Ali OKTAY |
|
Şarkılar Sen’i söyler... |
Yıllar önce, neyzen ve ses san'atçısı dostum Ender Doğan’ı bir sohbetimize dâvet etmiştim. Haznedar’daki öğrenci evinde sohbetin ardından, bir yandan çaylarımızı yudumlarken bir yandan da kardeşlerin talebi üzerine udumuzla bazı eserleri çalıp seslendiriyorduk. Bir ara Fehmi Tokay merhumun Beyâti makamındaki;
“Benzemez kimse sana, tavrına hayran olayım Bakışından süzülen işvene kurban olayım Lûtfuna ermek için söyle perişan olayım Hüsnüne ermek için söyle perişan olayım” şarkısını söyledik.
Ender Doğan, şarkı bittikten sonra araya girip dedi ki; “Geçenlerde biz de bir dost ortamında eser icra ederken bu şarkıyı da söylemiştik. O an toplantıda bulunan bir karı koca çift, ağlamaklı olmuştu. Ne oldu diye sorduğumda, “Ender, biz bu şarkıyı ne zaman duysak veya söylesek hep Peygamber Efendimiz aklımıza gelir, hüzünlenir ağlarız” demişti. Ender Doğan dostumuzun anlattığı bu küçük hatıra, bu şarkıyı her dinlediğimizde artık bize de o gün bugündür aynı mânâları çağrıştırır olmuştu artık. Evet, zâhiren sanki bir sevgiliye yazılmış, bestelenmiş gibi görünse de ve gerçekte de öyle bile olsa, o şarkılar bazı gönüllere Peygamber sevgisini muhabbetini anlatıyor olabilir. Doğrusu ben de Dede Efendi’nin Rast makamındaki bir şarkısını çok severim. Şarkının sözleri şöyle:
“Yüzündür cihânı münevver eden Fedadır yoluna bu cân-ı ten Senin çün yandığım nedendir neden Senden midir benden midir Dilden midir bilmem neden?”
Dede Efendi gibi bir ehl-i tarik ve bestekârlığın zirvesinde dolaşan bir gönül ehli her halde Peygamber aşkı ile dolup bu besteyi yazsa ve yapsa gerek. Bir başka zirve isim, Hacı Arif Bey. Onun bir nihavend şarkısı var ki eminim sizler de severek dinliyorsunuzdur: Hani;
“Vücûd ikliminin Sultânı sensin Efendim derdimin dermânı sensin Bu cîsm-i nâtûvânın cânı sensin Efendim derdimin dermânı sensin” şarkısı.
Vücuddan kasıt burada varlık olsa gerektir. “Ey varlıklar âleminin Sultanı olan Efendim, derdimin dermanı sensin. Bu güçsüz, kuvvetsiz, aciz cismimin cânı da sensin” derken bu Sultan ve Efendi, Sultan-ı Kâinat Hazreti Muhammed (asm) Efendimizden başka kim olabilir ki? Sadece ilâhilerimizde Peygamber aşkı ve muhabbeti yoktur elbette. İşte şarkı bestekârları da yaptığı bestelerinde bu duyguyu, sevgiyi, aşkı yaşamaya ve yaşatmaya çalışmışlardır. Yeter ki şarkı sözlerini biraz farklı duygularla dinlemeye gayret edelim. Yine bir şarkısında bestekârının dediği gibi: “Şarkılar seni söyler, dillerde nağme adın.”
Mevlid’den
Allâh adın her kim ol evvel anâ Her işi âsan eder Allâh anâ
Âmine Hâtun Muhammed ânesi Ol sadeften doğdu ol dür dânesi
Ol Rebiûl evvel âyın nîcesi On ikinci gîce isneyn gîcesi
Fahri âlem erdi çün kırk yaşına Kondu pes tâc ı risalet başına İndi Kur’ân âyet âyet beyyinat Zahir oldu nice dürlü mu'cizat
Her kaçan yatsaydı ol Fahri Cihan Bir hasır üzre yatardı ol heman Bir gün onun sünnetin terk idevüz Yarın anda varıcağaz n’idevüz
Altmış üç yaşına irdi çün Habib Ol şerif ü ol Hasib ü ol Nesib Vakt erişdi dünyadan kıla sefer Ol güneş yüzlü vü ol alnı kamer
Ümmetinden razı olsun ol mu’in Rahmetü’llahi aleyhim ecma’in.
Nurdan Damlalar
“Demek, herbir nevî mevcudâtın, hattâ yıldızların bir serzakiri ve nurefşân bir bülbülü var. Fakat, bütün bülbüllerin en efdali, en eşrefi ve en münevveri ve en bâhiri ve en azîmi ve en kerîmi ve sesçe en yüksek ve vasıfça en parlak ve zikirce en etemm ve şükürce en eâmm ve mahiyetçe en ekmel ve sûretçe en ecmel, kâinat bostanında arz ve semâvâtın bütün mevcudâtını lâtîf secaâtıyla, leziz nağamâtıyla, ulvî tesbihâtıyla vecde ve cezbeye getiren, nev-î beşerin andelîb-i zîşânı ve benîâdem’in bülbül-ü zü’l-Kur’ân’ı, Muhammed-i Arabîdir.” Sözler, s. 320. 29.04.2010 E-Posta: alioktay@alioktay. net |