Bir gün Ebû Zer (ra), Resûlullah’a (asm) gelip herhangi bir yere idareci olarak tayin edilmesini istedi.
Ebû Zer (ra), cesur, takvâ ehli bir Sahabiydi. Resûlullah (asm) onu çok severdi. Fakat yükü ağır bu işin altından kalkamayacağını da çok iyi biliyordu. Eliyle omuzuna vurup, “Ey Ebû Zer!” dedi. “Sen zayıf bir adamsın. İdarecilik ise bir emanettir. Bu vazifeyi hakkıyla yerine getirmek müstesna, hakkı verilmediğinde Kıyamet günü hüsran ve pişmanlığa sebep olur.”1
İdarecilik bir san'attır. Hem de ince bir san'at. Evi idare etmekten tut, tâ devleti idare etmeye varıncaya kadar gittikçe genişleyen idarecilik görevleri vardır. İdareci sûistimale girmeden, kırıp dökmeden severek, sevdirerek görevlerini yaparsa onun hakkını vermiş olur.
Sevdirmek, nefret ettirmemek önemli. Kişi idare ettiklerini severse onlara şefkatle eğilir. İdare edilen de idarecisini severse işini severek yapar. Verim artar.
Sevgili Peygamberimiz de (asm), idareci için sevginin ne kadar önemli olduğuna dikkat çekmişlerdir. Buyururlar ki: “İdarecilerinizin en hayırlıları sizi seven, sizin de kendilerine duâ ettiğiniz kimselerdir. Bunların en kötüleri de, sizin onları, onların da sizi sevmediği; sizin onlara, onların da size lânet ettiği idarecilerdir.”2
İmam-ı Malik’in aile reisi için kullandığı şu cümle aslında bütün idareciler için geçerli: “Aile reisi ev halkına öyle davranmalı ki aile fertleri ‘Babamız dünyanın en iyi insanıdır’ diyebilmeli.”
En alt tabakadan en üst seviyedeki idareciye varıncaya kadar bu hüküm çok önemli bir hakikati ifade ediyor. “Dikkat ediniz! Hepiniz çobansınız ve hepiniz idare ettiklerinizden sorumlusunuz. Erkek, ev halkının çobanıdır ve onlardan sorumludur. Kadın; kocasının, evinin ve çocuklarının çobanıdır, o da onlardan sorumludur. Hepiniz çobansınız ve hepiniz emriniz altındakilerden sorumlusunuz.”3
Kısaca hükümetin, devletin başındaki idareciye kadar herkesin idare ettiklerinden sorumlu olduğunu, ihtiyaçlarına cevap vermesi, onları memnun etmesi gerektiğini unutmamak gerekir.
Dipnotlar:
1. Müslim, İmare: 16; Müsned, 5:173.
2. Müslim, İmare: 66; Tirmizî, Fiten: 63.
3. Buharî, Ahkâm: 1; Müslim, İmare: 20; tirmizî, Fezail-i Cihad: 27.
22.02.2008
E-Posta:
[email protected]
|