Başbakan, yeni donanımlı uçağıyla gittiği Antalya’da “seçim tatilini” sürdürürken, “Ergenekon”un 12. dalgasıyla devam eden tutuklamalar birçok gündemi gölgede bıraktırdı.
“Ergenekon soruşturması”nın “28 Şubat’çılar”a uzanmasının önü kesilmemeli. Anarşi ve kaos meydana getirip darbenin psikolojik ortamını hazırlayanlar, meşrû yönetimi darbe yoluyla değiştirmek isteyenler elbette yakalanmalı ve yargılanmalı. Elbette dış servislerin, içteki işbirlikçilerin, ifsad odaklarının demokratik işleyişi devre dışı bıraktıran manipülasyon ve tahrik maksatlı olayların içyüzü aydınlatılmalı.
Binlerce fâil-i meçhul cinâyetler, kamuoyunu sarsan suikastlar açığa çıkarılmalı. Toplumu kamplara ve kutuplara bölüp bölüştürüp etnik ve dinî-mezhebî farklılıklarla tefrikayı kışkırtan, kavga ve kargaşayla terörü körükleyen mihraklar ve maşalar, menfaat şebekeleri, mafyalaşmış ve çeteleşmiş örgüt ve tertipler elbette soruşturmalı.
Türkiye, ölçüyü kaçırmadan, sulandırmadan demokrasiye ve hukuka kasteden bütün darbeci-komplocu mihraklarla hukuk içinde elbette sonuna kadar mücadele etmeli.
BÜTÜN DARBELER YARGILANMALI
Kısacası, darbe oluşumları içinde yer alanların, “darbe günlükleri”ni hazırlayanların yanısıra darbeleri dayatan, Meclis’i kapatıp hükümetleri alaşağı ve anayasayı ilga eden, demokratik sistemi temelinden lağveden darbeler de zaman aşımı benzeri hiçbir “gerekçeye” sığınmadan milletin vicdanında olduğu gibi, hukuk ve yargı önünde hesâba çekilmeli…
Bu bakımdan hâlâ “darbe anayasası”nda duran, darbelerin ve darbecilerin, “karar ve tasarruflarından dolayı haklarında cezaî, malî veya hukukî sorumluluk iddiası ileri sürülemeyeceği ve bu maksatla herhangi bir yargı merciine başvurulamayacağı” hükmü çıkarılmalı.
Altı yıldır Meclis’te tek başına anayasayı değiştirebilecek sayıya sahip olduğu halde, herkesin yakındığı “darbe anayasası”nı ele almayan, “yeni anayasa”yı rafa kaldırıp dört maddelik “mini paket” yamasıyla yetinen AKP siyasî iktidarı, hiç olmazsa bu safhada 12 Eylül ihtilâli ürünü anayasanın 29 yıldır yürürlükte olan “Geçici 15. maddesi”ni kaldırmalı.
En son 28 Şubat’tan döneminden kalma hak ve hürriyetleri, inanç ve ifâde özgürlüğünü kısıtlayan ve yasaklayan yasaları düzeltmeli. Son beş yıldaki darbe teşebbüslerine olduğu kadar, yapılmış ve dayatılmış darbeleri de sorgulayan demokratik iradeyi göstermeli. Türkiye’nin yarım asrı aşkın demokrasi deneyimiyle elde ettiği bu fırsat hebâ edilmemelidir…
Peş peşe “dalgalar”la Türkiye’nin darbe ve darbe teşebbüsleriyle dolu siyasî geçmişiyle yüzleşmeli, topyekûn demokrasi ve hukuk dışı oldubittileri mutlaka sigaya çekilmeli. Bunu yaparken, siyasetin ve demokratik mahfillerin ele alacağı hayatî iç ve dış gündemin üstünü örtmede ve unutulmasında istimal edilmemeli.
Ancak İtalya’da olduğu gibi belki daha yıllarca sürecek bu soruşturmanın hedefinden saptırılarak demokratik mekanizmanın zedelenmesine yol verilmemeli.
SAPTIRMAYLA GÜNDEMİ ÖRTBAS…
Ne var ki seçim sürecindeki polemiklerle doğru dürüst ele alınmayan, peşinden Obama’nın gelişiyle sümenaltı edilen birçok gündemin tam da tartışılacağı bir sırada “karşıt” ve “yandaş”ın medyanın elbirliğiyle abartılı yayınlarla Türkiye’nin önündeki gündeminin dağıtılması ve örtbas edilmesi pek hayra alâmet değil.
Bu taktikle Ankara’nın önündeki devâsa problemlerin gündemden ve gözlerden ustalıkla kaçırılması; başta toplumu derinden sarsan ve derinleşerek devam eden ekonomik kriz olma üzere önemli gündemlerin alabora edilmesi, demokrasiye ve millete yarar sağlamaz…
Bu açıdan “Ergenekon soruşturması” çerçevesinde yeni bir dev dalga ile akademisyenlerin, medya mensuplarının ve bazı “STK temsilcileri”nin içinde bulunduğu 40’tan fazla kişinin tutuklandığı günde, ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ekren’in ilgili bakanlarla birlikte seçim sonrası “hükümetin yeni önlem paketi”ni açıklaması dikkate değer.
Görünen o ki bu “saptırma”yla hükümetin tutmayan tahminleri örtbas edilmekte. Daha önce de yanlış öngörüp düzelttiği bütçenin yeniden revize edilmesi, yatırımlarda gerilemenin ve ekonomik daralmanın resmen deklâresi; büyümenin yüzde 3,6 oranında küçülüp eksiye inmesi, bu küçülmeyle işsizliğin yüzde 13.5’a çıkması, gürültüye getirilmekte.
Evet, elbette “Ergenekon” soruşturulmalı; ancak Türkiye’nin gerçek gündeminin karartılmasına asla âlet edilmemeli. Zira bundan en çok zarar görecek olan yine demokrasi ve özgürlükler olacaktır…
15.04.2009
E-Posta:
[email protected]
|