Merhum Cemil Meriç’in, ‘dergi’leri anlatan klasikleşmiş bir tesbiti vardır: Özetle, ‘Dergiler, hür tefekkürün kalesidir’ der merhum Meriç.
İşte bu “kal’a”lardan biri de, 100. sayısını yayınlayan “Köprü” dergisidir. “İlme, irfana, ümrana” diyerek yayın hayatına başlayan Köprü, gerçekten de bu mânâya hizmet eder şekilde yayın hayatını sürdürdü.
Uzun sayılabilecek bir dönem Köprü dergisinde çalışmış olmamız ve ‘gazeteciliği’ de bu dergide öğrenmiş olmamız, bizi ayrıca mutlu eden bir durum. Derginin 100. sayısı elimize ulaştığında gayrıihtiyari geçmişi yad etmek gerekti.
Köprü dergisiyle, yayınlandığı ilk sayılarından itibaren ‘okuyucu’ olarak tanıştık. Derginin 1980’den önceki sayılarının mütevazî imkânlarla yayınlandığı anlaşılıyordu. 1980 sonrası muhtevası sürekli değişerek gelişti. Köprü’nün 1990 öncesi sayılarının kamuoyunda meydana getirdiği müsbet etkiyi de yad etmek lâzım. Risale-i Nur’un prensipleri ışığında aktüel hadiseleri değerlendiren sayılar, bugün de okunsa tazeliğini kaybetmediği görülür.
Aradan yıllar geçti ve Köprü, 1990’ların ortalarına doğru yeni bir form kazandı. Hem muhteva, hem de yayın periyodu olarak ‘aylık dergi’den ‘üç ayda bir’ yayınlanan dergi haline geldi. Bu yenilenmeden sonra daha yoğun bir şekilde Risale-i Nur’u gündeme taşımaya başladı. Yılda 4 sayı yayınlanan Köprü, bu tarihten sonra da ‘temel prensipler’inden taviz vermeden yayın hayatını sürdürdü ve bugün 100. sayıya ulaştı. (Köprü [100. sayı, Güz 2007], irtibat tel: 0-212-513 11 10, internet adresi: www.koprudergisi.com)
Köprü dergisine emeği geçen ve bu günlere gelmesi için emek verenlerin de elbette söylecek sözleri vardır. Köprü, pek çok kişinin birlikte anmaktan çekindiği “İslâm ve demokrasi” konularında da öncü yayınlar yaptı. Elbette asıl değerlendirmeyi Türkiye’nin siyasî tarihini araştıranlar yapacaktır...
Köprü’nün 100. sayısında ‘Köprü’ hakkında söylenmesi gereken sözler de söylemiş. Gerek, “Editör”ün kaleme aldığı “Türkiye’de fikir dergiciliği ve Köprü” başlıklı yazı, gerek Selim Sönmez imzasıyla yayınlanan “Yeni bir ilim manifestosu olarak Köprü” ve gerekse Hakan Yalman’ın kaleme aldığı “”Köprü” başlıklı yazılar, hem Köprü dergisinin ‘tarihi’ni anlatıyor, hem de yarınına ışık tutuyor.
Köprü’nün 100. sayısı, sadece ‘yüzüncü sayı’yı anlatmıyor elbette. “Esma-i Hüsna’ya Risale-i Nur penceresinden yeni bir bakış”, “Anarşiyi önlemede Risale-i Nur örneği”, “Müceddidlik ve Bediüzzaman”, “Laiklik ilkesinin amacı ve bir ikame teklifi”, “İslâm-Hıristiyan diyaloğu”, “Bediüzzaman’ın düşüncesinde savaş ve barış”, “Eski Said ışığında istibdat” başlıklı yazılar özellikle dikkat çekiyor.
Mevcut haliyle her sayısı bir ‘kitap’ hüviyetinde olan Köprü’ye; ilim, irfan ve ümran yolcuğunda muvaffakiyetler dilerken, bu güne kadar emeği geçen ‘kahraman’ları da hatırlayalım. Allah hepsinden razı olsun.
“Köprü”ler kurmaya devam...
10.02.2008
E-Posta:
[email protected]
|