"Gerçekten" haber verir 18 Mart 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

M. Latif SALİHOĞLU

Şahsa mı, şûrâya mı uymalı?



Yeni Asya'nın genel yayın politikası gibi, siyasî istikameti de, Risâle–i Nur'un ölçüleri dairesinde alınan meşveret ve şurâ kararları ile belirleniyor.

Bu gazetenin neşriyat hizmeti, kırk yıldır aynı çizgide hiç inhiraf etmeyerek aynen devam edip gidiyor: Bu çizgi, Risâle–i Nur'da açıkça ifade edilen ve temeli yaklaşık bir buçuk asır öncesine kadar gidip dayanan "Ahrar–Demokrat çizgisi"dir.

Şu anda Nur Risâlelerini okudukları halde, özellikle siyaseten farklı düşünen ve farklı kulvarlarda koşturan pekçok dost, kardeş ve ağabeylerle, ilk on sene (1970–1980) boyunca iftihar edilecek bir müştereklik içinde bulunduğumuzun bilgi ve belgelere dayalı bir ispatını, dünkü yazımızda gözler önüne serdik.

Yeni Asya cenahında değişen birşey yok. Kuruluş maksadına uygun olarak, 1970'te ne dediyse, ne yaptıysa, hangi istikamette neşriyat yaptıysa, 1980'de, 1990'da ve 2000'li yıllarda da aynı istikrar çizgisinde ihlâs ile, sebat ve sadâkat ile hizmetine devam ediyor.

Bir önceki yazımızda ise, 1980 darbesinden itibaren bizimle yollarını ayıran ve kitleleri peşinden sürükleme istidadına sahip değerli büyüklerimizin, ağabeylerimizin isimlerini–ihtiramen–vermedik; ancak, onların 1982'de nasıl ve ne şekilde "Darbe anayasasına evet" deme noktasına geldiklerinin, yahut getirildiklerinin delillerini gösterdik.

Bu delillerin bir kısmını ihtiva eden "Bir Zamanlar Rektördüm" isimli 600 küsûr sayfalık kitap 2003'ten beri meydanda olmasına rağmen, bugüne kadar orada ismi geçen muhterem ağabeylerimizden hiçbir çıkıp da yazılanları tekzip etmedi. Esasen, o ifadelerde tekzip edilecek bir husus da yoktur. Zira, sonraki tatbikat, yazılanları aynen tasdik ediyor.

Ve bakın görün ki, Risâle–i Nur'u okuyanların belki de sayısal olarak çoğunluğu 1982'de referanduma sunulan "darbe Anayasası"na evet dediği halde, işin içinde ve meselenin mahiyetinde ne meşveret mantığı vardır, ne şûrâ kararı.

Hizmet Vakfında toplanan birkaç muhterem zât, o ana kadar hiç de hoş bakmadıkları bir "Kemalist Anayasa"ya evet mi, yoksa hayır mı denilmesi gerektiğini bir değerli profesöre sormakta ve onun izahları karşısında "fena halde" ikna olmaktadırlar.

Ve bakın, o andan itibaren prosedür nasıl işliyor: "Anayasaya evet"e ikna olanlar, bu karara acaba tabandakiler ne der, cemaat bu kararı nasıl karşılar diye, herhangi bir endişe taşımadan ve cemaate sorma gereğini duymadan, indî kararını adeta emir–komuta zinciri içinde tabana yaymayı tercih ediyor.

Ne aciptir ki, tabandakiler de, herhangi bir sorgulamaya gerek duymadan, bu karara aynen uymayı tercih ediyor.

Bizzat kendim yüzlercesine şahidim ki, o tarihte darbe anayasasına taraf olan kardeşlerimizin en büyük gerekçesi şu olmuştur: "Ben falan hoca kadar bilemem. Ben filan ağabey gibi bilemem. Ben ona bakarım, ona uyar ve onun kararına göre tercihte bulunurum. Bence doğru olan budur. Siz de öyle davranın."

Oysa, Risâle–i Nur'un hiçbir yerinde şahsa bağlanmaya cevaz verilmediği gibi, nüfuzlu şahısların fikrine uyma ve kararına riayet etme ruhsatı dahi yoktur.

Belki, tartışmaya açık konularda meşverete bakılır ve şurânın kararlarına istinad edilir. Dün de, bugün de, yarın da doğru olan budur.

İşte, Yeni Asya camiası, oldum olası bu temel prensibe uygun şekilde hareket ediyor. Öyle ki, bizi beğenmeyenler dahi, bu prensibin dışına çıktığımızı iddia edemez. Esasa taalluk etmeyen, yani tâli derecede kalan bazı hata ve noksanlarımızın olması, bu temel gerçeğin rotasını değiştirmeye delil teşkil etmez.

