Ajanslar, 14.2.2009 tarihinde, Batı medeniyetinin çöküşünü sembolize eden bir haberi kamuoyuna duyurdu: İngiltere’de 13 yaşındaki Alfie Patten baba olmuş!
13 yaşında baba olan ve kızına Maisie adını veren Alfie’nin ‘’Bebeğinizi büyütmek için finansal imkânlarınız var mı?’’ sorusuna, ‘’Finansal ne demek?’’ yanıtını verdiğine işaret eden İngiliz basını, Alfie’nin 13 yaşında olmasına rağmen 8 yaşında gibi göründüğünü yazdı.
Sosyal Adalet Merkezi adlı düşünce kuruluşunun başkanlığını yürüten, Muhafazakar Parti’nin eski başkanlarından Ian Duncan Smith, olayı ‘’toplumun sosyal çöküşünün trajik bir örneği’’ diye vasıflandırdı.
Muhafazakar Parti lideri David Cameron ise olayı ‘’endişe verici’’ olarak niteledi ve gazetelerde yer alan fotoğrafları görünce, bugünün İngiltere’sinde artık çocukların çocuk sahibi olmaya başladığını fark ettiğini anlattı.
Başbakan Gordon Brown ise, olayın detaylarını bilmediğini, ancak hükümet olarak her türlü tedbiri almaya çalıştıklarını söyledi.
Hükümetin çocuklardan sorumlu Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Ed Balls, toplumun son derece çirkin bir örnekle karşı karşıya bulunduğunu ve bu durumun mutlaka çözüme kavuşturulması gerektiğini belirtti.
Çocuk sahibi olan küçük çocuk baba ve hâmile bıraktığı 15 yaşındaki kızın sık sık birlikte yattıkları, buna da annelerinin göz yumduğu ortaya çıkmış.
Komünizmin ikiz kardeşi sefih batı medeniyetini temsil eden kapitalizmin çöküşünün göstergesi, bu olaylarla sınırlı değil. Ferdler ya alkolik, ya uyuşturucu bağımlısı, aileler ya boşanmış, ya dağılmış. İntiharlar, cinsî sapmalar, batı toplumunu kasıp kavuruyor. İlim adamları, sosyologlar, ahlâkçılar, kilise çırpınıyor; kurtuluş çareleri arıyor.
Başta ABD olmak üzere, gelişmiş ülkelerde insanlar büyük bir bunalımın eşiğinde. Kimi ölmek, kimisi de öldürmek için yeni yeni metodlar, yollar arıyor!
Ancak, batı, inat ve gururu yüzünden bunu görmüyor, itiraf edemiyor! Hâlâ “medyatik” oyunlarla kendini kandırıyor. Bilhassa beynelmilel fesat şebekeleri, İslâm ülkelerindeki Müslümanların perişan hâlini sık sık ekranlara, gazete ve dergi sayfalarına aktararak yanıltıyorlar. Müslüman coğrafyalarda yaşayan gayr-ı müslim veya ateistlerin ahlâk ve davranışlarını da Müslümanlıktan kaynaklanıyor gibi göstererek, İslâmiyete olan teveccühleri kırmak istemeleri gözlerden kaçmıyor.
Böylece Batı insanı, medyanın bombardımanı altında gerçeği bulamıyor, en azından kıyaslayamıyor! Hele, bir kısım İslâm ülkelerinde yaşanan menfî hâdiseleri duyunca, bütün bütün aleyhte şartlanıyor ve İslâmiyet öyle zannediliyor!
Burada, “Eğer biz İslâmiyetin güzel ahlâkını hâl ve hareketlerimizle gösterebilsek, sâir dinlerin tâbileri de grup grup İslâmiyete koşacaklar” hakikati, mutlak bir realite olarak kendisini gösteriyor.
17.02.2009
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|