Bediüzzaman Said Nursî'nin—kendi tâbirleriyle—"Otuz beş seneden beri" terk etmiş oldukları siyasete 1950'den sonra tekrar bakmaya başladığı ve siyaset sahnesinde başında "Menderes gibi zatların" bulunduğu Demokrat Partiye destek verdiği, talebeleriyle birlikte onlara "nokta–i istinad" olduğu su götürmez ve tereddüt kaldırmaz bir hakikattir. (Bkz: Emirdağ Lâhikası, s. 387 ve 422)
Son derece dikkat çekici olan bu hakikatin dahası da var. Şöyle ki:
1) Üstad Bediüzzaman, 1950'de iktidara gelen Demokratları, Osmanlı zamanındaki Ahrarların devamı ve aynı misyonun takipçileri olarak görmüş ve her ikisine de aynı maksatla destek vermiştir.
2) Bediüzzaman Hazretleri, Demokratları "Kur'ân, vatan ve İslâmiyet nâmına" muhafazaya çalıştığını açıkça beyan etmişlerdir.
3) Aynı şekilde, özellikle 1957 seçimlerinde sandık başına giderek Demokratlara alenen oy veren ve hayatının son dönemine kadar aynı desteğini sürdüren Üstad Bediüzzaman, vefatına yakın bir zamanda Demokratların devrileceğini hissetmiş ve bu durum karşısında aynen şunu söylemiştir: "Halkçılar ırkçılığı elde edip tam sizi (DP lideri Menderes') mağlup etmeye bir ihtimal–i kavî ile hissettim ve İslâmiyet nâmına telâş ediyorum."
4) Bir gün Emirdağlı talebelerinden Hamza Emek ve Mehmet Çalışkan'ı çağıran Üstad Bediüzzaman, onlara hitaben "Benim ve Risâle–i Nur'un bedelinesz Demokrat Partiye kaydolun" demiştir. Bu tavsiye üzerine, Nur Talebelerinden tam 14 kişi gidip partiye kaydını yaptırmış ve hatta o tarihten sonra DP'nin Emirdağ ilçe teşkilâtını yönetmeye başlamışlardır. (Bkz: 1– Emirdağ Lâhikası, s. 422/1994 yılı baskısı; 2– Son Şahitler–II, s. 422/1993 yılı baskısı.)
NOT: Garip bir tevafuktur ki, burada kaynak olarak zikrettiğimiz her iki eserin ilgili sayfa numarası de aynen 422 çıkarken, baskı tarihleri ise sadece bir tek farkla (1993'e 1994) tevafuk eyledi.
1960 ve 1980 darbelerine işaret
Vefatından evvel Demokratların başına gelecek dehşetli bir darbeyi hisseden ve bundan dolayı "İslâmiyet nâmına telâş eden" Üstad Bediüzzaman, ne aciptir ki, aynı eserinin bir başka mektubunda, vaktiyle (1909) Ahrar Fırkasının başına geldiği gibi, bundan sonra da Demokratların başına "iki müthiş darbe"nin geleceğinden bahsediyor. Üstelik, aynı mektupta bazı müfsitlerin dindarlık perdesine girip Demokratları tıpkı kendileri gibi dinden uzak ve tahribatçı göstermeye çalışmak istediklerini de kat'i bir yakîn ile beyan edip haber veriyor.
İşte, hayret ve hayranlık uyandıran o hakikatbîn mektubun ilgili bölümü:
"...Şimdi de aynen İttihad–ı İslâm'dan olan Nurcular, büyük bir yekûn teşkil eder. Demokratlara bir nokta–i istinaddır. Fakat Demokrata karşı eski partinin (Halk Partisinin) müfrit ve mason veya komünist mânâsını taşıyan kısmı, iki müthiş darbeyi Demokratlara vurmaya hazırlanıyorlar.
"Eskiden (1909) nasıl Ahrarlar iki defa başa geçtiği halde, az bir zamanda onları devirdiler. Onların müttefiki olan İttihad–ı Muhammedî (asm) efradının çoklarını astılar. Ve 'Ahrar' denilen Demokratları kendilerinden daha dinsiz göstermeye çalıştılar. Aynen öyle de, şimdi bir kısmı dindarlık perdesine girip Demokratları din aleyhine sevk etmek veya kendileri gibi tahribata sevk etmek istedikleri kat’iyen tebeyyün ediyor." (Emirdağ Lahikası, Sayfa: 271)
İşte, istikbâl–âşina olan hakikatbin nazar budur... İşte, Kur'ân'ın dürbünüyle geleceğe bakmak buna derler.
Bize göre, burada DP'ye karşı yapılan 1960 darbesi gibi, AP'ye karşı yapılan 1980 darbesinden de haber verildiği, şüphe, tartışma götürmez bir gerçektir.
Ama ne tuhaftır ki, Nur Risâlelerini benimseyerek okuyan bazıları çıkıp hâlâ Adalet Partisinin Demokrat Partinin devamı mahiyetinde olup olmadığını tereddütle karşılayabiliyor.
Tereddütleri izale için, son olarak bir noktaya daha dikkat çekerek bugünlük nihayet verelim.
Birinci Şuâ'da tefsir ve izahı yapılan "Yirmi Sekizinci Âyet" başlıklı bölümde (Tevbe, 32. âyet) 1877'de vukua gelen dehşetli Osmanlı–Rus harbinden bahisle, o tarihteki zulümatı dağıtacak zâtların Mevlânâ Halid'in (ks) şakirdleri olduğu ifade edildikten sonra, o tarihten bir asır sonra, yani 1977'de vukua gelecek bir başka zulümatı dağıtacak zatların ise, "Hazret–i Mehdî'nin şakirdleri olabilir" deniliyor. (Bkz: Şuâlar, s. 620)
NOTLAR
1) Çarlık Rusyası, 1877'de Kafkaslar gibi Balkanları, hatta Trakya'yı da istilâ etmiş ve tâ Yeşilköy'e kadar gelmişti. Yani, Rus tehlikesinin nihaî hedefe varmasına—kuşbakışı—tam 13 km.'lik bir mesafe kalmıştı. 1977'de ise, komünist Rusya'ya istinad eden bir komünist kuvvetin hakimiyeti altına giren CHP'nin tek başına iktidara gelmesine de tamı tamına 13 milletvekilliği kalmıştı.
2) Bir yıl sonra, yani 1978'de AP'yi devirmek için CHP lideri Ecevit'in başını çektiği kirli pazarlıkların yapıldığı Güneş Motel'in bulunduğu yer, yine Ayastefanos'un sınırları içinde bulunuyor.
3) Bugünkü "doğru siyaset"e bakış açısı, Hz. Mehdi'nin şakirtleri tarafından 1977'de yazılan kahramanlık destanına bakış tarzıyla doğru orantılı olsa gerektir. Kimi var ki, o destana utanarak ve sıkılarak bakar; kimi de o zamanki hizmete iftiharla bakarak başını dik tutar.
04.03.2009
E-Posta:
[email protected]
|