Dünkü makalemizde işverene düşen görevler üzerinde durmuştuk. İşçilerine sevgi ve şefkatle yaklaşan işveren işçisinden de olumlu karşılıklar bulmakta gecikmeyecektir.
Patronundan bu ilgiyi gören iyi niyetli işçi, sorumluluk duygusu içerisinde hareket edecek, üzerine düşen görevleri hakkıyla yapmaya çalışacaktır.
İşçi herşeyden önce üstlendiği işi üstünkörü, baştansavma kabilinden değil de en güzel bir biçimde yapmaya gayret edecektir.
Çalıştığı işyerindeki iş ve eşyalar işçiye birer emânettir. Kendisine emanet edilen makine ve âletleri kendi malı gibi koruyup gözetecek, zarar vermeyecektir. Herkes emri altındakilerden sorumlu olduğuna göre işçi de üstlendiği işin, eşyanın, emanetlerin çobanıdır, onları kollamak, telef etmemekle mükelleftir. Alnının teri kurumadan ücretini aldığı gibi aldığı ücreti hak etme, helâl ettirme gayret ve şevki içerisinde olacaktır.
Hz. Musa (as), Hz. Şuayb’ın (as) bölgesine geldiğinde kızlarından birisi Hz. Musa’yı (as) kastederek, “Babacığım, onu ücretli tut. Ücretli tuttuklarının en iyisi bu güçlü ve güvenilir adamdır”1 demişti. Demek adama göre iş değil, işe göre adam seçilmeli, yani işin ehli ve becerikli olmasına dikkat edilmeli, hepsinden önemlisi güvenilir bir kişi olmalı ve işini zorakî değil, severek yapmalıdır. Bir hadis-i şerifte, “Gönül rızası ile görevini yerine getiren veznedar, Allah rızası için sadaka verenlerin ecrini alır”2 buyurulması işçinin görevini, nasıl aşk ve şevkle yapmasına vesile olacak önemdedir.
Peki, ya işçi aldığı parayı hak etmez, işi geçiştirir, vakit doldurmaya çalışırsa ne olur?
İşveren buna bir-iki sabreder, üçüncüsünde kapı dışarı eder.
Eğer kişide Allah korkusu, sorumluluk duygusu yoksa onu bir noktaya kadar kontrol etmek mümkün olur. Kimsenin görmediği yerde yine yapacağını yapar. Her güzel, faydalı şeyin ortaya çıkmasında önemli bir yeri olan hikmet, Allah korkusunun da başı değil midir?3
İşçi üstlendiği işi elbette üstünkörü, gelişigüzel yapamaz. Kâinatın Efendisi (asm) buyuruyor ki: “İnsan işinde kusur ederse, Allah da onu sıkıntıya uğratır.”4
Sonra işçi bile bile ihmal ve hatası sonucu bir zarara sebep oluyorsa bu zararı da tazmin etmek zorundadır.
Kısacası işçi de işveren gibi vicdan sahibi olacak ve işini en güzel şekilde yapmaya çalışacaktır.
Dipnotlar:
1- Kasas Sûresi: 26.
2- Buhârî, 37 İcare.
3- Keşfü’l-Hafa, 1:421 (Hadis no: 1350.)
4- Sirâcü’l-Münîr, 1:167 (Müsned, Kitabü’z-Zühd bölümünden.)
10.02.2008
E-Posta:
[email protected]
|