İnsan bilmediği şeye düşman olurmuş. İslâmı tanımadığı için düşman kesilen kimse ise ne kadar acınacak haldedir. İslâmın güzelliklerinin bir farkına varsaydı ne kadar büyük bir kayıp içinde bulunduğunu anlamakta gecikmezdi.
İslâm, mensupları için öyle bir tablo çizer ki akıl, fikir, duygular durur âdetâ. Güzelliklerin paylaşıldığı bir dünya… Kişi sadece kendini düşünmüyor. Kendisi için istediğini diğer insanlar için de istiyor. Herkesin ihtiyaçları karşılansın, mutlu olsun, huzur bulsun diyor. Her taraf sevgi, saygı, şefkat, merhamet, barış, hoşgörü, yardımlaşma ve dayanışma duygularıyla dolu. Tekvücut olmuş bir toplum. Birinin acısını diğeri de duymakta. Sevinçler, mutluluklar paylaşılmakta.
Kavgaya, gürültüye yer yok o toplumda. Ne güzel söylemiş Hafız-ı Şirâzî: “Dünya çekişmeye değecek değerde bir metâ değildir.” Çünkü fanî ve geçici olduğundan kıymetsizdir. Koca dünya böyle ise, dünyanın cüz’î işleri ne kadar ehemmiyetsiz olduğunu anlarsın.1
Kâinatın Efendisi de (asm) o melekmisâl insanların bir özelliğini şöyle anlatıyor: “Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, iman etmedikçe Cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de tam iman etmiş olamazsınız.”2
Sevginin hakim olduğu bir toplum… Herkes birbiriyle kardeş. Kimse kimseye zulmetmiyor, haksızlık yapmıyor; kardeşini haksızlık yapanın eline bırakmıyor. Onun ihtiyaçlarını da kendi ihtiyaçları gibi görüyor, yardımına koşuyor, destek veriyor. Bir derdi, bir sıkıntısı varsa hemen yanında oluyor. Kimse kimsenin ayıp ve kusurlarıyla uğraşmıyor. Biri üzüntü içinde mi, kendi üzüntüsü gibi kabul ediyor ve üzüntüsünü gidermeye çalışıyor. Bir kardeşinin borcu mu var, hemen yanında beliriyor ve gücü ölçüsünde yardımına koşuyor. Böylece Allah’ın yardımına kavuşacağına inanıyor. Çünkü Resûl-i Ekrem (asm), “Kim bir mü’min kardeşinin yardımına koşarsa Allah da ona yardım eder” buyurmuş. Kur’ân da bu tür yardımlaşmayı emrediyor. İyilik ve takvada yardımlaşılacak; günahta ve düşmanlıkta ise aslâ. Şöyle buyuruyor Kur’ân: “Birbirinizle iyilik ve takvada yardımlaşın; günahta ve düşmanlıkta yardımlaşmayın. Allah’tan korkun. Muhakkak ki Allah’ın azabı pek şiddetlidir.”3
Böylesine güzelliklerin bulunduğu, barış ve kardeşlik rüzgârlarının estiği; sevginin, saygının hükmettiği, yardımlaşma ve dayanışmanın taban tuttuğu bir toplumda hiç Cennet hayatı yaşanmaz mı?
Böylesi bir Cennete herkesin ihtiyacı var.
Dinimize dört elle sarılmak zorundayız.
Dipnotlar:
1- Mektûbât, s. 258.
2- Riyâzü’s-Sâlihîn Terc., 1:410; Hadis no: 379 (Müslim’den).
3- Maide Sûresi: 2.
17.02.2008
E-Posta:
[email protected]
|