Sofradan tuzlukları kaldırın!

PİYASAYA sunulan gıdaların içerdiği birkaç gram fazla tuzun birçok sağlık sorununa yol açtığı bildirildi.

Uzmanlar, sofralara konulan tuzlukların da fazla tuz kullanımını özendirdiğini, bu sebeple tuzlukların kaldırılmasını tavsiye etti. Kardiyoloji Uzmanı Dr. Cem Heper, Chicago’da yapılan bir sağlık araştırmasında, günde bin 300 miligram kadar daha az tuz tüketilmesi halinde, 55 yaşından gençlerde kan basıncında 5 mmHg düşüş sağlanabileceğinin belirlendiğini söyledi. Uzman Dr. Heper, bu araştırmadan elde edilen verilere göre, günlük sodyum alımındaki bin 300 miligram (bir buçuk gramdan daha az), hipertansiyon gelişiminde yıllık yüzde 20, kroner kalp hastalığına bağlı ölümlerde yıllık yüzde 9, felçlerde yıllık yüzde 14, bütün sebeplere bağlı ölümlerde ise yıllık yüzde 7 azalma anlamına geleceğini kaydetti. Günlük tuz tüketiminin artışından en çok sorumlu tutulan etkenin sofralara tuzluk konması ile hazır veya işlenmiş gıdaların tüketiminin artması olduğunu anlatan Dr. Heper şunları söyledi: “Ortalama bir Amerikalı günde tükettiği her 2000 kalorilik (kcal) yemek için ortalama 4000 mg sodyum tüketmekteymiş. Ülkemizdeki tuz tüketiminin ne kadar olduğunu bilmiyorum. Bir sanayi şehri olan Bursa veya İstanbul ve İzmir gibi büyük şehirlerimizdeki bireylerin, günlük tuz tüketiminin Amerika Birleşik Devletleri’ndekine benzeme yolunda olduğunu sanıyorum, korkuyorum. ABD ve endüstrileşmiş batı ülkelerinde tüketilen tuzun veya sodyumun yüzde 80’i işlenmiş gıdalardan alınıyor. Üstelik son 30 yıl içinde bu yolla alınan günlük tuz miktarında yüzde 55 artış olduğu bildiriliyor. Bizde de giderek yemekhanede beslenme ve işlenmiş gıda tüketiminin arttığını görüyoruz.”

TUZLUKLARI SOFRADAN KALDIRIN

Cem Heper, hipertansiyon gelişiminin engellenmesi veya en azından daha ileri yaşlara doğru ertelenmesi için, günlük alınan tuz miktarının 6 gramın veya sodyum olarak 2400 miligramın altına indirilmesinin amaçlandığını söyledi. Heper, bunun için tuzluğun sofradan kaldırılması, hazır gıdalardan kaçınılması, doğrudan tabii tahıl ve sebzeler kullanılarak yemeklerin hazırlanması gerektiğini vurguladı. Tabii gıdalar, sebze ve meyvelerin beslenmede ağırlık kazanmasının sodyum alımının azaltılmasının yanı sıra, potasyum alımının da artırılmasına sebep olduğuna dikkat çeken Heper, piyasanın daha az sodyum ve daha fazla potasyum içeren gıdalara ihtiyacı olduğunu, sanayicinin de bu yönde çalışmalar içinde olması gerektiğini dile getirdi.

27.04.2010

Dört mevsim sağlık için maden suyu için

Beypazari Maden Suyu Yönetim Kurulu Başkanı Niyazi Ercan, özellikle bahar aylarında hissedilen yorgunluğun atılması ve güne zinde başlamak için günde en az 2 şişe maden suyu içmek gerektiğini söyledi.

Maden suyunun faydalarını anlatan Niyazi Ercan, Beypazarı Maden Suyu’nun, içeriğindeki zengin mineral değerleri ile vücudun zinde kalmasına ve gün içinde kaybedilen su kaybını en aza indirerek daha dinç kalmaya yardımcı olacağını kaydetti. Hücrelerin sağlıklı olabilmeleri ve fonksiyonlarını yerine getirebilmeleri için minerallere ihtiyaçları olduğunu belirten Ercan, şunları söyledi: “Kan oluşumu, sağlıklı sinir fonksiyonları ve diğer birçok faaliyet için vücut mineralleri kullanıyor. Vitaminler gibi, mineraller de vücudun enerji üretme, büyüme ve iyileşme gibi fonksiyonları sağlamasına yardımcı oluyorlar. Zira tüm enzim aktiviteleri mineral gerektiriyor. Yani vitamin ve diğer besinlerin vücuda yararlı olabilmesi için de minerallere ihtiyaç duyuluyor. Beypazarı Maden Suyunun içeriğinde bulunan demir, hastalıklara direnci artırır, yorgunluğu azaltır ve kanın kırmızı hücrelerinin oksijenlenmesini sağlar. İçeriğinde bulunan kalsiyum ise kemik ve dişlerin yapı, oluşum ve sürdürülmesinde temel bir ihtiyaçtır. Ayrıca ani kalp krizi riskini önlemeye yardımcıdır.”

