Aile-Sağlık |
Hipertansiyona karşı spor tavsiyesi TÜRK Kardiyoloji Derneği’nin verilerine göre Türkiye’de her üç yetişkinden birinin hipertansiyon hastası olduğu bildirildi. Kalp krizinin en önemli nedeninin hipertansiyon olduğunu belirten Acıbadem Adana Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Kemal Batur, hipertansiyona karşı spor yapın tasfiyesinde bulundu. Çok hastanın, hipertansiyonun hayat boyu devam eden bir hastalık olduğunu kabullenmekte zorlandığını vurgulayan Batur, hipertansiyonun, hayat boyu devam eden bir hastalık olduğu için, tedavisinin de hayat boyu devam etmesi gerektiğine dikkat çekti. Batur, “Ancak sık rastlanan hatalardan birisi de; tansiyonu ilâçla normale gelen hastaların tansiyon ilâcını kesmek istemeleri ve devam etmek istememeleridir. Bu durumda tansiyon tekrar yükselecektir ve kalp krizi, felç, böbrek yetmezliği gibi istenmeyen olaylar gelişebilecektir. Hipertansiyon tedavisi için ilâç başlandığı zaman hastaların tansiyon düzeyi normale gelene kadar sık aralıklarla, tansiyon düzeyi normale geldikten sonra da belli aralıklarla doktor kontrolüne gitmeleri gerekir.” dedi.
Akromegali hastalığını, hastanın kendisi teşhis ediyor
BEYNİN merkezinde bulunan hipofiz bezinden fazla büyüme hormonu salgılanması ile ortaya çıkan ve el, ayak, çene, burun gibi vücut uzuvlarının aşırı büyümesine neden olan akromegali hastalığını, hastalar kendileri teşhis ederek doktora başvuruyor. Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fahri Bayram, akromegali hastalığının tipik görüntüsüyle kolaylıkla anlaşılabildiğini söyledi. Prof. Dr. Bayram, akromegalinin beynin merkezinde bulunan hipofiz bezinden salgılanan büyüme hormonunun fazlalaşmasından ortaya çıkan ve seyrek görülen bir hormon hastalığı olduğunu vurguladı. “Bize en çok hasta getirenler genelde o hastalığa sahip olan insanlar oluyor. Bu yüzden akromegali hastalığına hastaların teşhis ettiği hastalık diyebiliriz.” diyen Prof. Dr. Bayram, hastalığın erken teşhis edilmesi durumunda fazla büyüme hormonu salgılanmasına sebep olan tümörün ameliyatla beyinden çıkarılarak hastanın sağlığına kavuşturulabildiğini açıkladı. Hastalığın geç teşhisi durumunda da tedavinin ameliyatla sağlandığını, ancak bu sefer hastanın ömür boyu ilâç kullanma riski ile karşı karşıya kalabileceğini dile getiren Prof. Dr. Bayram, akromegalinin çok seyrek görülebilen bir hastalık olduğunu aktardı. |
13.04.2010 |
Alerji hastalarına ‘polen’ UYARISI UZMANLAR ilkbaharın gelişiyle birlikte astım ve alerjik nezle hastalarını polenlere karşı uyardı. Alerji hastalarının maske kullanmasını isteyen uzmanlar, evde ve araçlarda polen filtreleri kullanılmasını tavsiye etti. Amerikan Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Dr. Elif Altuğ Kolsuk, ilkbaharın gelişiyle birlikte polenlere karşı alerjisi olanlar, özellikle de çocuklar için zor günlerin kapıda olduğunu söyledi. Kolsuk, “Ülkemizde bölgesel farklılıklar olmasına rağmen atmosferde en çok polen bulunan aylar Nisan ve Haziran’dır. Alerjik nezle burun akıntısı, hapşırma, burunda kaşıntı ve tıkanıklık; astım ise tekrarlayan öksürük, hırıltı, nefes darlığı ve atakları, göğüsten ıslık sesi gelmesi, koşma, ağlama ve gülmekle ortaya çıkan veya gece uyandıran öksürük gibi belirtiler gösterir. ” şeklinde konuştu. Bahar aylarında ortaya çıkan polenlerden korunmanın önemli olduğunu belirten Kolsuk, “Hangi polenlere alerji geliştiği saptanmalı. Polenlerine alerjik olduğu bilinen bitkilerden olabildiğince uzaklaşılmalı. Evin kapı ve pencereleri sıkıca kapatılarak evde ve arabada polen filtreleri kullanılmalı. Evdeki polen düzeyi çok yüksek ise hava temizleyicisi kullanılmalı. Polenlerin atmosferde yoğun olduğu zamanlarda çocukların dışarı çıkarılmaması gerekiyor. Dış ortamda ağzı ve burnu koruyan maskeler kullanılmalı. Eve dönünce giysileri çıkarılıp hemen yüz ve eller yıkanmalı.” dedi. |
