Kerkük’te patlayan bomba, Amerika’nın Ortadoğu’nun kalbi Irak’ı işgalle sürüklendiği karışıklık ve fitnenin sonucu olduğu kadar, topyekûn bölgenin itildiği kargaşa ve kaosun da sinyali.
Dünya petrol rezervinin yüzde dördünün bulunduğu ve Irak’ın çıkardığı petrolün yüzde 50’sinin bulunduğu Kerkük, bu yönüyle de küresel işgalcilerin iştah ve ilgisini çekmekte.
Ülkedeki petrol kuyularını ve rafinelerini, çoğu Yahudi sermayesinin elinde olan Bush’un yardımcısı Cheneey ve Dışişleri Bakanı Rice gibi Neoconların ortağı oldukları uluslararası Amerikan ve İngiliz şirketlerine otuz yıllığına ihâle eden işgal idaresi, şimdi de sömürüyü sinsî metotlarla sürdürme peşinde.
Belli ki ABD, iki milyon insanı katlettiği, milyonlarca insanı göçe zorlayıp perişan ettiği ülkeden, 2011’de görünürde “çekildikten” sonra, “Kuzey bölgesi”ne konuşlanıp işgalini devam ettirmek plânını yürütmekte. Kerkük’ün, “Kürtleştirilip” Kuzeydeki bölgesel Kürt yönetimine bağlanması, bu plânın bir aşaması…
“
REFERANDUM”LA KERKÜK’Ü IRAK’TAN
KOPARMAK…
Bundandır ki işgal kuvvetlerinin dayatmasıyla çeşitli hîle ve baskılarla önce “Irak geçici anayasası”yla işgalin ardından tapu ve nüfus daireleri talân edilen Kerkük’e “Kürt göçü”nün önü açıldı. Onbinlerce Türkmen çeşitli tâciz ve zorlamalarla şehirden çıkarıldı. Buna mukabil, conilerin açık desteğiyle son üç yılda yüzbinlerce Kürt göçmen, mahallelerinin ortasına ve çevresine kurulan binlerce çadırlara yerleştirildi. Şehir âdeta kuşatıldı…
“Kerkük’ü Kürtleştirme” ve Amerikan işgalini sürekli kılma operasyonu, “normalleştirme” perdesi altında adım adım uygulandı. Bu süreçte BM ve Uluslararası Kriz Grubu’nun açıklamasına göre, Amerikan askerlerinin himâyesinde aralıksız sürdürülen Kürt göçüyle, “Kürtleştirme politikası”yla kuzeyden ve komşu ülkelerden getirilen 600 bini aşkın Kürt, Kerkük’ün nüfusuna kaydedildi.
Başta Irak Yüksek Seçim Kurulu olmak üzere BM ve diğer bağımsız araştırmaların tespitiyle, daha önce üçte ikisi Türkmen olan Kerkük’ün nüfusu 860 binden bir milyon 600 bine, 580 bin olan seçmen kaydı, 712 bine yükseltildi.
ABD işgal güçleri bununla da yetinmedi; Kerkük’ü ve ilçelerini “Bölgesel Kürt Yönetimi” haritasının içinde gösterdi. Önceki Yahudi kökenli Amerikan Büyükelçisi Zalmay Halilzad’ın tâlimatıyla, Kerkük ve çevresinin yönetimi ve emniyeti peşmergelere teslim edildi. Kentin kontrolü resmen peşmergelerden oluşan “Irak 4. Tümeni”ne verildi.
Ara amaç, “Kerkük Kürdistan’ın kalbidir” diyen Barzani’nin ütopyasını yerine getirmek; işgalcilerin dayatmasıyla kabul ettirilen anayasaya göre yapılacak referandumla bir Irak şehri olan Kerkük’ü Bağdat’tan kopartıp işgalcilerin en sâdık müttefikleri ve işbirlikçileri olan bölgesel Kürt yönetiminin uhdesine vermek…
Muvazaa “referandum”da bindirilmiş kıt’a seçmenlerle Kerkük’ü zâhirde Kürtlere, temelde Amerikan egemenliğine katmak…
Kısacası ciğeri kediye emânet etmek. Zaten Amerikan işgal yönetiminin yapmak istediği de bu. Türkmenlere ve Araplara korku salmakla sindirmek ve başta Kerkük olmak üzere Musul çevresindeki bazı ilçeleri Amerikan işgal idaresi güdümünde Kuzeye bağlanması plânını sindirmelerine zemin hazırlamak.
ASIL AMAÇ, İŞGALİ DEVAM ETTİRMEK…
Lâkin İngiliz The Guardian’ın ifşasıyla asıl amaç, “işgal sonrası” da Amerikan hegemonyası ve çıkarlarını devam ettirmek. Pratikte, Kürt peşmergeler ve CIA ile yakın ilişkileri olan Kürt istihbarat servisi “Asaiş” tarafından yönetilmesi kalıcı kılmak. Ülkenin zenginliklerinin âdilce paylaşılmasını engellemek, yeraltı ve yerüstü kaynaklarını ve petrolünü emmek…
Bununla Şîi - Sünnî ihtilafının yanısıra etnik tahrikle ayrılıklar alevlendirilecek, ülke tamamen iç çatışma ve içsavaşa teşne hale getirilecek. En vâhimi de Türkiye, İran ve Suriye’yi bu etnik ve mezhebî kamplaşma ve çatışma arenasına çekmek; Irak’ın bölünüp parçalanması sürecini hızlandırmak…
Böylece Irak toprakları üzerinde başlayan ve dalga dalga bütün Ortadoğu’ya yayılan istikrarsızlığı, çözümsüzlüğü, etnik ve mezhebî kutuplaşma ve kışkırtmayı azdırmak. Geçen yüzyılın başlarında İngilizlerin cetvellerle taksim edip ihtilâfla kızışan bölgede kardeş kavgasını körüklemek…
Barzani’nin, “Kerkük’ten vazgeçin, PKK’dan vazgeçelim” şantajının, “Kerkük’e karşı Diyarbakır” misillemesinin maksadı da buydu.
Plân adım adım işliyor. Saldırılar bunun için yapılıyor; Irak kent ve köylerine, mahallelerine, bombalar bu “menhus amaç” için atılıyor. Pazaryerleri, evler bunun için taranıyor. Araplar, Türkmenler, Sünniler-Şîiler, Müslüman komşu Irak halkı bunun için zulüm görüyor…
Ama bu dehşetli plâna rağmen beş yıldır AKP siyasî iktidarı, ne garip ki Irak’ın kalbi Kerkük’ün göz göre göre gözden çıkarılmasına bigâne kalıyor. Bundadır ki tıpkı Telâfer kuşatması ve katliamında oluğu gibi Ankara’dan Irak’a “destek demeçleri” hep havada kalıyor…
Peki neden?..
15.12.2008
E-Posta:
[email protected]
|