MADENSUYU VE MERAK EDİLENLER

n1 – Maden suyu içmek aynı zamanda tokluk hissi için hızlı ve sağlıklı bir yoldur. Öğünlerden (ara veya ana öğünler) önce içilen madensuyu, atıştırmaları dikkat çekici oranda azaltmaktadır.

n2 - ‘Ben gün içerisinde çay ve kahveden sıvı alımını karşılıyorum; ayrıca madensuyu içmeme gerek yok.’diyenlerdenseniz; yanlış yapıyorsunuz. Çay ve kahve tüketimi vücudun su ihtiyacını karşılayamadığı gibi; vücudun su ve mineral kaybetmesine sebep olmaktadır.

n3 - Ciltteki ve vücuttaki nemin korunmasının ve daha genç bir görünüm almasının bir sırrı da yeterli miktarlarda madensuyu içmektir. Yeterli miktarda içilen maden suyu, cildinizin ileriki dönemlerde bile bozulmadan canlı ve taze görünmesine yardımcı olur.

n4 – Hem vücudunuzun sağlığını hem de cilt güzelliğinizi korumak için günlük önerilen maden suyu miktarı en az 2 şişedir.

n5 – Su ve maden suyu farklıdır. Su maden suyunun yerini tutmaz. Maden suyu içerik özelliği itibari ile kana hemen karışmaktadır ve vücudunuzda oluşan ödemin atılmasına yardımcı olmaktadır. Ayrıca madensuyu zengin mineral değerleri ile gün içinde kaybedilen mineralleri geri kazanmanıza yardımcı olmaktadır.

n6- Sıcak havalarda yapılan egzersiz/spor sonrası mutlaka madensuyu içmeleri gerekmektedir. Böylece terle kaybedilen su miktarını karşılamanın yanı sıra spor sonrası tokluk hissi verecektir.

n7-Kalori içermeyen maden suyu, zayıflama programlarında yardımcı bir element vazifesi görüyor.

n8-Günde en az 2 şişe doğal mineralli maden suyu içenlerde, magnezyum alımıyla birlikte ani kalp krizi riski azalıyor.

n9- Gebelikte de madensuyu tüketimi çok önemlidir. Annenin aldığı vitamin ve minerallerle beslenen bebeklerin gelişimlerinin sağlıklı olması için madensuyu hem anne hem de bebek için önem taşımaktadır.

27.04.2010

Aşı haftası başladı

SAĞLIK Bakanlığı, 5. aşı haftasını Avrupa ülkeleriyle birlikte başlattı. Bütün illerde aynı anda başlayan aşı kampanyasıyla, birçok hastalığa neden olan kızamığın tamamen ortadan kaldırılması amaçlanıyor.

Hafta boyunca vatandaşların aşıya karşı hassasiyetinin artırılması için sağlık ekipleri görevlendirildi. Bunun için gezici ekiplerle saha tarama çalışmalarına hız verildi. Öncelikle 5 yaş altı eksik aşılı çocukların aşılarının tamamlanması hedefleniyor. Diyarbakır’da aşı haftası programı Mardinkapı Sağlık Ocağı’nda yapıldı. Hafta boyunca özellikle kızamık hastalığına karşı mücadele verilecek. Türkiye’de çocuklar doğar doğmaz belirlenen aşı takvimine uygun ücretsiz olarak aşılanıyor. Aşı sayesinde hastalıklardan kaynaklanan sakatlıkların önüne geçilmeye çalışılıyor. Bakanlık tarafından yürütülen Genişletilmiş Bağışıklama Programı kapsamında aşı ile korunabilen boğmaca, difteri, tetanoz, kızamık, kızamıkçık, kabakulak, tüberküloz, çocuk felci, hepatit-b ve bazı akciğer enfeksiyonlarına karşı mücadele veriliyor.

27.04.2010

Zihinsel ve bedensel engellilere diş tedavisi

İSTANBUL İl Özel İdaresinin, Okmeydanı Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesinde oluşturduğu engelli ameliyathanelerinde 5 yılda 3 bin zihinsel ve bedensel engellinin diş tedavisi yapıldı.

İl Özel İdaresinden yapılan açıklamada, cerrahlar tarafından en zor operasyonlar arasında gösterilen zihinsel ve fiziksel engellilerin ağız ve diş sağlığı konusunda engelli ameliyathaneleri oluşturulduğu ve bu operasyonları başarıyla gerçekleştirildiği belirtildi. Açıklamaya göre, sadece bu alanda 15 kişilik ekibi ve 2 ameliyathanesiyle 5 yıldır hizmet veren hastanede, yaklaşık 3 bin zihinsel ve fiziksel engelli hastanın tedavisi yapıldı. Hastanede sıra beklemeyen ve katılım payı alınmayan engelli hastalar, ameliyat öncesinde ve sonrasında tek kişilik odalarda misafir ediliyor ve 6 ayda bir kontrole davet ediliyor. Engelli ameliyathaneleri 81 ilden gelen engelli hastalara hizmet veriyor.

27.04.2010

Belediyelere ‘ishal’ uyarısı

SAĞLIK Bakanlığı yaz aylarının yaklaştığı şu günlerde, belediyeleri ishal salgınlarına karşı önlem alınması için uyardı.

Bakanlık, salgınının görülmesi üzerine, merkezden gönderilecek ekiplerle olayın nedenini araştıracak. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Seracettin Çom, belediyelerin görev ihmalinin ortaya çıkması durumunda, bunun hukuki boyutları olacağını söyledi. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Seracettin Çom, yaptığı açıklamada havaların ısınmaya başlaması ile ishal salgınlarının görülmemesi için belediyelere düşen görevler olduğunu belirtti. Belediyelerin, su depolarının usulüne uygun yapımı ve hizmet vermesini sağlamakla yükümlü olduğunu kaydeden Çom, “Su klorlama cihazlarının faal olarak bulundurulması da belediyelerin asli görevlerindendir. Belediyelerin, hijyenik suyu sunması, kaldırım yapmak, kanalizasyon döşemek, park yapmak kadar, hatta onlardan daha önemli, asli vazifelerinden biridir” diye konuştu.

27.04.2010