Nimetullah AKAY |
|
Bir hanım kardeşimin mektubuna cevap |
İman ve Kur’ân’ın nurlu yoluna girmiş bahtiyar kardeşim. Mektubunuzdan insî ve cinnî şeytanlarla başınızın dertte olduğu anlaşılmaktadır. Ancak şeytanların tasallutundan kurtulmak için çırpınıyor ve bunun için duâ edecek dostlar arıyorsunuz. Unutmayın ki dostlukların en güçlü olduğu Kur’ân caddesinde bulunmaktasınız. Belki çoktan dualar imdadınıza gelmiş ve içinde bulunduğunuz manevî sıkıntıların ağırlığından kurtulmanın ilk emarelerini hissetmişsiniz bile... Pes etmeyiniz, mücadelenize ciddiyetle devam ediniz, dünyanızın günah kirleriyle kararmasına izin vermeyiniz kardeşim. Dualara, Kur’ân okumalarına, Cevşenle yalvarmalara, seccadelerin üzerinde boynu bükük bir şekilde “Huzur”da durmalara ve yalvarışlarla gözlerinizi nemlendirmeye devam ediniz kardeşim. Risâle-i Nur’un manevî ikliminde huzuru arayalım, afakî meselelere zihnimizde yer bırakmayalım kardeşim. Rabb-i Rahim elbette imdadınıza gelecektir. Elbette hiç kimse bizi O’nun kadar sevemez. Hiç kimse O’nun kadar bizi düşünemez. Rabbimiz bizi sevdikten sonra varsın bütün insanlar bizden nefret etsin, O bizi korursa varsın bütün insanlar bizden yüz çevirsin, O bize dost olduktan sonra varsın bütün insanlar bize düşman olsun... Bize O’nun aşkı lâzım kardeşim. Nefsimizin bizi sürüklemek istediği karanlıklara mahkûm olmamak için çabalamalı, akıl ve kalb birlikteliğiyle sadece O’nu razı edecek davranışlarda bulunmalıyız. Şeytanın tuzakları, oyunları, saptırmaları çoktur kardeşim. Ama Rabbim kendisine yönelenleri, kendisine sığınanları elbette zayıf olan şeytanlardan koruyacaktır. Nefse güvenmeyelim kardeşim. Çünkü o sadece şeytanları harim-i ismetimize dâvet etmekte, bizleri yalancı mutluluklarla avutmaya çalışmaktadır. O nefis denen nadan hem dünyamızı hem de ahiretimizi mahv etmeye çalışmaktadır. Rabbimizin bize verdiği nimetleri saymakla bitirebilir miyiz kardeşim? Bu dünyada yaptıklarımızla hiçbir zaman bize verilen nimetlerin karşılığını ödeyemeyiz. Bizler ancak Rabbimizin lütuf ve ihsanıyla ihtiyaçlarımızı giderebilir, ancak O’nun keremiyle ayakta durabilir, ancak O’nun kudret ve rahmetiyle hayatımızı devam ettirebiliriz. Hanımefendi kardeşim. Bu dünyanın binler elem çektiren geçici lezzetleri çoktur. Şeytan bizleri bunlarla kandırmaya çalışmaktadır. Çok uyanık olmak zorundayız. Meşrû dairemiz dışına çıkmamız felâketler doğurur, insanlığımızı yok eder bizi küfür ve sefahat karanlıklarında süründürür. Allah’ın sevmemizi istediği insanları sevmek, hep onlarla beraber olmak ve hiçbir zaman onlara ihanet etmemek zorundayız. İnsanlığımız, imanlı oluşumuz bunu gerektiriyor muhtereme kardeşim. Bizler hayvanî lezzetler peşinde olan insanlardan olamayız. Nefsimizin bize yamamaya çalıştığı şeytanî duyguları mutlaka içimizden atmalıyız kardeşim. Muhabbetini Kâinatın Rabbine veren, O’nun Resulünün yolundan ayrılmayan, Kur’ân’ın aydınlığında yürüyen insanlardan olacağız. İmanımız öyle zerrelerimize sinecek ki hiçbir şeytanî duygu orada kendine yer bulamayacak, böylece Rabbinin izni dairesinde yaşatılan vücudumuzdaki zerreler davranışlarımızdan dolayı bizi alkışlayacak ve hesap gününde de bizim için hüsn-ü şehadet edeceklerdir. Bakınız ne güzel meşrû dairede kendimize bir yol bulmuşuz. Rabbim imanlı ve candan dostlar, arkadaşlar bize nasip etmiştir. Hâlık-ı Kerimimiz bize Cennet meyveleri tadında evlâtlar vermiş, bu fitne asrında bizi Kur’ân’ın aydınlığıyla tanıştırmıştır. Hanemizi küçük bir cennet haline getirip şeytanları oradan uzaklaştırmayı görev bilmeliyiz. Rabbimizin emaneti olan yavrularımızı ahirzaman fitnecilerinin ellerine bırakamayız. Bizi Allah için seven kardeşlerimizin hüsnüzanlarına lâyık olmak zorundayız kardeşim... Dualarım seninledir unutma. Sakın ola ki nefis ve şeytanların tuzağına düşme. Gelip geçici rüzgârların yalancı cazibesine kapılma. Nefis ve şeytana galip gelmek için hakta sebat et mücadeleyi bırakma. Rabbine yönel, bir saniye bile O’nun rızasından ayrılma kardeşim... 26.04.2010 E-Posta: [email protected] |