Ali FERŞADOĞLU |
|
Gençlik ve kimlik |
Kişilik/şahsiyet; büyük çapta gençlik-bülûğ çağına dek oluşur. Ancak, olgunluk yaşı, ihtiyarlık gibi merhalelerden geçerek ömrümüzün sonuna kadar devam eder. Çünkü, insan zayıf ve cahil olarak, tekâmül etmek için dünyaya gönderildiğinden; ömrünün sonuna kadar hayat şartlarını öğrenmeye muhtaç. “Kimlik arayışı”; “Ben kimim, nasıl bir toplumda yaşıyorum, ne olmak istiyorum?” suâl ve cevaplarıyla birlikte başlar. Bir merhale sonra kişi “Nereden geliyorum, kim gönderdi, niye gönderdi, bu dünyada işimiz nedir, rehberimiz kimdir, sonunda ne olacağız?” gibi hayâtî, derûnî suâller sormaya başlar. İşte kimlik duygusu bu sorulara verilen cevaplara göre oluşur. Kimlik duygusu teşekkül eden genç, neye yönelmesi, neyi, niçin yapması gerektiğinin şuûruna varır. Dünya, hayat konusunda belli görüşleri, değer hükümleri vardır. Özerkliğini/muhtariyetini elde etmekle birlikte kendisiyle ve toplumla belli bir uyum ve denge içindedir. Eğer, yukarıda bir kısmını verdiğimiz sorulara cevap veremez ve hayat, dünya görüşü geliştiremezlerse, “kimlik bunalımı”, “kimlik kargaşasına” dönüşür. Bu durum; gerginliğe yol açar. Bundan kurtulmak isteyen genç, kimliği oturana kadar kararlarını tehir eder, askıya alır. Daha sonra tekrar bir hamle yaparak çözüm arayabilir. Veya vazgeçerek, içinde bulunduğu duruma devam eder. Aslında, karar vermek ve kimlik bunalımından kurtulmak mümkün. Ancak, bağımlı yaşamayı ve kendi adına alınan kararları uygulamayı tercih edebilir. Her devrede verdiğimiz kararları; yeni bilgi ve tecrübeler ışığında tekrar gözden geçirir, değerlendirir ve değiştirebiliriz. Bu, istikrarsızlığın değil; tekâmülün gereği. Bir yere saplanıp kalanlar gelişip olgunlaşamazlar. Psikoloji; gençlik devresinde kimlik kazanmak için verilen mücâdeleye “kimlik bunalımı” adını verir ve bunu normal bir süreç olarak kabul eder. Akıl melekesi “zarar ile faydayı” ayırt edecek seviyeye gelen gençler kimlik arayışına başlar. Çocuklukta atılan temeller üzerine duvarlar yükselir. Gençler, psiko-fizyolojik değişiklikler yanında “taklit, özdeşleşme, model seçme” sürecindedirler. Özdeşleşeceği şahsiyetler büyük önem arz eder. Çünkü, kimliği buna göre şekillenecek. Artık; yetişkinlik dünyasına adım atmak ve kendine yer edinmek; kabiliyetlerini kullanarak bir meslek edinme dönemindedirler. Hz. Peygamber (asm) kimliğin erken olgunlaşmasını sağlamak için de “En hayırlı genç, ihtiyar gibi ölümünü düşünüp ahiretine çalışandır” 1 der. Bediüzzaman, aradaki uçurumu doldurmanın mümkün olmadığını beyan ederek frenklerin taklit edilmemesi ve onlara benzemeye çalışılmamasını ister. Çünkü, bu, kendi toplumunu hafife, alaya almak ve hiçe saymak, kimliğini yitirmek demektir. 2
Dipnotlar:
1- Kenzü’l-Ummal, 15: 776, hadîs no: 43058. 2- Lem’alar, s. 124.
12.04.2010 E-Posta: [email protected] [email protected] |