Faruk ÇAKIR |
|
Gönül seferberliği |
Bilindiği üzere; gönül yapmak özünde ‘tamir’ olduğu için zor, gönül yıkmak ise ‘tahrip’ olduğu için kolaydır. Güneydoğu meselesiyle ilgili olarak her türlü ‘çare’yi gündeme taşıyanların, “gönül kazanma, kalp fethetme” projesini bir türlü gündeme almamaları bu bakımdan düşündürücü. Kalplerin ve gönüllerin kazanılmadığı bir ‘açılım’la başarıya ulaşılabilir mi? Güneydoğu’da yaşananlara çare olması bakımından değişik kurum ve kuruluşlar zaman zaman ‘reçete’ler sunuyor. Bunlardan biri de Demokratik Sendikalar Konfederasyonu (DESK) oldu. Konfederasyon Genel Başkanı Lütfi Şenocak, terör sorununun çözümü için Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da görev yapan din görevlisi, öğretmen ve sağlıkçılardan “gönül elçisi” olarak yararlanılması teklifinde bulunmuş. (AA, 19 Temmuz 2010) Hükümetten terörü bitirmek için inançlı ve kararlı bir şekilde tedbirler almasını isteyen Şenocak, sivil toplum örgütleri olarak, Türkiye’nin her yerinde etnik ve her türlü ayrımcılığı sona erdirmek ve kardeşliği tesis etmek için gönüllü birliktelik seferberliği başlatacaklarını da söylemiş. Şenocak, projelerini anlatırken şöyle demiş: “Terör sorununun çözümü için özellikle din görevlilerine özel bir proje uygulanmalı. O bölgede görev yapan Kürtçe ve Arapça’yı iyi bilen din görevlilerimiz gönüllü olarak bir yıllık eğitime alınmalı ve onları bölgede gezici vaiz olarak görevlendirip devlet millet kaynaşmasını sağlamalıyız. Biz ülkemizi gerçek huzura, barışa ve kardeşliğe götürmek için meydanlara çıkmaya hazırız. Din görevlileri, sağlık çalışanları ve öğretmenler olarak barış elçisi olmaya hazırız.” DESK’in kamuoyu ile paylaştığı teklifler arasında şunlar var: * Teröre çözüm aranırken sorunun ekonomik ve sosyal bileşenleri göz önünde bulundurulmalıdır. * Terör örgütünün beslendiği bölgelerde mesleksizlikle başlayan işsizlik ve paralelinde artan yoksulluk giderilmeden kalıcı bir çözüm sağlanmayacaktır. * Sivil ve askeri kurumların birlikte ve eş güdümlü hareket etmesi ideal olandır. * Sosyo-ekonomik sorunların çözümü için, bölgede derhal toprak reformu yapılarak, ağalık sisteminin önüne geçilip, bölge halkının şartları eşitlenmelidir. * Bölgedeki öğrencilerin orta öğretim ve yüksek öğretime devamı sağlanmalı, uygulamalı mesleki ve teknik eğitim yaygınlaştırılarak, çalışarak okumanın koşulları oluşturulmalıdır. * Bölge halkının kolaylıkla ulaşabileceği, kurumlardan beklentilerini, yaşadıkları sorunları paylaşabilecekleri ‘hizmet’ masaları oluşturulmalıdır. Bu ve benzer maddeler elbette ilk defa gündeme gelmiyor. Ama sıkıntıların sona ermesi için bir “gönül seferberliği” başlatılması gerektiği, her halde izah dahi istemez. Bu “gönül seferberliği”nin içinde insana ‘insan’ olarak yaklaşmak ve şefkat vardır ve olmalıdır.İnsanların kalplerine hitap edecek her türlü faaliyet, ‘gönül seferberliği’ ile isimlendirilebilir. Yıllardan beri ihmal ettiğimiz de bu seferberlik değil mi? Gönüllerin kazanılması için bu seferberlik şart, vesselâm... 20.07.2010 E-Posta: [email protected] |