Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 18 Şubat 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şaban DÖĞEN

Hepsi kalburüstü



Sahabeden Âiz bin Amr, birgün idareci Ubeydullah bin Ziyad’a, “Evlâdım, Resûlullahın (asm), ‘İşbaşındakilerin en kötüsü, idaresi altındakileri küçümseyen, onlara kötü muâmele edendir’ buyurduğunu duydum. Bunlardan olmamaya çalış” dediğinde, mağrur Ubeydullah, “Sen otur oturduğun yerde. Sen Resûlullahın Ashabının kalburaltı takımındansın” diye onu susturmaya çalışmıştı.

Üstelik küçümsemişti de Hz. Âiz’i (r.a.). Ama Hz. Âiz cevap vermekte gecikmedi: “Onlarda kalburaltı takımı yoktur. Kalburaltı takımı sonradan ve başkalarından çıktı.”1

Evet, Resûlullahın (asm) Ashabı içerisinde kalburaltı takımı yoktu. Hepsi de kalburüstüydü. Hz. Âiz de onlardandı.

Çünkü onlar Resûlullahın (asm) talebeleriydi.

Bütün zerreleriyle İslâma gönül vermişlerdi.

Allah için yaşar, Allah için konuşur, her iş ve davranışlarında Onun rızasını ararlardı. Allah’ın hatırını her şeyin üstünde tutar, bundan dolayı da saygı görürler, heybetleri karşısında titrenirdi.

Fazilet abideleriydi onlar. Güzel insanlardı. Güzellik insanlarıydı. Sevginin, saygının, şefkatin, kısacası insanlığın sembolleriydiler. Allah, Kur’ân’ında açıkça onlardan razı olduğunu bildirmişti: “Onların Rableri katındaki mükâfatları, içinde ebediyen kalmak üzere, altından ırmaklar akan Adn Cennetleridir. Allah onlardan razıdır, onlar da Allah’tan. İşte bu Rabbinden korkan kimse içindir.”2

Allah Resûlü de (asm), “Benim Ashabım yıldızlar gibidir. Hangisine tâbî olursanız doğru yolu bulursunuz”3 buyurarak onları övmüştü. Sahabîlerine sövülmemesini emretmiş ve “Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Uhud Dağı kadar altını sadaka olarak verseniz, Sahabelerimden birinin verdiği iki hurma tanesine, hatta bunun yarısına dahi yetişemezsiniz”4 buyurmuşlardı.

İslâm âlimleri bu ve buna benzer özellikleri sebebiyledir ki, Sahabeden sonraki en büyük evliyanın Sahabenin yanında atının ayağına giren bir toz kadar kalacağını belirtmişlerdir.

Onlar gibi olduğumuz, onlara benzediğimiz sürece Allah’ın rızasını kazanırız.

Dipnotlar:

1- Riyâzü’s-Sâlihîn Terc., 1:233; Hadis no: 190 (Müslim’den.)

2- Beyyine Sûresi: 8.

3- Keşfü’l-Hafa, 1:132 (Hadis no: 381; Beyhakì’den.)

4- Müslim, Fezâilü’s-Sahabe: 221.

18.02.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (17.02.2008) - Güzelliklerle dolu bir dünya

  (16.02.2008) - Allah'ın hoşnut olduğu insanlar

  (15.02.2008) - Namaz sonu duygular

  (14.02.2008) - Namaz zaferi

  (13.02.2008) - İlk namaz

  (12.02.2008) - Dinin süsü

  (11.02.2008) - En büyük pişmanlık

  (10.02.2008) - İşçiye düşen

  (09.02.2008) - Alnının teri kurumadan

  (08.02.2008) - İşe kendinden başlamak

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri