Cevher İLHAN |
|
“Kritik görüşme” yine neticesiz… |
Terörün tırmandığı süreçte Başbakan Erdoğan’ın günler öncesinde dikkat çektiği Obama’yla Kanada’daki görüşmesinde de çözüm çıkmadı; sadece kriz coğrafyalarındaki problemler sayıldı. ABD’nin küresel hegemonya politikaları gözden geçirildi. Oysa Toronto’daki görüşmede beklenen, son dönemde azan ve kırsaldan şehirlere sıçrayan terör saldırılarına karşı, işgalindeki Irak’ın kuzeydeki Bölgesel Yönetimi kontrol eden Washington’un, Ankara’nın terörle mücadelesine tam ve samimî desteği vermesi, terör örgütünü tasfiye ve terörü bitirme iradesini açıkça ortaya koymasıydı... Ne var ki Ankara açısından “görüşme”nin bu en ehemmiyetli başlığı da bildik klâsik diplomatik kılıflı tabirlerle üstü örtüldü. Görüşmenin akabinde, “İki müttefik ülke arasında son dönemde gündemde olan bütün konular gayet açık ve net bir üslûpla masaya yatırıldı” denilse de, öncelikle “terörle mücadele” olmak üzere, yine ele alınan konulara ilişkin bir mesafe alınamadığı anlaşılmakta. Özellikle “terörle mücadele başlığında Türkiye-ABD-Irak üçlü mekanizması içinde işbirliğine devam edilecek” ibaresinin tekrarlanması, bu hususta hiçbir netice vermeyen “işbirliği”nden farklı ve sonuç alıcı bir adımın atılmadığının âdeta ikrarı olmakta. Kısacası yarım saat plânlanan ve bir buçuk saat süren görüşme sonrası Beyaz Saray’dan “İki liderin, müttefik olarak, geniş kapsamlı ve samimî bir görüşme yaptıkları” açıklamasına karşı, tarafların “tavırları”nı koruduğu daha ilk ebatta su yüzüne çıkmakta…
MUTABAKAT VE ÇÖZÜM YOK! Meselâ “Taraflar, İran’ın nükleer enerji çalışmalarına dair açık ve net konuştular” deniliyor; lâkin varılan bir mutabakat bulunmuyor. Ve bu “çözümsüzlük”, “Amerika ve Türkiye’nin farklı değerlendirmeleri, Türkiye’nin ‘hayır’ oyunun gerekçelerinin paylaşıldığı” cümlesiyle geçiştiriliyor. Dahası, Amerikan yönetiminden “suçlamalar”a varan agresif yüklenmelere rağmen, Türkiye’nin ABD’nin başını çektiği İran’a yaptırım kararına ‘hayır’ oyu vermesinden dolayı “herhangi bir sitemle karşılaşmadığı” propaganda edilerek bir “başarı” olarak sunuluyor! Keza İsrail’in emr-i vakisine de ABD’nin en ufak bir tepkisi yok. Bütün dünyanın gözü önünde Akdeniz’deki uluslar arası sularda Türk bayraklı sivil yardım gemisine ve diğer ülke gemilerine hunharca saldırıp dokuz vatandaşı katleden İsrail, üzerinden bir aya yakın zaman geçtiği halde hâlâ ele geçirdiği gemileri iade etmiş değil. Buna da atıf yok… Erdoğan, İsrail’in tutuklayıp psikolojik işkenceyle sorguya çektiği yüzlerce rehineyi ve bazıları ağır onlarca yaralıyı ve cenazeleri günler sonra serbest bırakmasına katkılarından ötürü Obama’yı övüyor, teşekkür ediyor. Türkiye’nin şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da Irak ve Afganistan örneğinde görüldüğü gibi uluslar arası arenada ABD’nin küresel çıkar politikalarına tam desteğin devam edeceğini bildiriyor. Lâkin buna mukabil Obama, Türkiye’nin, “İsrail’in özür dilemesi” ve “tazminat beklentisi”yle, “Gazze’deki ablukanın kaldırılması” yönündeki taleplerine, hiçbir tatminkâr bir cevap vermiyor. “Amerika’nın ilişkilerin düzelmesi için elinden geleni yapacağı”nı söylemekle yetiniyor. Yine Türkiye’nin, “çekilme” sonra işgal işbirlikçisi Kuzey Irak’ın himâyesiyle bölgedeki egemenlik ve enerji çıkarlarının korunması ve Afganistan işgalinin sürdürülmesine desteği “müttefiklik vurgusu” te’yid ediliyor. Lâkin terör, “model ortak” ABD’nin güdümündeki Kuzey Irak’ta himâye gören terör örgütü eylemlerini sürdürüyor; terör olayları artıyor…
YİNE AYNI NAKARAT… Özetle Bush-Erdoğan görüşmeleriyle başlayan vetiredeki “temenniler”in yinelenmesiyle kalınıyor. Başta Mavi Marmara baskınıyla İsrail’le başgösteren kriz, ABD’nin BM Güvenlik Konseyi’nde İran’a yaptırım kararı, Obama’nın Ankara’daki telkiniyle imzalanan “Ermenistan protokolleri” olmak üzere, Washington’un Ankara’ya “önerileri” akıbetsiz ve neticesiz kalıyor… Nihâyette, görüşmenin akabinde yapılan yorumlarda ve Batı basınında yine aynı nakarat tekrarlanıyor. Yine Müslüman bir ülke olan Türkiye ile ile güçlü ilişkilerin ABD küresel politikaları açısından çok önemli olduğu; Türkiye’nin desteğinin Irak’a ve Afganistan’da büyük rol oynadığı, Türk-Ermeni ilişkilerini normalleştirilmesinde Ankara’nın cesaretlendirildiği, ABD’nin Filistin meselesinde üzerine düşeni yapmaya hazır olduğu, bölgesel müşterek ve çok boyutlu işbirliğinin geleceğe farklı taşınacağı yorumları yapılıyor. Yine Amerika’nın şimdiye kadar bir işe yaramayan “terörle mücadele işbirliği”ni ve “istihbarat paylaşımı”nı yineleyip, desteğinin tam devam edeceği dile getiriliyor… Yine ABD’nin terör örgütünü “ortak düşman” ilân ettiği, teröre karşı ortak tavır sürdürüleceği, “açılım”ın desteklendiği ahkâmı kesiliyor. “Model ortaklık” çerçevesinde “terörle her yerde ortak mücadele ve iki ülke işbirliği modelinin geliştirilmesi” türü tumturaklı lâflar savruluyor… Erdoğan-Obama kritik görüşmesinden kalanlar bunlar… 28.06.2010 E-Posta: [email protected] |