Cevher İLHAN |
|
Transformasyon… |
“Anayasa değişikliği” tartışmalarıyla birçok önemli olay, satır aralarında kaldı. Bunlardan biri Başbakan Erdoğan’ın kızıyla birlikte Panora Alışveriş Merkezi’ndeki Cinebonus sinemasında M. Kemal’in hayatını anlatan “Veda” filmini izlemesiydi. Filmin senaristi ve yönetmeni Zülfü Livaneli tarafından karşılanan ve uğurlanan, Erdoğan’ın, “İnanıyorum ki Sayın Livaneli’nin bu yapıtla vermiş olduğu örnek, sinema dünyamızda her halde ilklerden bir tanesi olacak. Temenni ediyorum ki arkası çok farklı bir şekilde gelir ve aşamadığımız birçok duvarı bu tür yapıtlarla aşma fırsatını da buluruz” diyerek senarist ve yönetmen Livaneli’ye övgüsüydü. Livaneli’nin, “Bütün partilerin, Atatürk’ün aydınlığında buluşmasını istiyoruz” tezini, “aşamadığımız birçok duvarı bu tür yapıtlarla aşma” cümlesiyle destekleyen Erdoğan’ın bu görüşleri, siyaset ocağında yetiştiği Erbakan’ın “Atatürk yaşasaydı partimizden olurdu” medhiyesinin ve AKP’nin kuruluşunda “bir yanda Anıtkabir, bir yanda Kocatepe Camii” zihniyetinin devamıydı. Ve AKP’li Millî Eğitim eski Bakanı’nın, “Okullardaki ders müfredatında yüzde 40 Atatürkçülüğü arttırdık” savunmasını, “okuma parçaları”yla din derslerinin “Atatürk’ün görüşleri”yle okutulup yorumlanması icraatının bir nevî açıklamasıydı. Yine bu dönemde Diyanet İşleri Başkanı’nın, “dinle Kemalizm öğretisi”nin bir arada telkiniyle “Camilerde Atatürk ilke ve inkılâpları”nın halka anlatılması ve hutbelerde “Cumhuriyetin bânisi”yle başlayan duaların mecburî kılınmasının arka plânının açığa çıkmasıydı. DİN DERSLERİNİN AZALTILMASI… Geçtiğimiz günlerde gündemin gürültüsüne gelen bir diğer garâbet, Millî Eğitim Çalıştayı’nda, liselerin iki dönem yerine dört dönem olması ve ara karne uygulaması teklifinin arasına “din derslerinin azaltılması”yla ilgili tavsiye oldu. Haftalık ders çizelgelerinin yeniden düzenlenmesi amacıyla gerçekleştirilen çalıştay bünyesindeki ilköğretim komisyonunda, 4. ve 8. sınıflar arasında zorunlu okutulan din kültürü ve ahlâk bilgisi dersinin “bir saat kısatılması” teklifi, Tâlim ve Terbiye Kurulu’na (TTK) sunulan “nihâî rapor”da yer aldı. Buna göre TTK, “din dersi süresinin kısatılması”na veya “aynı kalması”na karar verecek… Hatırlanacağı üzere TTK, daha önce “Felsefe öğretim programı”nda “Felsefeyle tanışma” başlıklı birinci ünitede yer alan “Felsefe ve Hikmet” başlıklı bölümde “dinî vurgu” gerekçesiyle “hikmet”i çıkarmış, felsefeyi hikmetsiz bırakmıştı. Keza aynı gerekçeyle Sosyoloji dersi müfredatında Anayasa’nın 24. maddesine atıfta bulunulan bölümde “din ve vicdan özgürlüğü” ayıklanmıştı. İlginç olan, felsefe ve sosyoloji dersinin âdeta dinden tecridi hesabına yapılan sözkonusu değişikliğe, Millî Eğitim Bakanlığı yetkililerinin, “Laiklik mutlak olması gereken, tartışılmayan bir gerektir; bu kurallar hukuk normu gibi okutulunca, ‘zorla yaptırılıyormuş, zorla uygulanıyormuş’ gibi algılanmaktadır” savunmasına sığınmalarıydı… AYASOFYA “MÜZE KALSIN”MIŞ… Son haftalarda yoğun gündemin hayhuyu arasında kalan bir diğer konu ise, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın, Fatih’in vakfiyesi Ayasofya’nın “vâsiyetnâmesi”ne uygun olarak camiye çevrilmesi ve ibâdete açılması talebine karşı söyledikleriydi. Akdamar Kilisesi ve Sümela Manastırını “dinlere saygı” gerekçesiyle ibâdete açacaklarını belirten Günay’ın “Ayasofya’nın özel statüsüyle durmasından yanayız. Ayasofya sadece tek bir dinin değil, birçok dinin talebi olabilir. Hepsine birer gün verdiğimiz zaman müze vasfını büyük ölçüde yitirir” demesiydi. Yüzyıllarca cami olarak ibâdete açık kalan Ayasofya’nın müze olmasını esas kabul etmesi garâbetiydi. Bakan’ın bu bakışı, Başbakan’ın Ayasofya’nın açılmasına dair, “Bırakın bu boş şeyleri!” tepkisini akla getirdi. Ve daha “gömlek değiştirmeden önce” yıllarca Millî Görüş patilerinde “Ayasofya açılsın, zincirler kırılsın!” sloganlarını atan “yenilikçi” Erdoğan ve arkadaşlarının uğradıkları “değişimi” ve “dönüşümü” ortaya koydu. Şu hâle bakın; eski kiliseleri ibâdete açan AKP’nin Bakanı, “Ayasofya ibâdete açılamaz” diyor; lâkin “muhâfazakâr demokrat” AKP’den ve hükûmetten en ufak bir itiraz veya açıklama gelmiyor… Ne yaman bir transformasyon!..
12.04.2010 E-Posta: [email protected] |