Cevher İLHAN |
|
“Katsayı” nakaratı… |
Danıştay’ın, YÖK’ün son “katsayı” düzenlemesini de iptali üzerine tırmanan tartışmalar, Türkiye’nin demokratik eğitim karnesini ortaya koymakta. Daha önce “öğrencilerin yüksek öğretim kurumuna girmesi YÖK tarafından belirlenir” diyerek “kastayı düzenlemesi tamamen YÖK’ün tasarrufundadır” hükmünü veren Danıştay’ın, son iki kararında yasanın “Yükseköğretim kurumlarına girişte imkân ve fırsat eşitliği sağlayacak önlemleri alınması”na dayandırarak “eşitlik”, “yönlendirme”, “ölçülülük” esaslarıyla içine düştüğü yaman çelişkisi ortada. Ne var ki siyasî iktidarın bu hususta ilgili yasayı düzetmeden problemi “YÖK’ün yönetmeliği”ne bırakması, “katsayı haksızlığı”nın katmerlenmesine sebebiyet vermekte, mağduriyetleri daha da arttırmakta. İşi içinden çıkılmaz bir körüğüme dönüştürmekte… 3 Kasım seçimlerinin ardından AKP hükûmetinin kurulduğu 16 Kasım 2002 günü bizzat AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın imzasıyla açıklanan “Âcil Eylem Plânı”nda, “Türkiye’nin âcilen hukuk devleti zeminine oturması için her türlü yasal düzenleme” sözü verilmişti. “Temel hak ve özgürlüklerle ilgili düzenlemeler evrensel düzeyde kabul edilmiş standart ve normlar ile AB kriterleri çerçevesinde süratle yapılacaktır” denilmişti. Devamında da bir yıllık takvim zarfında, ilk ve orta öğretimde meslekî ve teknik eğitime ağırlık verileceği belirtilerek, öncelikle eğitimin önündeki her türlü engeller kaldırılacağı ve üniversitelerin idarî ve akademik özerkliğe kavuşmaları sağlanacağı ve Yüksek Öğretim Kurumu yeniden yapılandırılacağı” vaadinde bulunulmuştu.
YASAL DÜZENLEME ŞART… Ancak AKP hükûmeti üzerinden bunca zaman geçtiği halde başta “YÖK yasası” olmak üzere eğitimi demokratikleştirecek ve Yüksek Öğretim Kurumu’nu bir koordinasyon kurumu haline getirip üniversitelerde akademik ve idarî özerklik sağlayacak yasal ve anayasal düzenlemeleri yapmadı. “Sırf imam hatipli olduğum için bunu yapıyorlar” diye halka karşı yine “mağduriyet” rolünü oynayan Başbakan ve hükûmeti, imam hatiplerin de içinde bulunduğu bir milyon altıyüzbin meslek lisesi öğrencisinin önündeki “yasal katsayı” ibâresini düzeltmedi. 12 Eylül darbesi ürünü (17.8.1983’te değişikliğe uğrayan 4.11.1981 tarihli 2547 sayılı) Yükseköğretim Kanunu’ndaki “katsayı” kaydını kaldırmadı. Yine 28 Şubat postmodern darbe sürecinden kalan ve 1999’da dayatılan uygulamaya devam edildi… Oysa Danıştay, “katsayı engeli”ni YÖK Yasası’nın 45. maddesi (a) bendindeki, “Bir mesleğe yönelik programlar uygulayan liselerin mezunları, Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenecek aynı alanda bir yükseköğretim kurumuna girerken, başarı notları ayrıca tespit edilecek bir katsayı ile çarpılmak suretiyle değerlendirilerek giriş sınavı puanlarına eklenir” ibâresine dayandırıyor. Yasadaki “katsayı ile çarpılma”yı gerekçe gösteriyor. Meslek liselerine “farklı katsayı uygulaması”nın “yasallığı”nı savunuyor. 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 45. maddesinde 17 Ağustos 1983 tarihli ve 2880 sayılı Yasa’nın 26. maddesiyle yapılan değişikliğe bağlıyor. Yasa değişikliği yapılmadan farklı katsayı uygulanmasının idarî kararla kaldırılmasının hukuken olanaklı olmadığında ısrar ediyor. YÖK’ün en son önerdiği katsayı farkını 0.13-0.15’e indiren düzenlemeyi de kabul etmiyor. Açık açık mevcut yasal sistemin “katsayı” uygulamasının kaçınılmaz olduğunu bildiriyor... Kısacası, katsayı için yasal düzenleme şart. YÖK Kanunu’nun 45. maddesinin değiştirilmesi icâb ediyor…
YÖK’ÜN YÖNETMELİKLERİYLE OLMAZ… Ne var ki bütün bunlara karşı YÖK Başkanı, yine garip bir biçimde “yeniden itiraz edeceklerini” söylüyor. Hâlâ alan belirleme ve katsayı hesaplanmasına dair değişik seçeneklerden bahsediyor; “a” ve “b” plânlarının boşa çıkması üzerine hâlâ “c”, “d”, “e” ve “f” plânlarını sıralıyor. Hâlâ “Ne yapacağımızı iyi biliyoruz” diye konuşuyor ama ne yapılacağı hakkında bir dizi tartışma ortasında belirsizlik devam ediyor. AKP hükûmeti, Anayasa’nın hiçbir demokratik ülkeye yakışmayan YÖK’ün yapısıyla ilgili “darbe anayasası”nın 130. ve 131. maddelerini tashih etmeye yanaşmıyor. YÖK yasası’nı gündemine almıyor; en azından sözkonusu “katsayı maddesi”ni değiştirmek yerine, yine çözümü YÖK’e havale ediyor. Nakarat tekrarlanıyor… Başta Başbakan ve Meclis Başkanı Şahin olmak üzere, YÖK’ün yeni düzenlemelerle krizi aşacağını belirtiyorlar. Özetle siyasî iktidar, kolaycılığa kaçıyor, yedi buçuk yıldır, “Âcil Eylem Plânı”nda, seçim beyannâmelerinde, hükûmet programında vaad ettiği “eğitimin demokratikleşmesi”yle ilgili hiçbir yasal tedbir almıyor. İlgili yasalar düzeltilmeden, eksik, sathî ve bir işe yaramayan, meseleyi çözmeyen yama “yönetmelik” ve “tâlilmatlar”la sorunu sürüncemede bıraktırıyor. Bunun sorunu çözemeyeceği ve her yıl olduğu gibi yine yüzbinlerce meslek okulu mezununun mağduriyete ve haksızlığa uğrayacağını bile bile…
Gündemin nabzını tutmak için tıklayın! 11.02.2010 E-Posta: [email protected] |