmamız lâzımdır.
Salim bir akılla düşünen insanlar, fert olarak her insanın görevini yapması sonucunda toplumların önemli kazanımlar elde ettiğini görebilmektedirler. Dünyanın huzur ve asayişini sağlama üzerine kafa yoran insanların bu gerçeği görmesi lâzım. Tepeden düzeltilmelerle insanlık âleminin arzulanan yere gelmesi mümkün olamaz. Fertlerin doğru eğitilmesi ve benmerkezcilik yerine diğergamlık hususlarının insana kazandıracağı yüce hasletler üzerinde, insanlığa huzur arayanların kafa yorması gerekir. İnsan sadece kendi şahsını, kendi çıkarlarını düşünmeyecek kadar yüce değerlerle yaratılmış bir varlıktır. Büyük insanlar toplumun selâmeti için hem dünyalarını, hem de ahiretlerini feda etmekten çekinmemişlerdir.
Şüphesiz insanın gerçek bir insan gibi yaşayabilmesi için, insan hayatının sadece bu dünya hayatından ibaret olmadığına ve bütün insanları bekleyen daha mükemmel bir hayatın var olduğuna iman edilmesi gerekiyor. İnsanın değerini kavrayan insanlar, insanın bu dünyaya bir maksat için gönderildiğini ve onu bu dünyaya gönderen gücün var olan her şeyi onun hizmetine soktuğunu anlamak zorundadırlar. İnsana verilen mümtaz değerler kâinatın yaratılış maksadını anlamaya matuftur. İnsanoğlu bu insanlık değerlerini yerli yerinde kullanmadan hayatın gerçeklerine vakıf olamaz. Ve insanlık insanın ölümden sonraki hayatı konusunda gerçek bir inanışa varmadığı sürece aradıklarını bulamaz, istediklerine kavuşamaz...
Allah’a inanmaktan ve O’nun koymuş olduğu kanunlara uymaktan başka insana huzur verecek, onu değerli kılacak bir yol bulunmamaktadır. Kurtuluşu başka yerlerde arayanların varacakları nokta “bir hiç” şeklinde ifade edilebilir. Akıl, kalb ve diğer duygularını tatmin ederek hayırlı bir sonuca varmak isteyenler mutlaka Kâinatın yaratıcısı olan Allah’ın, insanlığın kurtuluşu için gönderdiği Kur’ân’ı bütün yönleriyle anlamaya çalışmalı, Kur’ân’ı hayata geçiren Resûlullah’ın (asm) hayatını ve yaşayışını en ince detayına kadar gözden geçirmelidir... Zirâ insanlık için başka çıkış ve kurtuluş yolu yoktur. 13.04.2010 E-Posta: [email protected] |