“Norveç hükümeti, İsveç’i örnek olarak, fuhşa yasak getirdi. 1 Ocak 2009 tarihinden itibaren Norveç’te para karşılığı bir kadınla birlikte olan erkeğe, 6 aydan bir yıla kadar hapis ve para cezası verilebilecek.
“106 yıldır fuhşun serbest olduğu Norveç, kararında, 1999’da fahişelik ve fuhşu yasaklayan İsveç’i örnek aldı.
“Ülke içinde fuhuş yasaklanırken, yurt dışında fuhşa karışan Norveçliler de aynı şekilde cezalandırılabilecek.
“Fuhuş yapan kadınlara yardım amacıyla çalışan Oslo’daki Kadın Evi’nin yetkilisi Olav Legdene, ‘sokakta fuhuş yapan kadınların yarısının doğu Avrupa ülkelerinden geldiğini, yüzde 40’ını da Nijeryalıların oluşturduğunu’ kaydetti.
“Legdene, merkez olarak bu kadınlara yardım etmeye çalıştıklarını, Norveç hükümetinin de aynı amaç için yaklaşık 1 milyon avro kaynak ayırdığını belirtti.” (31.12.2008 )
***
Darısı, bir İslâm ülkesi olan Türkiye’nin başına!
İnsanlık, Batı medeniyetinin olumsuz yönlerini ve bu arada dünya savaşlarının acılarını yaşadı. Şiddetli zulümler, istibdatlar, merhametsiz tahribatlar… Bir düşmanı yok etmek için binlerce masumu mahveden bir politika...
Savaşı kaybedenler müthiş üzüntülere gark oldu. Galipler ise, yaptıkları tahribatların telâşını yaşıyor. Hükümranlıklarını korumak ve vicdan azaplarını teskin etmek istiyor.
Diğer taraftan dünya fani. Medeniyet fanteziyeleri ise aldatıcı, uyutucu. İşte, alkol, kumar, oyun, eğlence, uyuşturucu… Aklı başında hamiyetperverler, insanlığın yüksek potansiyel yeteneklere sahip olduğunu keşfetti. Gaflet ve sapıklığın, insanlığı dehşetli bir şekilde yaralamış olduğunu gördü. Uygulanan gaddar siyasetin ne kadar gaddar ve çirkin sonuçlar doğurduğunu müşahade etti.
İşte, insanlık, gerçek mutluluğun Kur’ân hakikatlerinde olduğunu derinden derine anlamaya başladı. Kuzeyde İsveç, Norveç, Finlandiya; batıda Amerika’da bunun arayışları başlamıştır.
“Elbette nev-î beşer bütün bütün aklını kaybetmezse, maddî veya mânevî bir kıyâmet başlarına kopmazsa, İsveç, Norveç, Finlandiya ve İngiltere’nin Kur’ân’ı kabul etmeye çalışan meşhur hatipleri ve Amerika’nın Din-i Hakkı arayan ehemmiyetli cemiyeti gibi, rûy-i zeminin geniş kıt'aları ve büyük hükümetleri, Kur’ân-ı Mû’cizü’l-Beyânı arayacaklar ve hakikatlerini anladıktan sonra bütün ruh u canlarıyla sarılacaklar. Çünkü, bu hakikat noktasında, kat'iyen Kur’ân’ın misli yoktur ve olamaz; ve hiçbir şey bu mû’cize-i ekberin yerini tutamaz.” (Sözler, s. 141.)
Batıyı içine düştüğü “ırkçılık illetinden” kurtaracak olan da yine İslâmın hakikatlarıdır. Bu sadece bizim değil, onların da itiraf, tesbit ve teşhisleriyle sabittir.
Mart 1995 Mitterand’ın yakınında bulunan, solcu düşünür Bernard Kouchner, “Biz komünizme karşı bir zafer kazandık. Ama biz de yenildik. Çünkü, birbirimize söyleyecek bir şeyimiz kalmadı. Ama İslâm ülkeleri ve halkları öyle değil. İslâm ülkelerindeki halklar, Batının yalnızlığını hissetmiyorsa, Allah’ın varlığını hâlâ hissettikleri içindir. Ona yakarabilirler, Ona yalvarabilirler. Batıda kayboldu bu.
“Onun için sizden öğreneceklerimiz var diyorum. Dayanışmayı, âile bağlarını, yeniden insan olmayı öğrenebiliriz sizden. Irkçılığa karşı bir panzehir olacaksınız bizim için. Avrupa’yı kendi içine dönük bir kale olmaktan kurtaracaksınız. Irkçılığın 2. Dünya Savaşı öncesine benzer bir dönüş yapmasından çok korkuyorum.” (Nilgün Cerrahoğlu, Milliyet, 2 Nisan 1995)
Evet, insanlık bizzat ve kasten hakkı arıyor. Yukarıdaki ifâdeler de bunun göstergesi. Beşer, çektiği sıkıntı ve bunalımlara mükâfaten, sonunda hak dini bulacaktır.
04.01.2009
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|