"Gerçekten" haber verir 21 Ocak 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Kazım GÜLEÇYÜZ

Gözler Obama’da



ABD’nin yeni Başkanı Obama dün işbaşı yaptı. Selefi Bush’un her alanda bıraktığı enkaz, ABD gibi bir dünya gücü için normal şartlarda bile zaten çok zor olan bu görevi Obama için kelimenin tam anlamıyla “ateşten gömlek” nitelemesine mâsadak kılıyor.

Obama gerek ABD’nin kendi içinde, gerekse dünyada Bush politikalarının yol açtığı ve derinleştirdiği esaslı krizlerle boğuşmak zorunda.

İsrail’in üç hafta boyunca süren Gazze saldırıları, bunların en kronik ve sancılısı olan Filistin meselesini en âcil çözüm bekleyen sorun olarak yeni Başkanın gündemine taşıdı. Ve saldırı bir anlamda İsrail’in Obama’ya “hoşgeldin” mesajı oldu.

Saldırılar devam ederken Obama’nın tatiline devam etmesi ve sessizliğini koruması haklı olarak eleştirildi. Ama bilâhare bu suskunluğu “Şu anda Amerika’nın bir başkanı varken konuşmam doğru olmaz” diye gerekçelendirmeye çalıştı.

Asıl önemli gösterge ise, BM Güvenlik Konseyine sunulan ve İsrail’in saldırıları durdurmasını isteyen karara, geçmişteki benzerlerini defalarca veto eden ABD’nin, bu kez hem de Rice eliyle kabul oyu verme noktasına gelmesiydi.

Ne var ki, bunu haber alan Olmert, oylamadan sadece on dakika önce telefonla aradığı Bush’a, yapmakta olduğu bir konuşmayı dahi yarıda kestirerek ulaşmak ve “Dışişleri Bakanın Rice’a söyle, sakın evet oyu kullanmasın” talimatı vermesini sağlamak suretiyle engel oldu.

Ve ABD’nin oyu evet’ten çekimser’e dönüştü.

İsrail’le ilgili oylamalarda öteden beri veto şeklinde tezahür eden ABD tavrının çekimser’e dönmesi dahi başlı başına önemli bir gelişme.

Son anda sabote edilip engellenen kabul eğilimi ise çok daha olumlu ve ümit verici bir işaret.

Eğer o esnada başkanlık koltuğunda Bush yerine Obama oturuyor olsaydı tavrı ne olurdu, şu anda birşey söylemek tabiî ki mümkün değil.

Bu tavır, Obama’nın işbaşı yaptıktan sonra ortaya koyacağı politika ve icraatlarla belli olacak.

Umalım ki, bu politika ve icraatlar, yeni ABD Başkanına yönelik temkinli, ama genel anlamda olumlu beklentilere cevap verir nitelikte olsun.

Gerçek şu ki, ABD’nin dünyadaki imajını tahrip eden sebeplerin başında, öteden beri sergilediği “kayıtsız şartsız İsrail destekçiliği” geliyor.

Bush döneminde bu desteğin daha da katmerlenerek sürdürülmesine ilâveten, Irak ve Afganistan işgalleri de Amerika'yı “en çok nefret edilen ülkeler” listesinin en baş sırasına yerleştirdi.

Eğer Obama bu durumu değiştirmek ve ülkesini dünya ile barıştırmak istiyorsa, öncelikle İsrail’le ilişkilerini daha insanî ve mantıklı bir çizgiye çekmek zorunda. Yakın çalışma kadrosunda ağırlıklı yer tutan Yahudi kökenli isimler de ona bu noktada yardımcı olmak durumunda.

Netice olarak Obama’nın önündeki en zorlu ve çetin sınavlardan biri İsrail-Filistin meselesi.

Bunun dışında, Irak ve Afganistan işgallerinin olabildiğince sür’atli bir şekilde bitirilmesi şart.

Aynı şekilde, İran’la yaşanan krizin, bu sıkıntıyı da bölgeyi ateşe verme fırsatı olarak kullanmak için tetikte bekleyen İsrail’i dizginleyecek mantıklı politikalarla çözülmesi icab ediyor.

Bush’un “şer ekseni”nde saydığı, ama son dönemdeki tavrıyla aleyhindeki tertipleri kısmen bozmayı başaran Suriye için de aynı şey geçerli.

Kısaca, Obama döneminde ABD’nin artık savaş, işgal, fitne, fesat işlerini terk edip insanlığı rahat bırakması; Demokrat Parti'nin demokrasiyi, hak ve hürriyetleri öne çıkaran politikalarına uygun şekilde davranması; ve evvelce yapılan yanlışları düzeltip dünya ile barışmak için insanî ve vicdanî bir seferberlik başlatması gerekiyor.

Bu yaklaşım, dalgaları dünyayı ve ülkemizi etkilemeye devam eden finans krizini aşmak için de şart. Adaletsiz ve vahşi kapitalist sistemin yol açtığı tahribatın giderilmesi, ahlâkî değerlere bina edilecek yeni bir yaklaşımı gerekli kılıyor.

Umarız, Obama bu yönde hareket eder.

Aksi halde hem ABD, hem dünya kaybeder.

21.01.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (20.01.2009) - AİHM’den iki şamar

  (18.01.2009) - İnşirah dersi

  (17.01.2009) - AB’siz olmaz

  (16.01.2009) - BOP’un iflâsı ve AKP

  (15.01.2009) - Yeni Ergenekon soruları

  (14.01.2009) - AB ile gelen değişim

  (13.01.2009) - Ergenekon’da son durum

  (11.01.2009) - Belâları hizmetle aşmak

  (10.01.2009) - TSK ve İsrail

  (09.01.2009) - İsrail’den Ergenekon’a

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır