Başkentte yalnız iç siyasette değil, dış politika da belirsizlikler içinde yalpalıyor. “Afganistan’a ek muharip asker” muamması da bunlardan biri… Bilindiği gibi, ABD’nin sınırötesi harekâtta “istihbarat paylaşımı”nın karşılığı, en son Bush’un yardımcısı Cheney tarafından iletilmişti. Irak’ın bölünmesi anlamına gelen Kuzey Irak’taki yerel yönetimin “federatif devlet” olarak kabulü, Türkiye’nin İran saldırısına ortak edilmesi ve nihâyetinde Afganistan’a operasyonel ek birlik gönderilmesi, Washington’un başlıca talepleri arasında…
Bükreş’teki son NATO zirvesinde George W. Bush, müttefiklerden Irak işgaline destek, İran’a yaptırımlara ilâve olarak “Afganistan’a muharip ek asker” talebini yineledi. Doğu Avrupa’da oluşturmak istediği “füze savunma sistemi” ile Polonya ve Çek Cumhuriyetinde “radar sistemi” konuşlandırmada ısrar etti.
Amaç, Avrasya’ya üslenmekle, Avrupa ve Asya’yı güdümüne almak; Ortadoğu ve Ön Asya’yı kuşatan ve iki kıt’ayı kapsayan muazzam petrol ve enerji kaynakları ve hatlarını kontrol etmek Rusya, Çin ve Hindistan ekonomisi ve pazarını elde etmek…
Bu hırsla Amerikan Savunma Bakanı Gates, “Eğer müttefiklerimiz bize destek vermezse, NATO Afganistan’da dağılır” şantajına başvurdu. Bush, müttefiklerinin gözünün içine baka baka, “Afganistan’da çıkarlarımıza destek vermezseniz, 11 Eylül olayları sizi de vurur” diye tehditler savurdu. Bir bakıma 11 Eylül olaylarının “ABD’nin işi” olduğunu itiraf ederek…
* * *
Ne var ki aralarında Almanya, İtalya, İspanya ve hatta İngiltere ile Fransa’nun bulunduğu AB ülkeleri, özellikle Soros fonlarıyla halkları aldatmacaya dayanan Ukrayna’daki “turuncu” ve Gürcistan’daki “kadife” devrimlerin fiyaskosuyla “Bush’un plânı”na karşı çıktılar.
İşin ilginci, Almanya Başbakanı Merkel ve İngiltere Başbakanı Brown gibi “Avrupa’daki Bush dostları” itirazları başını çekti. “Bush hayranı” Fransa’nın eksantrik Cumhurbaşkanı Selânikli Sarkozy dışındakiler, “Afganistan’a ek asker” göndermekten imtina ettiler.
Görünen o ki ABD ile AB arasındaki ayrışma gün geçtikçe açığa çıkıyor. AB ülkeleri, açıkça meydan okumazsalar da, Neo-Con’ların peşinde oldukları dayatmaların, bölge ve dünya barışını tehlikeye attığının farkında. Uluslararası sermaye elindeki medya ve propaganda mihraklarınca yapılan şaşırtmalarına rağmen Avrupa ülkeleri, Bush’un “NATO’yu genişletme” paravanında, salt ABD’nin hegemonya ve çıkarlarını hedefleyen politik oyun ve atraksiyonlara gelmiyorlar.
Bundandır ki Bush’un NATO’yu küresel emellerinde istimalinin farkına varıp Ukrayna ve Gürcistan’a üyelik yolunun açılması talebini reddettiler. Rusya’nın da diretmesiyle “füze kalkanı projesi”ni kabul etmediler.
Gerçek şu ki dünyadaki güç dengeleri değişiyor. Çoğu zaman kasten yapılan işgalci ABD’yi AB ile aynı kulvarda gösterme taktiği, artık tutmuyor. Özellikle komünizmin çöküşünden sonra NATO’nun maksadından saptırılarak ABD ve İngiltere’nin hegemonya ve çıkarlarına âlet etme işgüzarlığına, Avrupa ve Asya ülkelerinde ciddî itirazlar yükseliyor…
Özetle soğuk savaş sonrası gittikçe zulüm ve katliamlarla çirkinleşen işgal politikaları, bütün dünyada tepki görüyor. ABD’nin Asya’nın kalbinde yer alan ve enerji kaynakları ve hatları üzerindeki Afganistan’ı işgaline, Irak’ı istila edip bir milyonu aşkın insanı katletmesine seyirci kalan dünya, daha fazlasını kaldıramıyor…
18.04.2008
E-Posta:
[email protected]
|