İslâmiyetin devlet anlayışlarından birisi sosyal olmasıdır. Bugün Avrupa, Müslümanlar da dahil herkese sosyal yüzünü gösteriyor. İşsizlere geçinecek kadar maaş veriyor. Her türlü haklardan yararlandırıyor. İslâm devletinin özelliklerinden birisi adalettir. Bugün, Türkiye bile, adalet konusunda AB, yani AİHM’e müracaat ediyor.
Hıristiyan âlemi teslisten uzaklaştı… Gittikçe dinî değerlere, manevî hayata, aile değerlerine yöneliyor. Alman asıllı Papa 16. Benedict, selefi 2. Jean Paul gibi, komünizmle mücadele ettiği gibi, kendisi de bundan sonra seküler sistemlerle dini sosyal hayatın bir parçası haline getirmek için mücadele ediyor.
“İnsanoğlu nereden geliyor ve nereye gidiyor?” “İyi ve kötü nedir?” “Yeryüzündeki hayatımızdan sonra bizi neler bekliyor?” Hıristiyanlık dünyasının ruhanî liderine göre, “derin tefekkürü” gerektiren bu sorulara cevap verebildiğimiz ölçüde gelecekteki barış ve emniyeti sağlam bir temele oturtmuş olacağız. Sekülarist dünyaya yine yüklenen Papa, “Öyle bir asırda yaşıyoruz ki, bu sorular maalesef marjinal kabul ediliyor. Fakat bunlar insan kalbinden silinemez sorulardır. Tarih boyunca insanlar, kadın-erkek, dünya hayatının geçiciliğinden duydukları huzursuzluğu dile getirmeye çalışmışlardır. Zebur âyetleri bunun misâlleriyle doludur.” Ona göre bu soruları insanların şuurlarına sunmak dinî liderlerin vazifesi, daha doğrusu salâhiyetlerinin gereğidir: “Böylece şu karışık dünyada tefekkür ve ibadete yer açılmış olur.”
Papa sözlerini İslâm’da olduğu gibi şu cümleyle bitirir: “Selâm hepinizin üzerine olsun.”
Avrupalı düşünür Edgar Morin, Batının, medeniyetin özellikle maddî ve teknik yönünü geliştirdiğini, ama manevîyat gibi konularda tamamen bir azgelişmişlik hâli sergilediğini belirterek, “Bu hususlarda başka medeniyetlerden destek alınabilir” dedi. Morin “Bugün olumlu etkilerinden çok olumsuz etkileri görülen Batı medeniyetinin bir reformdan geçmesi gerekiyor” diye konuştu.
MÜSLÜMAN GİBİ İBADET
ETMEK İSTEYEN KATOLİKLER
Hollanda’nın önemli Katolik teoloğu Pim Valkenberg son kitabında özellikle Papa 2. Jan Paul’ün Müslümanların ibadet yapmalarına hayran olduğunu söylediğini, Hıristiyanların şimdilerde unuttukları eski orijinal ibadetleri eksiksiz yerine getirdikleri, Hıristiyanların mümkün olduğunca onlarla beraber ibadetlere, özellikle oruç ibadetine iştirak etmeleri, akşamları müşterek iftarlar düzenlemelerini tavsiye etmesini zikrederek, bundan hareketle Müslüman gibi inanıp ibadet etmek isteyen çok sayıda Katolik bulunduğundan söz eder. Sanki Valkenberg, Bediüzzaman’ın âhirzamanda geleceğini söylediği “Müslüman İsevîler”den söz eder gibidir. Bana göre Prof. Steenbrink de tam bir ‘Müslüman İsevî’dir. En son kitabı “Kur’ân’da İsa âyetleri” idi. Şimdilerde ise Meryem Sûresi’nin çok geniş bir Hollandaca tefsirini yazmakla meşgul.1
İHLÂS RİSÂLESİ’Nİ
HERKES OKUMALI
Prof. Thomas Michel, “Ben İhlâs Risâlesi’nin sadece Nur Talebelerine ve Müslümanlara yönelik olduğunu düşünmüyorum. Bütün insanların kendi niyetlerini temiz tutmak için okumaları gerekir. Özellikle de Hıristiyanların. Ben okuyorum ve niyetimi temiz tutmak için istifade ediyorum. Hatta bu sabah Allah’a duâ ettim ve dedim ki: ‘Allah’ım bu tebliği sunarken benim ihlâsımı koru. Tâ ki; senin rızandan başka maksatlar niyetime girmesin. Başkalarına iyi görünmek ve benim tebliğimin en iyi olduğunu göstermek için değil, sırf Senin rızanı kazanmak için iyi bir tebliğ sunmaya muvaffak olmak istiyorum, beni koru Allah’ım.’”2
Müslümanların ve bazı Nur Talebelerinin kulakları çınlasın!
Dipnotlar:
1- Prof. Dr. Bünyamin Duran/Yeni Asya/11.03.2008.
2- Bediüzzaman Sempozyumu/İstanbul/27.10. 2008.
22.04.2009
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|