13.04.2010 |
Şekere çare Türkiye’den TÜRK araştırmacılar, kesin çaresi bulunamadığından insülin takviyesi yapılan şeker hastalığının tedavisine yönelik, pankreastan elde edilen kök hücreleri, ‘’insülin üreten hücreye’’ dönüştürmeyi başardı. Kocaeli Üniversitesi Kök Hücre ve Gen Tedavileri Araştırma ve Uygulama Merkezi (KÖGEM) Müdürü ve Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Kök Hücre Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdal Karaöz önderliğindeki ekip tarafından deney hayvanları üzerinde başarıya ulaştığı çalışma, dünyanın sayılı bilim dergilerinde yayımlanarak tıp literatürüne girdi. TÜBİTAK desteğiyle yürütülen çalışmanın gelecekte insüline bağımlı şeker hastalığının tedavisinde uygulanabilir olacağı belirtiliyor. Prof. Dr. Karaöz, tip 1 diyabetin vücudun bakteri, virüs gibi vücuda yabancı organizmalarla savaşmak üzere programlanmış bağışıklık sistemi hücrelerinin herhangi bir sebepten dolayı insülin üreten hücreleri yabancı olarak algılayıp öldürmesi sonucu ortaya çıkan bir sağlık sorunu olduğunu anlattı. Prof. Dr. Karaöz, Kocaeli Üniversitesi KÖGEM araştırmacılarının TÜBİTAK desteğiyle yürüttükleri proje kapsamında, tip 1 diyabet olarak bilinen insüline bağımlı şeker hastalığının ortaya çıkış nedeni ve tedavisine yönelik önemli kanıtlar elde ettiğini bildirdi. Kemik iliğinden izole edilen kök hücrelerden, ‘’insülin üreten hücre’’ elde eden bir yöntem geliştirildiğini açıklayan Karaöz, çalışmalarında, şeker metabolizmasının kontrolünü sağlayan hücreleri barındıran pankreasta ‘’yerleşik adacık’’ olarak adlandırılan yapıları, deney hayvanlarından elde ettiklerini bildirdi. Karaöz, şunları kaydetti: ‘’Çalışmamızın sonraki aşamasında, aynı deney hayvanlarının kemik iliklerinden kök hücreleri ayrıştırdık ve kök hücrelerle adacıkları laboratuvarda aynı kültür kaplarına yerleştirerek yaşamalarını sağladık. Böylece, insülin üretmekten sorumlu hücreleri içeren bu adacık dediğimiz hücre kümelerinden kaynaklanabilecek sinyallerle kök hücrelerin genetik programını etkinleştirerek insülin üreten hücreler yönüne dönüşmelerini sağladık. Yaptığımız ayrıntılı incelemelerde bu hücreler hem yapısal hem de işlevsel olarak insülin üretmekten sorumlu hücrelerle özdeştiler. Gelecekte diyabetik hastalardan elde edilecek kök hücreler, kadavralardan elde edilecek adacıklarla benzer yöntemlerle ortak kültür sistemi kullanılarak insülin üreten hücrelere dönüştürülebilir ve hastalara nakledilebileceğini düşünmekteyiz.’’ |
13.04.2010 |
Kerkük, dünyada bin sağlıklı şehir arasında seçildi DÜNYA Sağlık Örgütü (DSÖ), Kerkük şehrini dünyada bin sağlıklı şehir arasında gösterdi. Kerkük’ün dünyada bin sağlıklı şehir arasında gösterilmesi nedeniyle Kerkük Sağlık İl Müdürlüğü tarafından bir tören düzenlendi. Törene Kerkük Valisi Abdurrahman Mustafa, Kerkük Sağlık İl Müdürü Sıdık Ömer Resul ile davetliler katıldı. Dünya Sağlık Örgütü’nün, “1000 şehir, 1000 hayat” projesi çerçevesinde yapılan araştırmada Kerkük, dünyadaki bin sağlıklı şehir arasında gösterildi. Düzenlenen törende konuşan Kerkük Valisi Abdurrahman Mustafa bunun gurur verici bir olay olduğunu söyledi. Kerkük’ün temiz ve güzel bir şehir olduğuna dikkat çeken Vali Mustafa, “Kerkük dünyada bin şehir ile beraber sağlıklı şehirler arasında yer alması bize gurur veriyor. Biz de bu yöndeki çalışmalarımıza bu hafta içinde başlatıyoruz. Bunun ilgili bir komisyon kurulması yönünde talimat verdik. Kurulacak komisyonun işi temizliğe önem vermek olacak. İsteğimiz bu program dahilin de vatandaşlarımızda bize yardımcı olmaları. Şehrimizin sağlıklı ve temiz kalması için hep birlikte el ele mücadele edeceğiz.” dedi. |
13.04.2010 |