İçeride demokrasi zayıfsa dışarıda etkili olamayız
Ezber bozan ve Türkiye’yi dışarıda, özellikle bölgemizde baş aktör kılacak olan yeni adımlar büyük çapta içerdeki köklü siyasal düzenlemelere bağlı...
İçerde demokrasi, insan hakları ve piyasa ekonomisini sağlıklı yürütemeyen bir ülke, dışarıda da etkili olamaz...
Türkiye’nin sağlıklı bir yapıya topluca kavuşmasının en şifalı reçetesi ise ‘yeni ve sivil bir anayasa’ ve tek parti zihniyeti ile askeri vesayetten kurtulmasında...
Türkiye yerel seçim ertesinde böyle bir adımı atabilir mi, atamaz mı?
* * *
Başbakan Erdoğan, Sivas’a hareketinden önce ‘bizi bu darbe Anayasası’ndan ne zaman kurtaracaksınız?’ sorusuna: ‘Nisan...’ yanıtını verdi... Başbakan Erdoğan, CHP’nin daha önce Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na üye vermediğini hatırlatarak şöyle devam etti:
‘Şimdi tabii üye vermeyince, bu işi başka yerlere taşıyacak demektir. Nereye taşınacaktır? Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacaktır. Anayasa Mahkemesi’ne taşıdığı zaman, yeniden ülkede bir gerilim meydana gelecektir. Biz böyle bir gerilim sürecine, tekrar Türkiye’yi sokmak istemiyoruz. Onun için de en azından, asgari müşterekler nerede oluşabilir... Nisan ayından itibaren, bunun arayışı içerisinde olacağız. Bu konuda TBMM Başkanı Toptan’ı yeniden devreye sokmak istiyoruz.’
* * *
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek de Başbakan Erdoğan’ın bıraktığı yerden dün devam ederek şu vurguyu yaptı:
‘Ana muhalefet partisinin içinde olmadığı bir anayasa değişikliğini sayısal olarak yapmak mümkün ama anayasa değişikliği bir meclis çoğunluğu değil, bir uzlaşı meselesidir.’
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise ‘yeni anayasa’yla ilgili bir soruya yanıt verirken şunları söylüyor: ‘Aslında bu konuda çok geniş bir konsensüs olduğunu biliyorum ama iç politika konuları karışınca zorlaştığı kanaatindeyim. Ümit ederim ki çok uygun bir ortamda, uygun bir şekilde bunlar gerçekleşir.’ Cumhurbaşkanı... Başbakan... Başbakan yardımcısı aynı şeyi söylüyor: ‘Uzlaşı...’
* * *
Anayasa’da uzlaşı nasıl olabilir?
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tavizsiz bir şekilde ‘AB’ demekte...
AK Parti hükümette siyasal ortama göre yalpalasa da, her daim ‘AB’nin yolunda olduğunu’ ısrarla tekrarlamakta...
En umutsuz konumda görünen Ana Muhalefet Partisi de Brüksel’de AB nezdinde ‘daimi bir büro’ açmakla kalmadı, Deniz Baykal da beş yıl aradan sonra Brüksel’e giderek AB yetkilileriyle görüştü... Demek ki AB konusunda bir mutabakat sağlanmış görünüyor...
* * *
Peki, AB’de ‘yeni bir Anayasa’ için ne var?
‘Temel Haklar Şartı’ var...
Avrupa Birliği... İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerin Korunması Hakkında Avrupa Sözleşmesi ile teminat altına alınan...
Ve üye devletlerin ortak anayasal teamüllerinden kaynaklanan temel haklara...
Hukukun genel ilkeleri olarak saygı göstereceğini hükme bağlamış... Özetle, AB demokratik bir anayasanın ruhunu, özünü ve iskeletini gerçekleştirmiş bulunmakta... AB Anayasası’nın da omurgasını teşkil eden ‘Temel Haklar Şartı’ yeni ve sivil bir anayasanın ortak ‘uzlaşma’ noktası neden olmasın?
* * *
Temel Haklar Şartı’nın başlangıcında şu cümleler yer alır: ‘AB, insan saygınlığı, özgürlük, eşitlik ve dayanışmanın bölünmez ve evrensel değerleri ile demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri üzerine kurulmuştur. Birlik, Birlik vatandaşlığı kavramını getirmek ve bir özgürlük, güvenlik ve adalet alanı yaratmak suretiyle, bireyi eylemlerinin odağına yerleştirmiştir.’
Biz de bunu aramıyor muyuz?
Üstelik bu hedefin hukuksal formülasyonu olan Temel Haklar Şartı’na kim, nasıl ve hangi gerekçeyle karşı çıkacak ki...
Ankara... Yeni Bir Anayasa konusunda samimi ve ısrarlıysa... Bunun için ‘ortak uzlaşı’ arıyorsa... Bunun temel metni ‘AB Temel Haklar Şartı’ olarak gözüküyor...
Orada sağlanacak olan ortak bir siyasal mutabakat, ikincil konuların çözümünde büyük bir kolaylık sağlar... Cumhurbaşkanı Gül’e...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a...
Anamuhalefet Partisi Lideri Deniz Baykal’a...
Bunu bir öneri olarak sunuyorum...
Mehmet Altan
Star, 16.2.2009
|