H.İbrahim CAN |
|
Bosna’nın yalnızlığı sona ererken |
Bosna Hersek ve Sırbistan’ı barıştırma görevini üstlenen Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun gayretleri, sürecin en önemli adımının atılmasını sağladı. Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç ve Bosna Hersek Üçlü Cumhurbaşkanlığı Konseyi Başkanı Haris Sladziç, Cumhurbaşkanı Gül’ün ev sahipliğinde İstanbul’da bir araya geldiler. Tadiç, Bosna Hersek’in toprak bütünlüğü ve bağımsızlığını tanıdığı ve desteklediğini açıkladı. Peki, bu noktaya nasıl gelindi? Kanlı Bosna Savaşından sonra 1995 yılında imzalanan Dayton Anlaşması ile başarılamayan, AB ve ABD’nin temsilcilerinin sağlayamadığı barışı, Türkiye, özellikle de Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun sessiz mekik ziyaretleri getirmişti. Beş ayda beş kez Belgrad’a, altı kez de Saraybosna’ya gitmişti. Bu çabaların sonucunda şu aşamalar gerçekleşti: - Üç ülkenin dışişleri bakanı Belgrad ve Ankara’da bir araya geldiler. - Sonra Sırbistan parlamentosu hiç beklenmedik bir şekilde Srebrenika katliamı için özür diledi. 1995’te yaşanan bu katliamda 8 binden fazla Bosnalı Müslüman erkek Sırbistan ordusu tarafından katledilmişti. İşte parlamento şu sözlerle bu katliamı kınayan bir karar aldı: “Sırbistan Parlamentosu Temmuz 1995’te Bosnalı Müslüman nüfusa karşı işlenen suçu kuvvetle kınar. Trajediyi önlemek için gereken her şey yapılmadığından, kurbanların ailelerine taziyelerini ve özürlerini sunar.” Gerçi katliamı gerçekleştirilen komutan Radko Mladiç hâlâ kaçak, ama dönemin lideri Radovan Karadzic uluslar arası mahkemede yargılanıyor. - İki ülke karşılıklı olarak büyükelçi atadılar. - Sırbistan Bosna Hersek’in toprak bütünlüğünü tanıdı. Buna NATO’nun Bosna Hersek’in üyeliği için eylem planı vermesi de eklenince, Bosna Hersek’in toprak bütünlüğü garanti altına alınmış oldu. Bütün bunlar, Avrupalı ve Amerikalı diplomatların bile tahmin edemeyeceği gelişmelerdi. Bu arada Sırbistan’la Bosna Hersek’in yakınlaşması, Bosna Hersek’in üçlü yapısı içinde yer alan Sırp Cumhuriyetinin de ayrılıkçı tavırlarını yumuşatmasını sağladı. Davutoğlu’nun naklettiği bir anekdot var. Bir Avrupalı bakan Sırp meslektaşına “Siz Türklerle asırlar boyu kavga ettiniz, nasıl olur da bizi dinlemiyorsunuz onları dinliyorsunuz?” diye soruyor. Sırp bakanın cevabı ibretlik: “Türkleri anlamanız lâzım. Bizi anlamanız için de 500 yıl bizimle yaşamanız lâzım”. İşte bu atmosfer içinde İstanbul’daki zirve gerçekleşti. İlk kez bir Sırp cumhurbaşkanı Türkiye’ye geliyordu. İlk kez Bosnalı ve Sırp liderler baş başa görüşüyor, kendi sorunlarına çözüm arıyorlardı. Bu tarihî adımın atılmasına katkısı bulunan herkesi tebrik ediyoruz. Bir sonraki aşama Hırvatistan’ın da bu üçlüye dahil edilmesi. Bu adım da çok gecikmeden atılacak. Bütün bu gelişmeler, Avrupa’nın ortasında yalnız kalan Bosna Hersek’in yalnızlığının sona ermesi, Türkiye’nin yalnızca Bosna’ya değil, eski Osmanlı tebaası olan üç Balkan ülkesine karşı tarihî sorumluluğunun önemli bir kısmını yerine getirmesi anlamına geliyor. Umarız bu gelişmelere Avrupa Birliği de Bosna Hersek’i diğer komşuları gibi üyeliğe alarak katkıda bulunur. 27.04.2010 E-Posta: [email protected] |