Demek ki, Yeni Asya, tâ başından beri meşveret ve şûrâ ile hareket ediyor ve hizmetini "metin bir şahs–ı mânevî" olan şûrânın kararları istikametinde idame ettiriyor.

Yeni Asya'ya özellikle 1980'den sonra muhalefet edenlerin ekseriyeti ise, şûrâdan ziyade nüfuzlu şahısların görüşleri, fikir ve kanaatleri, içtihatları–tâbiri câzi ise–emir ve komutaları istikametinde hareket ediyor. Dolayısıyla, siyasî ve içtimaî tercihlerini de ona göre belirliyor.

Nitekim, 1982'de askerî cuntanın halka dayatmış olduğu darbe anayasasına "evet" yönünde tercih kullananların mutlak ekseriyeti 1983 seçimlerinde blok halinde ANAP'a meylettiler. (Demokratların dışlandığı bu antidemokratik seçimde, Yeni Asya camiası "geçersiz oy" kullanmayı tercih etti. Zira, hür bir seçim değildi. Seçimlere sadece "imtiyazlı" partiler iştirak ettirildi.)

Siyasetteki inhiraf ve tercih farklılığı, daha sonraki yıllarda da aynen devam etti: ANAP'ın erime sürecine girdiğini gören dostlarımız, bir bocalama sürecinin ardından, yani 1991'den itibaren bu kez—vaktiyle reddettikleri—Erbakan'ın Refah Partisine (RP) meylettiler.

İrtica gerekçesiyle kapatılan RP'nin yerine FP kuruldu. FP'nin yönetimini ele geçirme harekâtına girişen Erdoğan, Gül, Arınç ve arkadaşları, 1999'dan itibaren aynı parti bünyesi içinde "yeni oluşum" diye bir grup kurarak, ayrışmanın bayrağını açtılar. Aynı grup, FP'yi ele geçiremeyeceğini anlayınca, bu kez taktik değiştirdiler ve "Biz Millî Görüş gömleğini çıkardık" diyerek yeni bir parti kurdular: Adalet ve Kalkınma Partisi.

İşte, tâ 1982'den beri Yeni Asya ile siyaseten yollarını ayıran dostlarımız, yine bir bocalama sürecinin ardından ve yine şahısların fikir ve kanaatleri doğrultusunda hareket ederek, bloklar halinde AKP'ye yöneldiler. Yönelmekle kalmadılar, Yeni Asya üzerinde de çeşit çeşit baskılar kurarak, kadim Ahrar–Demokrat çizgiden artık ayrılması gerektiğini ısrarla empoze etmeye çalıştılar. Hatta, bazısı da çıkıp "Ahrar da, Demokrat da AKP'dir" deme cür'etinde bulundular. Üstelik, AKP'nin dahi, bu misyon çizgisinde giden bir parti olduğuna dair bir söylem ve iddiası olmamasına rağmen...

Ama biz iddia ediyor ve ispat etmeye hazırız ki, MSP, RP, SP ve ANAP gibi, AKP de, özünde, bilhassa Emirdağ Lâhikası isimli eserde mükerrer olarak nazara verilen ve 1954'te "irtica" gerekçesiyle kapatılan Millet Partisinin değişik versiyonlarıdır.

Evet, gerek siyaset, gerek neşriyat (medya), gerek şahsiyât ve gerekse tarikat bazında, bugünkü iktidar partisinin bütün dem ve damarlarının tâ Millet Partisine ve Büyük Doğu Cemiyetine kadar gidip dayandığını, bilgi, belge ve sâir dokümanları şahit göstererek herkese ispat etmeye hazırız. Sırf bazı dostlarımızı rencide etmemek adına, bu bilgi ve belgelerin tamamını neşretmiyoruz. Ancak, arzu edenlere ve şüphesi olanlara bunları şifahen gösterebiliriz.

18.03.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (17.03.2009) - Bugünü anlamak için

  (16.03.2009) - Siyasete bakış açısı

  (14.03.2009) - Demokratlar düşerse Milletçiler gelir

  (12.03.2009) - 12 Eylül'ün siyasî tasarrufu

  (11.03.2009) - Darbe anayasası, yol ayrımı oldu

  (09.03.2009) - Darbeli siyaset

  (07.03.2009) - Siyasette efsane isimler

  (05.03.2009) - Siyasetteki büyük vazife

  (04.03.2009) - Demokratlara iki müthiş darbe

  (03.03.2009) - Yarma harekâtı

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır

Kurumsal Linkler:
Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl

Reklam Linkleri:
Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis