"Gerçekten" haber verir 14 Şubat 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Ali FERŞADOĞLU

Siyasetteki farklı tutum ve mihenk!



Bir okuyucumuzun, “Filan ağabeyimiz de Risâlei Nur okuyor, ama, sizin gibi düşünmüyor, filan partiye oy veriyor! Bunu nasıl açıklayacaksınız?” şeklindeki sorusuna vereceğimiz cevabın ilk cümleleri şöyle:

Hiç şüphesiz, mihengimiz (ölçümüz), filan ağabey veya falan kişi değil, Kur’ân ve Hadis’in en muhteşem çağdaş tefsiri, yorumu olan Risâlei Nur’dur. Kim olursa olsun, vazifemiz herkesi mihenge vurmaktır. Bediüzzaman’ı dinleyelim:

“Hiçbir müfsid, ben müfsidim demez. Daima sûreti haktan görünür. Yahut bâtılı hak görür. Evet, kimse demez ayranım ekşidir. Fakat siz mihenge vurmadan almayınız. Zira çok silik söz ticarette geziyor. Hattâ benim sözümü de, ben söylediğim için hüsnü zan edip tamamını kabul etmeyiniz. Belki ben de müfsidim. Veya bilmediğim halde ifsad ediyorum. Öyleyse, her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz. İşte, size söylediğim sözler hayalin elinde kalsın, mihenge vurunuz. Eğer altın çıktıysa kalbde saklayınız. Bakır çıktıysa, çok gıybeti üstüne ve bedduâyı arkasına takınız, bana reddediniz, gönderiniz.”1

Bediüzzaman kendisini mihenge vurdurduysa, falan veya filan kişi de elbette mihenge vurulur. Cümlelerin devamındaki hususa daha da dikkat etmek gerekir: “Evet, hakkı tanıyan, hakkın hatırını hiçbir hatıra feda etmez. Zira, hakkın hatırı âlidir; hiçbir hatıra fedâ edilmemek gerektir. Fakat şu hüsnü zannınızı kabul etmem. Zira bir müfside, bir dessasa hüsnü zan edebilirsiniz. Delil ve âkıbete bakınız.”

Yani, parlak sözler veya “Biz de Risâlei Nur okuyoruz!” söylemlerinden önce, “Delil, belge ve sonuca” bakarız. Takip edelim:

“İşte, müştebih (benzer) ağaçları gösteren semereleridir (meyveleridir). Öyleyse, benim ve onların fikirlerimizin neticelerine bakınız.”

Söz konusu şahsiyet şeyh, hoca, allâme, büyük bir ağabey ise ne yapmamız gerekir? Yine Risâlei Nur’un ölçülerine müracaat etmemiz gerekir. Takibe devam ediyoruz:

“Suâl: Bir büyük adama ve bir veliye ve bir şeyhe ve bir büyük âlime karşı nasıl hür olacağız? Onlar meziyetleri için bize tahakküm etmek haklarıdır. Biz onların faziletlerinin esiriyiz.

“Cevap: Velâyetin, şeyhliğin, büyüklüğün gereği tevazu ve mahviyettir; tekebbür ve tahakküm değildir. Demek, tekebbür eden sabiyyi müteşeyyihtir. Siz de büyük tanımayınız.”2

Eğer eleştiri görevini; bu perspektiften ele alıp hakkıyla ifâ, yâni dozajını ayarlayıp ifrat veya tefrite düşmeseydik; ilimde, fikirde, hattâ teknikte çok daha büyük merhaleler kat’ edecek, daha çok ve büyük kabiliyetlerin inkişâfına zemin hazırlamayacak mıydık?

Ancak, “Sizin söylediğiniz bu husus Risâlei Nur’da şöyle geçiyor, mesele ifade edilmemiş mi?” diyerek mihenge vurmak ile, “Yanlış düşünüyorsunuz, batıl yoldasınız, sapıttınız!” deyip saygı sınırını aşmayı birbirine karıştırmayalım.

Öte yandan Bediüzzaman, “Risâle-i Nur, yalnızca iman dersi değil, ictimâî dersler de verir” der. Ki, Risâle-i Nur’un dört temel kitabından birisi Şuâlar’dır. Lâhikalar ise, 27. Mektub’dur. Lâhikaları okumayan, ictimâî bölümlerini tahlil etmeyen, hatta ilgilenmeyen kişilerin siyasette fikri elbette sorulmaz! Onların ictimâî ve siyâsî söylemlerinin, Risâle-i Nur açısından bir kıymeti harbiyesi yoktur!

Dipnotlar:

1. Münâzarât, s. 4850

2. Age, s. 5960.

14.02.2009

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (13.02.2009) - Demokrat olabilir mi?

  (12.02.2009) - Bediüzzaman neden demokratları destekler?

  (11.02.2009) - Bediüzzaman’ın siyasete yaklaşımı

  (10.02.2009) - İnsan beyni “Allah’a inanmak için programlanmış”

  (08.02.2009) - “Yüz sene sonra tamamen cemâlini göreceksiniz”

  (07.02.2009) - İbadet, aynı zamanda dünya işlerinin de tanzimidir

  (06.02.2009) - Ölüm, cennet-cehennem ve din!

  (05.02.2009) - Sadakat kazandırır

  (04.02.2009) - Siyaset, sadakat, sıddıkıyet…

  (02.02.2009) - Azrail (as) sevilir mi?

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır