Faruk ÇAKIR |
|
Her havaalanına iki mescid |
“Dinin direği” olan “namaz”a ne kadar ehemmiyet verilse yine de azdır. Bediüzzaman’ın da ifadesiyle; “Namazda ruhun ve kalbin ve aklın büyük bir rahatı vardır. Hem cisme de o kadar ağır bir iş değildir.” Bu bakımdan namaz, mescid ve cami noktasında yapılan tahşidat, çok değil az bile görülmelidir. Türkiye nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olduğu halde, pek çok konuda ‘altyapı’sı Müslümanca değildir. Bir yere gidersiniz, namaz kılmak istersiniz ve ‘mescid’ bulmakta zorlanırsınız. Mescid bulsanız, uygun abdest alma yeri bulmakta zorlanırsınız. Onu bulsanız başka bir problemle karşılaşabilirsiniz. Otellerden motellere, alış veriş merkezlerinden şehirler arası yolculuklara kadar her yerde bu problemlerle karşılaşmanız mümkün. Bu vesile ile camilerin, hanımların namaz kılma ihtiyacına göre düzenlenmediğini, bu noktada büyük bir eksiklik olduğunu da hatırlayalım ve hatırlatalım. Camileri ziyaret eden hanımlar, (İstanbul’daki tarihî camiler de buna dahil) bilhassa “uygun abdest alma mekânı olmaması” sebebiyle sıkıntı çekiyorlar. İnşallah ‘yetkililer’ bu konuda gereken çalışmaları yaparlar. Bazı ihmallerin de ‘yöneticiler’in ikaz edilmemesinden kaynaklandığı anlaşılıyor. Görülen bir eksikliğin giderilmesi talep edilmez ve “Boş ver!” denilirse bu yanlışlar da yıllar yılı sürüp gider. Geçtiğimiz hafta sonu, bir vesile ile İzmir’e gittik. Yeni Asya İzmir Temsilciliğini de ziyaret edip, bazı okuyucularımızla da görüşme imkânı bulduk. Son bir ayda iş vesilesiyle gittiğimiz Antalya, Adana ve İzmir Havaalanlarında namaz kılmak nasip oldu. Havaalanlarında ‘mescid’ var, ama bununla birlikte bazı eksiklikler de göze çarpıyor. Telâfi edilmesi temennisiyle bunları dile getirmek arzu ettim. Meselâ, Antalya Havaalanındaki mescid ‘bodrum’ katta ve abdest alma yeri hiç uygun değil. Hatta bir gazeteci arkadaşımız, burada abdest alırken ayaklarını yıkadığı esnada kayarak yere düştü. Yıllar önce yapıldığı anlaşılan bu mekân, günün şartlarına uygun olarak yenilenmesi gerekir. Adana Havaalanındaki mescid de ihtiyaca cevap vermekten uzak. Gerçi buradaki mescid üst katta, ama mimarî yapısı gereği pencereler açılamıyor ve küçük mescid rutubete teslim olmuş durumda. Özel abdest alma mekânı olmaması da ayrı bir problem. Yüksek lavabolarda abdest almak hem zor, hem de sadece ellerini yıkayan diğer yolcular açısından uygun olmayan görüntülere sebep oluyor. İzmir Havaalanına gelince, orada gerçekten çok güzel ve büyük bir mescid var. Fakat oranın da önemli bir kabahati var. Mescid, havaalanının ‘geliş’ katında, yani alt katta. “Gidiş,” yani üst kattaki yolcuların mescid ihtiyacı düşünülmemiş. Alt katta mescid olduğu halde, üst kattaki yolcuların bundan haberdar olmalarına imkân yok. Çünkü üst katın hiçbir yerinde alt katta ‘mescid’ olduğuna dair bir “yönlendirme levhası” ya da işaret yok! Ancak, görevlilere sorulması halinde alt katta mescid olduğundan haberdar olabiliyorsunuz. Seyahatimiz esnasında İzmir Havaalanında namazımızı kıldıktan sonra bu durumu önce “danışmaya” daha sonra da havaalanı yönetimine bizzat ifade ettik. Onlar da “Unutulmuş her halde, ilk fırsatta bunu gündeme alalım” dediler. İnşaallah bu ‘basit’ eksiklikler giderilir ve ibadet etmek isteyen mü’minler ‘şeytan’ dışındaki manilerle karşı karşıya kalmazlar. 23.12.2009 E-Posta: [email protected] |