"Gerçekten" haber verir 04 Şubat 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Ali FERŞADOĞLU

Siyaset, sadakat, sıddıkıyet…



Zamanımızın müceddidi olan Bediüzzaman Hazretleri, iman, ibadet ve ahlâk sahasında olduğu gibi, siyasî, içtimaî sahada da Kur’ânî ölçüler vermiş, hizmet stratejisini çizmiştir. Öyle ise, bu sahada da ona danışmalıyız! Bu, her Nur talebesi açısından “Risâle-i Nur’a sadakat ve sebatın!” da bir gereğidir. Ve sadakat dersini de, Hz. Ebûbekir’den (ra) almalıyız. Sıddîkıyet makamı peygamberlikten sonraki ilk mânevî makam sayılmıştır.

Gayet tabiî ki, Hz. Ebûbekir (ra), bu makama gözü kapalı ve körü körüne de ulaşmamıştır. Hz. Muhammed (asm), onun 40 yıllık arkadaşıdır. Onun temiz fıtratını, yüksek ahlâkını gözlemlemiştir. Dürüstlüğüne, doğruluğuna binlerce kez şahit olmuştur. Onun, toplumun nazarında “el-emin”, güvenilir bir kişi olduğunu ve muârızlarının bile kıymetli eşyalarını, paralarını ona emanet etiklerini bilmektedir. Asla küçük bir yalanına, hilesine ratlamamıştır. Buna benzer binlerce güzel ahlâkın şahsında toplandığını gözlemlemiştir. Bunların sonucunda “O söylüyorsa doğrudur, o ne söylerse doğrudur!” diyebilmiştir.

İşte, biz de, hadis-i şerifin sırrıyla bir ‘peygamber vârisi’ olan Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerine ve onun telif ettiği Kur’ân’ın manevi mu’cizesi Risâle-i Nur’a bu ‘sıddıkıyet ve sadakat’ makamından bakmalıyız. Bediüzzaman’ın ilminin râsihliğine (derinliğine), dirayetine, cesaretine, mücahitliğine, hayatı pahasına da olsa hakikati zalimlerin yüzüne pervasızca söyleme cesaretine sahip olduğuna hem asırdaşları, hem de çağımız ilim ehli şahittir. 1892’den günümüze, tam 116 yıldır Bediüzzaman ummanlar gibi mânevî, sosyal ve fen ilimlerindeki dehasıyla, cesaretiyle, cihadıyla, takvasıyla gündemdedir. Ünvanı, “zamanın eşsiz güzelliği” anlamında Bediüzzaman’dır.

Ve yine, en az 50 seneye aşkındır ilim adamları, İlahiyatçılar Risâle-i Nur’u tetkik ediyor. Hiç kimse, ‘şu mesele Kur’ân ve Sünnet’e aykırıdır’ diye bir değerlendirmede bulunmuyor. Ve kezâ, Kur’ân’dan aldığı ilhamla ortaya koyduğu teknolojik, sosyal ve ilmî hiçbir keşif, bu kadar sene sonra, hiçbir gelişmeyle çelişmedi!

İşte Bediüzzaman böyle bir müfessir, böyle bir mütefekkir ve Risâle-i Nur böyle bir tefsirdir! Bütün bu gözlemler, bizi, şu kesin sonuca ve kanaate ulaştırmış: Bediüzzaman’ın eseri Risâle-i Nur’da, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat görüşlerine aykırı hiçbir değerlendirmeye rastlanmamıştır. Ayrıca kendisini Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye mihengine vurdurmuştur.

O, Kur’an ve Sünnet-i Seniyye’nin siyasî ve içtimâî ölçülerini verirken, günlük siyaset yapmaz. Yüksek İslâm siyasetinin temel stratejilerini çizer ve ana şablonları verdiğini şöyle ifade eder:

“Neşrettiğim umum makalâtımdaki umum hakâikte nihayet derecede musırrım (ısrar ediyorum). Şayet zaman-ı mazi cânibinden, Asr-ı Saadet mahkemesinden adaletnâme-i şeriatla davet olunsam; neşrettiğim hakaikı aynen ibraz edeceğim. Olsa olsa, o zamanın ilcaatının modasına göre bir libas giydireceğim.

“Şayet müstakbel tarafından üç yüz sene sonraki tenkidât-ı ukalâ (akıllı eleştirmenler) mahkemesinden tarih celbnâmesiyle celb olunsam, yine bu hakikatleri, tevessü ve inbisat ile çatlayan bazı yerlerini yamalamakla beraber, taze olarak orada da göstereceğim.”1

Bize düşen, bu Kur’ân hakikatlerine sadakatle bağlanmak, sebat ve metanetle savunmaktır.

Dipnot: 1- Divan-ı Harb-i Örfî, s. 50.

04.02.2009

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (02.02.2009) - Azrail (as) sevilir mi?

  (01.02.2009) - ‘Vazifemiz siyaseti dine âlet ve dost yapmaktır’

  (31.01.2009) - “Aç kapıyı! İnşallah ben geldim!”

  (30.01.2009) - Cüz-i ihtiyârî: Hür irade

  (29.01.2009) - Bizi kader mi sürüklüyor Ahmet Hakan!

  (28.01.2009) - Stres, şaka ve kaçış

  (27.01.2009) - Mizahta ölçü

  (26.01.2009) - Nimetin kıymetini takdir edebilmek

  (25.01.2009) - İslâmda emek/ çalışma/üretim ahlâkı

  (24.01.2009) - Petrol savaşları, nimeti ve imtihanı

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır