Başörtüsü yasağını devam ettirebilmek için açıklama ve bildiriler yayınlayan ‘yasakçı’lara karşı; ‘özgürlüğü savunanlar’ da nihayet ses verdi. “Özgürlük manifestosu”na öncülük eden isimler Prof. İhsan Dağı (ODTÜ), Prof. Yasin Aktay (Selçuk Ün.) ve Doç. Şaban Çalış (Selçuk Ün.), imza atan akademisyenlerin sayısının 1000’i geçeceğini söylüyor.
Kanunsuz başörtüsü yasağını savunanlar ve devamını isteyenler, bu işi yüksek sesle bağırarak ya da slogan atarak sürdürebileceklerini zannediyorlardı. Cuma günü (1 Şubat 2008) toplanan Üniversiteler Arası Kurul’da da (UAK) aynı şey yaşandı. YÖK Başkanının ‘hukuka uyun” şeklindeki çağrılarını dinlemeyen üniversite rektörleri, toplantı sonrası yaptıkları açıklamalarla yasağı savunmaya devam ettiler. “Kendileri çalar, kendileri oynar” şekilde görüntü veren rektörleri, yine kendileri alkışladı.
Yıllardan beri süre gelen bu tartışmalarda, özgürlükten yana olan öğretim üyeleri umumiyetle sessiz kalmıştı. Şahsî fikirlerini imkân buldukça ifade eden ve milletin sesine tercüman olan ‘sessiz çoğunluk’ bu defa bir araya gelip bir manifesto yayınladı. (Arzu edenler şu adrese bakabilir: http://universitedeozgurluk.blogspot.com) Yayınlanan ve atılan imzalarla büyüyerek devam eden bu ‘özgürlük manifestosu’ çok önemlidir. Yasakçılar, meydanın boş olmadığını görmüş oldu.
Çünkü yayınlanan ‘özgürlük manifestosu’na imza atanlar, yasakçıların iddia ettikleri gibi, sadece belli bir siyasî görüşe mensup öğretim üyeleri değil. Birbirine tamamen zıt fikirleri savunan ve hatta kişisel olarak başörtüsünden ‘korkan’ çok sayıda öğretim üyesi de özgürlük ve demokrasi adına üniversitelerde süregelen başörtüsü yasağının tamamen sona ermesi için imza atmış durumda. Kişisel olarak başörtüsünden ‘korkan’, ama özgürlük adına serbestlik için imza atanların arasında Aziz Nesin’in oğlu Prof. Dr. Ali Nesin de var.
İşte, yasakçıların ürktüğü de buydu: ‘Sağ’ ve ‘sol’ görüşlere mensup, ama temelde insan hakları ve özgürlükleri savunanların bir araya gelmesi, aynı manifestoyu imzalaması! Yasakçıların bu imzalar karşısında uzun süre dayanabilmesi mümkün değildir!
İşte mesele buydu: ‘Risk’leri göze alıp bu manifestoya imza atan bütün öğretim üyelerini yürekten kutluyoruz. Millet ekseriyeti, bu imzaları unutmayacak ve onları her zaman duâlarıyla destekleyeceklerdir.
Zaman zaman ifade edildiği üzere, ‘haklı’ olanlar da en az ‘haksız olanlar’ kadar cesur olmalıdır. Yasakçılar, kanunsuz yasağı devam ettirmek için seslerini yükseltirken, cesur öğretim üyeleri de imzalarını çoğaltıyorlar. Bu sayede meydanın boş olmadığını, kamuoyunun yanlış bilgi ve korkularla uyutulamayacağı anlaşılmış oldu. Sanki bütün üniversiteler ve bütün öğretim üyeleri başörtüsüne karşıymış gibi hava oluşturmak isteyenlerin ‘mum’u bu imzalarla sönmüştür.
Üniversitelerimizde hür ve demokrat olan, özgürlükleri savunan öğretim üyeleri de vardır. Bu güne kadar sessiz kalan bu imza sahiplerinin, bundan sonra her imkân ve fırsatta imzalarına sahip çıkmalarını temenni ediyoruz.
Yasakçılar, “başörtüsü serbest olursa Türkiye batar” diyorlar ya, siz onlara bakmayın. Şair ne demiş: “Sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır!”
03.02.2008
E-Posta:
[email protected]
|